Translate.vc / Espagnol → Turc / Amie
Amie traduction Turc
58 traduction parallèle
Mon frère a une gentille petite amie.
Mon frère a une gentille petite amie.
He recibido unas botellas de Burgendie de mi amigo Amie Bill...
Arkadaşım Bill müthiş bir Burgendie şarabı getirdi.
Votre amie, Soldado B.
Arkadaşınız, Asker B.
No, no, no, mon amie, sabe que no me gusta importunarle.
Hayır, hayır, dostum. Senden faydalanmak istemem.
Secuestrar a alguien es un trabajo muy sencillo, mon amie.
Adam kaçırma kolay bir iştir, dostum.
Bonjour, mon amie.
Günaydın, dostum.
Reconstruya los acontecimientos del delito, mon amie.
Olay yerini tekrardan oluştur, dostum.
Mon amie. ¡ Vamos!
- Merhaba seksi herif!
Hace tanto tiempo que no te veía.
Sizi görmeyeli çok uzun zaman oldu "Ma douce amie".
París, mon amie.
Paris, bekle bizi.
Cuando es masculino, un niño, masculino, decimo "ami" con la I y cuando es femenino, cuando es una niña, decimos "amie", con una E al final.
Erkeksi ise, erkek çocuk, erkeksi ise, "ami" diyoruz. Kadınsı ise, yani kız ise,
Y el marido de esa petite amie es muy desagradable.
Şu petite amie'nin kocası da büyük bela.
- Bien, gracias Amie - Lo siento
Tamam, teşekkürler Amy.
Junto a él, está Amie Huguenard, que murió a su lado.
Resimde yanında ki Amie Huguenard, ölürken yanında olan kişi..
El 6 de octubre del año pasado, me detuve en este lugar... sobre el lago Kaflia, para buscar a Tim y Amie.
Geçen senenin 6 ekiminde, tam buraya, Tim ve Amie yi almak için inmiştim
¡ Amie! " Pero no me contestaron. PILOTO. EX JINETE DE RODEO.
Amie! " Yanıt gelmedi.
Miré hacia abajo y vi la caja torácica de un humano... y supe que tenía que ser Tim o Amie.
Aşağı baktım ve yerde yatan bir beden gördüm. Tim veya Amie olmalı diye düşündüm.
Y me acordaré de él, y me acordaré de Amie.
Ve onu hatırlayacağım, ve Amie yi de.
¿ Nos puedes contar sobre Amie?
Amie hakkında konuşabilir misin?
Amie era valiente. Amie era fuerte.
Amie cesurdu ve güçlüydü.
Amie era mi amiga y era la novia de Timothy.
Amie benim arkadaşımdı, ve Timothy nin de öyle.
La verdad es que Amie Huquenard... lo acompañó durante parte de los últimos dos veranos.
Şu var ki Amie Huguenard Son 2 yazında, belli zamanlarda, Time e eşlik etti.
Amie Huquenard continúa siendo una incógnita en el documental.
Amie Huguenard, bu filmde büyük bir sır olarak kalıyor.
Su familia no quiso aparecer en pantalla... y la misma Amie no aparece en la filmación de Treadwell.
Ailesi kamera önüne çıkmayı reddetti ve Amie nin kendisi de, Treadwell in çektiklerinde görünmüyor.
Está filmada con una cámara de mano y la única deducción... es que debe de haber sido Amie que manejaba la cámara.
Kamera birisinin elinde, ve çıkarabileceğimiz sonuç ise, çekenin Amie olduğu.
Los restos de Timothy Treadwell y Amie Huguenard... llegaron en esta lata grande de metal.
Timothy Treadwell and Amie Huguenard ın kalıntıları, bu büyük metal tenekede geldi.
Dentro de la lata de metal, había una bolsa de plástico... una de Timothy y otra de Amie.
Metal kutunun içinde plastik çantalar vardı, biri Timothy ye, diğer Amie ye ait.
¿ Quién era, Amie?
Kimsin sen, Amie?
En el caso de Timothy y Amie, recibí parte de los cuerpos.
Timothy ve Amie vakasında, elimde olanlar insan parçalarıydı.
Y cuando me entero por medio de los otros peritos... que los zapatos quedaron prolijamente ubicados en la puerta de la carpa... y la gorra quedó sobre la cámara de manera que... no se pudo filmar la parte visual... pero si los sonidos.
Ve ayrıca olay yerini, tahkik eden yetkililerin, ayakkabılarının bile çadırlarının önünde düzgünce durduğunu belirtmesi ve kameranın lens kapağının kapalı olmasından dolayı, elimizde görsel veri olmaması, fakat çalıştığı için, kaydedilen seslerden, Amie nin çığlıklarını ve
Por ende, se escucha a Amie gritando... y a Timothy llorando. Lo que me dice que esto ocurrió muy rápido... de repente y de improviso.
Timothy nin inlemelerini duyabilmemizden benim çıkardığım, ne olduysa, çabucak, aniden ve beklenmedik şekilde olduğudur.
Y se escucha cómo Amie le pega al oso en la cabeza con una sartén.
Ve Amie nin, tavayla ayının kafasına vurduğunu duyabiliyordum.
Corre, Amie.
Kaç, Amie.
Amie tenía mucha convicción.
Amie nin Timothy e büyük bir bağı vardı.
Sin embargo, sé que en el momento de la muerte... cuando a uno le exigen al máximo... que sea fiel, que le haga frente a la situación... si se puede decir, que sea leal a Timothy... ella se quedó allí, y peleó con Timothy.
Bununla beraber, bildiğim bir şey var ki, o ölüm anında, o herşeyin sınandığı anda, sadık olmanın, bağlı olmanın sınandığı anda, Amie orada kaldı ve Timothy ile beraber savaştı.
Sabemos que Amie peleó por casi 6 minutos.
Amie, bildiğimiz kadarıyla, yaklaşık 6 dakika boyunca boğuştu.
Amie se quedó con su amor... con su pareja, con su compañero... y con el oso.
Amie aşkıyla, sevdiği insanla, ortağıyla, dostuyla ve ayıyla beraber orada kaldı.
Escucho llover, escucho a Amie.
Yağmurun sesini duyuyorum, ve Amie yi,
Éste es el camino que hicieron Timothy Treadwell y Amie Huguenard... hacia el lugar donde murieron.
Burası, Timothy Treadwell ve Amie Huguenard ın öldükleri bölgeye giden yol.
De vuelta en El laberinto de los Osos, Amie estaba confundida.
Boz Labirente döndüklerinde, Amie nin karışık duyguları vardı.
Amie le dijo que estaba empeñado en destruir todo.
Amie onun, zarar vermede, insanı üzmede azimli ve istekli biri olduğunu, söylemiş.
¿ Amie evita aparecer en el video?
Görüntüden çıkmaya çalışan kişi Amie mi acaba?
Amie Huguenard gritaba.
Amie Huguenard çığlık atıyordu.
De repente, Amie comenzó a gritar con más intensidad... gritaba muy alto...
Birden bire, Amie nin çığlığının şiddeti arttı ve oldukça şiddetlendi.
En otras palabra, Timothy decía a Amie que se salvase... porque Timothy se da cuenta, en este momento del ataque...
Başka bir deyişle, Timothy o anda Amie nin hayatını kurtarmaya çalışıyordu çünkü bu saldırı sırasında, o noktadan sonra artık,
Si él se iba a morir, si ése era su fin... era el momento de salvar a Amie.
Eğer kendi hayatı son buluyorsa, eğer kendi hayatı bitiyorsa, şimdi Amie nin hayatını kurtarmalıydı.
Por Chez Amie.
Chez Ami'ye!
Como Eddie me robó los fondos que pusieron a Chez Amie en pie, me considero un inversor y haré que protejan mis intereses 60 centavos por cada dólar.
Chez Ami, Eddie'nin benden çaldığı paralarla kurulduğuna göre... ben de ortaklardan biriyim... ve dolar başına 60 sent hisse alacağım.
Creo que con la gente del teatro sin trasladarse todavía, no se siente llamada a afectar sus actividades escolares moviendo a los niños del Chez Amie a este lugar.
Tiyatrocular taşınmadığı için öğretimi sekteye uğratarak çocukları,... Chez Amie'den buraya taşımaya gerek görmemiştir bence.
Amie y Marissa nos harán una despedida de soltera... y lo mejor será resolver esto antes de esa fiesta.
Amie ve Marissa bize müşterek bir hediye partisi hazırlamış. Böylece bu olup bitenler de mazide kalır. Öyle değil mi?
- Le Chez Amie.
- Le Chez Ami.