Translate.vc / Espagnol → Turc / Aso
Aso traduction Turc
39 traduction parallèle
NOBUKO MATSUMOTO REl ASO - YUKARI TAGUCHI
NOBUKO MATSUMOTO REl ASO YUKARI TAGUCHI
Mientras yo me aso tú disfrutas de tu sombrero.
Ben cayır cayır yanarken, sen keyfini sürüyorsun.
¿ Por qué no los aso a la plancha?
Söyler misin bana neden bunları burada pişiremiyorum?
No lo compro, no lo aso, no lo horneo.
Satın almam, kızartmam. Fırında pişirmem.
17, ¿ no es igual que... el hijo de Taku?
Oğlunla aynı yaşta, Aso.
Y Taku solía hacerlo. En el escenario. Y ésta vez utiliza muchos actores nuevos.
Aso, gösteri ve yarışma ile alakalı işi de aradan çıkarsak iyi olur.
Hoy... quiero que disfrutéis todos.
Teşekkürler. Ben organizasyon komitesi başkanı, Aso Taku.
Hey, Aso.
Aso.
Yo me aso...
Çok sıcak.
Tú asas piel y yo aso cabras. Todos podemos ser iguales.
Şimdi, sen deriyi kızartacaksın ben de keçileri, hepimiz biriz.
Yo aso todo.
- Her şeyi kızartırım.
♪ Mientras aso un cerdo ♪
# Gerçeklerle yüzleşme zamanı #
- El bebé se está asomando - El bebé se está aso...
Bebeğin başı göründü.
Kumiko ASO Yurei YANAGI
Kumiko ASO Yurei YANAGI
Aso carne así. Podríamos hacer una barbacoa.
Çok güzel ızgarada biftek yaparım.
No, yo no bailo disco, yo aso pescado.
Hayır, hayır, hayır. Yok disko, ben balık yapıyor.
Quizá podrían ir al patio de atrás a conocerse mientras aso bacalao.
Ben size balık ızgara yaparken sizin arka tarafa geçip de birbirinizi tanıyabileceğinizi düşündüm.
Sólo aso para gente muy especial.
Sadece özel insanlar için pişiririm.
- Qué aso?
- Ne oldu?
Aso que, puedo tener un pase? - Lo diseñé yo.
Geçtiğimiz o köprü varya benim tasarımımdır.
Eso me pasa todo el tiempo cuando aso.
Ben de ızgara yaparken bu her zaman başıma gelir.
Alo, ola, olas, sol, aso, osa...
Dur, durak, kurak, kuraklık, kitaplık, kitapçı...
No. No pasó aso
Hayır, hiç de öyle olmadı.
Yo no quería decir aso señora. Yo solo, eh -
Öyle demek istememiştim.
¿ Qué tal si te arranco las plumas y te aso como una gallina gorda?
Senin tüylerini yolup, yağlı bir tavuk gibi kızartmama ne dersin.
Lo vi en las noticias y creo que es un aso, y parecía una buena chica, pero ya sabes cómo es : las reglas son las reglas.
Ayrıca iyi biri gibi görünüyordu ama bilirsin işte, kural kuraldır.
¿ Cómo sabes aso?
Bunu nereden biliyorsun?
¡ Me aso!
Çok sıcak ya!
Utera aso utox.
Utera aso utox.
Ultera aso utox.
Utera aso utox.
En el sol, en el cielo, en los animales que aso.
Göğe, güneşe, kızarttığım hayvanlara.
Vaya.
Aso.
¿ Cómo se supone que tenemos que llevar esto a la unidad anticrimen, llamamos a un Uber?
Bu herifi ASÖ'ye nasıl götüreceğiz ki? Taksi mi çağıracağız?
Es la base de la unidad anticrimen.
ASÖ'nün konumlandığı yer.