Translate.vc / Espagnol → Turc / Bark
Bark traduction Turc
150 traduction parallèle
Sin un hogar, sin nada.
Ev yok bark yok.
No se lo digas ahora, Bark.
- Şimdi söyleme Bark.
¡ Oh, papá!
Bark!
Bark, debía ser una bata.
Hayır Bark, sabahlık olmalı.
¡ Oh, papá!
- Bark!
"Bark odio tener que hacerte esto", pero en el fondo de su corazón creo que pensaba : "¡ Yupi!"
Ama kalbinin derinlerinde bir yerde sanırım "Canıma değsin!" diyordu.
Vamos, Bark.
Bak şimdi Bark.
Bien, Bark quizá funcione.
Ne dersin Bark? - Belki her şey yolunda gider.
Vamos, no hay que preocuparse.
- Baba, endişelenecek bir şey yok. - Bark, böyle söylememelisin.
Soy Lucy, Bark.
Ben Lucy, Bark!
¿ Y cómo estás tú, Bark?
Ya sen nasıIsın Bark? Ne demek istediğimi biliyorsun.
Pero tres meses no es tanto.
Ama üç ay o kadar da uzun değil Bark.
Ahora hace más frío.
Bark, havalar gittikçe soğuyor.
Claro que te hecho de menos. Es el único problema.
Tabii ki seni özlüyorum Bark.
Me alegro de haber oído tu voz, Bark.
Sesini duymak çok güzel Bark.
Querido Bark. Llevo todo el día pensando en ti y deseando hablar contigo.
Sevgili Bark, bütün gün seni düşündüm ve hayatımda hiç olmadığı kadar seninle konuşmak istedim.
El asilo para ancianos es tan terrible y triste...
Bark, O yaşIılar evi o kadar bunaltıcı ve kasvetli ki...
Si surgiera algo para que volviéramos a estar juntos...
Nellie'ye sağIığının her şeyden önemli olduğunu söyledim. Bark, hayatım keşke bir yolu olsa da, birbirimize kavuşabilsek.
Creo que a cada persona le corresponde una porción de felicidad en esta vida.
İşte Bark, fark ettim ki mutlu olmak hayatta herkese bahşedilmiş. Kimisi buna başında, kimisi ortalarda, kalanı da en sonunda kavuşuyor.
No permitiré que digas eso.
Kendine hayal kırıklığı demene izin veremem, Bark.
No podemos, Bark.
Yapamayız, Bark.
Es bonito, ¿ verdad, Bark?
- Oldukça güzel, değil mi Bark?
No importa, tuve a los niños.
Önemli değil, Bark. Çocuklar vardı.
¡ Oh Bark, basta ya!
- Bark. Keser misin şunu? - Öyleydi.
Vamos, Bark, está lleno de chicas bonitas.
Saçma, Bark. Oldukça güzel birçok kız var. Senin kadar güzeli yok.
Eres muy dulce.
Bark, çok tatlısın.
¿ Quieres bailar, Bark?
Dans etmek ister misin, Bark?
No lo dudo.
Hiç şüphem yok Bark.
Es el discurso más bonito que has hecho nunca.
Bark, bu yaptığın belki de en güzel konuşmandı.
Prefiero ser tu mujer a cualquier otra cosa en el mundo.
Dünyada herkesten çok senin karın olmayı istedim Bark.
Y seguiré haciéndolo después de que se hayan casado e instalado con sus propios gemelos.
Hatta sizler ikizlerinizi bulup ev bark sahibi olduğunuzda da ben büyük ihtimal aynı şeyi yapıyor olacağım.
¡ Comiéndose mi hacienda entre todos!
Evimi barkımı yiyip bitiriyorlar.
Quiero un granjero joven a quien le cedan 160 acres.
Evi barkı olan genç bir çiftçi istiyorum.
No tengo hogar, Sargento.
Evim barkım yok çavuş.
Todo lo que tengo es tuyo : mi casa, mi agua... Sólo di que serás mía.
Mahalim, suyum evim barkım, tarlalarım hepsi senin olsun yeter ki sen bir yol he deyiver, ha?
Ivanko se iba a casar... Había que hacerse de una hacienda...
Sonunda İvan evlendi, ev bark sahibi olmalıydı.
¿ Quién debe criar a los hijos y llevar la casa para que papá pueda leer el Libro Sagrado?
Ya evi, barkı çeviren kimdir, kim? Baba rahatça dua etsin diye?
Dice que tienen que vender sus casas, y les da tres dias para que se marchen.
Diyor ki, evinizi barkınızı satıp, üç gün içinde buradan ayrılmalısınız.
- No tenía casa.
- Evi barkı yoktu.
Sin casa, sin familia, sin dinero.
Ev yok, bark yok, para yok! ...
"Bark saludar a su esposa para mí".
"Karına benden selam havla."
Me rodeó con el brazo y dijo :
Kolunu bana doladı ve dedi ki "Bark, sana bunu yapmak zorunda olmaktan nefret ediyorum."
Hola, ¿ eres, tú Bark?
Alo? Sen misin Bark?
Una gente encantadora.
Çok şeker insanlar Bark.
Muy bien, Bark.
Tamam Bark.
Adiós, Bark.
Hoşça kal Bark.
No, Bark.
- Hayır Bark.
Nos casamos un...
- Bak şimdi Bark, evlendiğimizde...
Tenemos que irnos.
- Bark, gitmek zorundayız. - Neden?
Si, Bark.
- Evet Bark.
Adiós, Bark.
- Hoşça kal, hayatım.