Translate.vc / Espagnol → Turc / Arthur
Arthur traduction Turc
9,136 traduction parallèle
"El Comandante de Grupo la SS y Teniente Gral. de Policía Arthur Nebe es de un carácter enteramente deleznable."
"Eski SS Subayı ve Üsteğmen Arthur Nebe tamamen kusurlu bir kişidir. " 20 Temmuz suikastına karışmıştır.
Tú, Markkula, Arthur Rock.
Sen, Markkula, Arthur Rock.
Arthur O'Dwyer.
- Arthur O'Dwyer!
¿ Arthur?
- Arthur?
¡ Es Arthur O'Dwyer!
Ben Arthur O'Dwyer!
Arthur no le hubiera permitido intentar este rescate sin él.
Arthur, o olmadan kurtarmaya kalkmanıza izin vermezdi.
Y Arthur lo sabía bien. Le dije que no se subiera a ese techo, pero él es...
Arthur'un da aşağı kalır yanı yok, o kadar çatıya çıkma demiştim...
Bueno, Arthur O'Dwyer es un hombre muy decidido.
Arthur O'Dwyer azimli adam.
Arthur quería ir.
- Arthur gitmek istemişti.
¡ Arthur!
Arthur!
Y Arthur Conan Doyle.
Ve Arthur Connan Doyle.
Soy Arthur Miller.
Ben Arthur Miller'ım.
Al igual que Arthur y mis padres.
- Arthur'u, ailemi... - Aileni mi?
Arthur hace las voces de los bocetos del cristal oscuro.
Arthur da Dark Crystal'daki karakterlerin seslendirmelerini yapıyor.
Arthur Brennan.
Arthur Brennan.
¿ Y qué hay de ti, Arthur?
Ya sen, Arthur?
No quiero morir, Arthur.
Ölmek istemiyorum Arthur.
Prométeme algo, Arthur.
Bana söz ver Arthur.
Arthur.
Arthur.
Hola, mi nombre es Arthur.
Selam, benim adım Arthur.
Ni siquiera Arthur lo sabe.
Hatta Arthur bile bilmiyor.
Y supe inmediatamente qué había causado la repentina muerte de Arthur Duncan.
Arthur Duncan'ın ani ölümüne neyin yol açtığını hemen anladım.
Es el hijo de Arthur Duncan.
Çocuk Arthur Duncan'ın.
Con Arthur muerto, no habrá nadie que la proteja de su propia reputación.
Arthur'un gidişiyle onu kendi itibarından korumak için kimse olmayacak.
- Es Arthur, creo.
- Arthur'dur herhâlde.
- Sí, es Arthur, unos años atrás.
- Arthur, birkaç yıl önceydi.
Me acuerdo de cuando trajeron a la reina desde España para casarse con el hermano de Enrique, el príncipe Arturo.
Henry'nin kardeşi, Prens Arthur'la evlensin diye Kraliçeyi en başta, İspanya'dan getirdiklerini hatırlıyorum.
Entonces Arturo muere, Enrique decide que él tendrá a la viuda de su hermano.
Sonra Arthur ölür ve Henry, kardeşinin dulunu kendisine almaya karar verir.
Catalina declara que ella sigue siendo virgen, que el pobre Arturo nunca la había tocado.
Katherine, hâlâ bakire olduğunu, Arthur'un ona hiç el sürmediğini söyler.
En la noche de bodas del príncipe Arturo, yo y el conde de Oxford llevamos al príncipe a los aposentos de la reina Catalina y estuvimos ahí cuando se metió con ella en el lecho.
Prens Arthur'un düğün gecesinde, ben ve Oxford Kontu, Prens'i Kraliçe Katherine'in odasına götürdük ve onun yatağına tırmanırken oradaydık.
Allí conocí a un niño llamado Arthur y era muy valiente.
Orada Arthur adında bir cesur bir çocukla tanıştım.
Un día le pregunté, "Arthur, ¿ por qué llevas esa manta en los hombros?"
Ben de bir gün sebebini sordum. "Arthur neden omuzlarında battaniyeyle dolaşıyorsun?" dedim.
- ¿ Arthur mejoró? - Sí, mejoró...
- Arthur iyileşti mi?
Tenía unos 20 años y él se llamaba Arthur.
20'li yaşlarımdaydım ve adı Arthur'du.
Hueles a verdulería.
Arthur Avenue gibi kokuyorsun.
Puede que no hayas matado a la mujer de Dougal, pero definitivamente mataste a Arthur, y eso no fue brujería. Fue el típico veneno.
Dougal'ın karısını öldürmemiş olabilirsin ancak Arthur'u öldüren kesinlikle sensin ama bu büyücülük falan değil eski moda bir zehirdi.
Pensaba que eso mataría a Arthur antes de que el embarazo empezara a notarse.
Çocuk belli olmaya başmadan önce Arthur'u öldürür sanmıştım.
Y yo soy el rey Arturo.
Ben de Kral Arthur'um.
Seguramente el rey Arturo era más atractivo que ese sapo baboso.
Şüphesiz Kral Arthur bu sümüklü kurbağadan daha çekici olurdu.
Trabajé como ama de llaves para Arthur y Geillis Duncan durante casi cinco años, señoría.
Arthur ve Geillis Duncan için beş yıl kadar kâhya olarak çalıştım Sayın Yargıç.
Sabía dónde guardaba Arthur las llaves de sus documentos y notas.
Arthur'un kâğıtlarının ve notlarının anahtarlarını nerede sakladığını biliyordum.
Confieso... que maté a mi esposo, Arthur Duncan, por medio de brujería.
Kocam Arthur Duncan'ı cadılık yoluyla öldürdüğümü itiraf ediyorum!
Hermana del Rey Arturo, responsable de la caída de Camelot.
Kral Arthur'un kız kardeşi, Camelot'un çöküşünün sorumlusu.
La bruja más poderosa del planeta formó un ejercito y mató a Arturo.
Gezegendeki en güçlü cadı kolunu kaldırdı ve Arthur'u öldürdü.
Ayudaron al rey Arturo a instaurar la paz en toda la isla.
Arthur adındaki krala, adaya barış getirmesi için yardım etmişler.
No es propio de ti beber, Arthur.
- Hiç içmezdin Arthur.
Bueno. Pero es el último que te sirvo, Arthur.
Tamam ama bu sonuncu olacak Arthur.
Arthur, sé que extrañas a tu papá, pero...
Arthur, babanı özlediğini biliyorum ama...
¿ Has visto a Arthur?
Arthur'u gördün mü hiç?
No te vayas muy lejos, Arthur.
Çok uzaklaşma Arthur.
INSPECTOR ARTHUR STEED Estimado Señor Steed.
Sevgili Bay Steed...