Translate.vc / Espagnol → Turc / Bio
Bio traduction Turc
785 traduction parallèle
Haga todo según el plan original.
Hava istasyonu ve bio-lokasyonu aç, ayrıca sismik dene.
McCoy a Bio. Lo aislamos. Preparen el suero.
- McCoy'dan biyolojiye, serum hazırlayın.
- Informe de bioescáneres.
- Bio-tarama raporları.
Director del Departamento de Bio-Defensa del Ejército de los EE.UU..
Abd Ordusu Bio Savunma Bölümü Başkanı.
¿ Y por qué ese equipo pertenecía al Departamento de Bio-Defensa?
Ve bu ekip neden bio savunma bölümünden?
Entonces, ¿ recolectaba aleatoriamente muestras biológicas en el espacio?
Neydi yani? Bio örnekleri gelişigüzel toplayan bir şey mi?
¿ Por qué la Bio-Defensa del ejército está recogiendo muestras secretamente?
Peki şimdi ordunun bio savunma üniteleri örnekleri gizlice topluyor?
¿ Quizá haciendo compras de material letal que no estaría cubierto en ningún tratado de guerra biológica existente o futuro?
Belki de var olan veya gelecekte yapılacak bio savaş anlaşmalarını kapsamayacak ölümcül materyal avındalar?
¿ Qué es este muestrario M3 biorastreador?
Peki şu M3 bio iz tarayıcısı nedir?
Ahora, ¿ quieres que salga y diga esto ante las cámaras... sobre el satélite caído y el grupo de Bio-Defensa enviado por el General Manchek a recuperar todos los muertos?
Şimdi bununla gidip, şu düşen uydu ve Mancheck tarafından yollanan, bio savunma takımı hakkında sorularımı kameralar önünde sormamı mı istiyorsun?
Trixie fue desarrollada como un arma bacteriológica.
Trixie'nin kendisi bakteriyel bio-silah olarak üretildi.
Sabía que el apagón era para evitar la vergüenza, pero un arma biológica, nunca lo hubiera pensado.
Bu gizliliğin rezaleti gizlemek için olduğunu sanıyordum ama bio-silah hiç aklıma gelmemişti.
Pero no es tan vergonzoso en cuanto a armas biológicas.
Ama bio-silah kadar utanç verici değil.
Soy el Bio Ordenador Central 2100, Serie G.
Ben Biyo Merkez Bilgisayarı 2100. G Serisi'yim.
Patatas biodinámicas y harina sin blanquear.
Bio-dinamik patatesler ve arındırılmış lezzet.
Es mi línea del biopulso, Sr.
Bu, benim bio-ritmimle ilgili bir şey, efendim.
Nuestros estudios bio-robóticos está muy avanzados al respecto.
Bio-robotik enstitümüz oldukça ileri.
¿ Nos podemos inocular contra eso? Si quieren que entienda como funciona esta "bio-formación",... necesitaré un espécimen vivo.
Biyolojik Şekillenme'nin nasıl işlediğini bulmamı istiyorsanız, canlı bir örneğine ihtiyacım var.
¿ Sabe usted algo de bioenergía?
Bio-enerji hakkında bir şey biliyor musun?
Raymar descubrió que podía absorber la bioenergía de las cosas y usar ese poder para moverlas como quisiera
Raymar bu bio-enerjiyi boşaltmayı keşfetti... Ve sonra nesneleri taşımak için kullandı.
En Japón, se está experimentando con bio-chips.
Japonya'da biyo-çip'ler üzerine araştırmalar yapılıyor.
Detalles biográficos Ogilvy...
Ogilvy bio, detaylar aşağıdaki gibidir :
Los dos sujetos tienen que ser eliminados tan pronto como sea posible, pero antes de eso deben de ser entregados al servicio "GENETIX"
Deneklerin ikisi de derhal sıvılaştırılmalıdır, fakat önce bazı önemli bio-medikal deneyleri gerçekleştirebilmemiz için
Es una ingeniosa obra de ingeniería bioelectrónica con el que veo el espectro electromagnético desde el calor o infrarrojos, hasta ondas de radio, etc. Y perdone si se lo digo a cada rato.
Bio-elektronik mühendisliğinin etkileyici bir eseri... bu sayede, EM dalgaboyunun çoğunu... sıcaklıktan infrarede, ve radyo dalgalarından vesaireye kadar, ve lütfen bunu binlerce kez söyleyip, dinlediyseniz de özür dilerim...
" Betelgeuse, el bioexorcista.
" Beter Böcek, bio-şeytan kovucu.
El bioexorcista.
Hiç birşey yok. Bio-şeytan kovucu...
Vengan a verme, el bioexorcista número uno de la otra vida.
O zaman ahretin en iyi bio-şeytan kovucusuna gelin.
Bioquímica Bly era la planta química más grande de Mississippi.
Bly Bio Chem Mississippi'deki en büyük kimyevi fabrikaydı.
Pero nadie evitó que Bioquímica Bly echara los residuos en mi tierra.
Ancak Bly Bio Chem'i zehirli atıklarını arazime atmaktan kimse vaz geçirmedi.
La última vez que mi padre subió a bordo, le sorprendí persiguiendo a la enfermera Stanton.
Bir keresinde benim yaşlı adam gemideydi, Onu revirdeki bio yatakta hemşire Stanton'a asılırken buldum.
"Forma Bio-mecanica y auto-dependiente existe la vida artificial inteligente"
Biomekanik, kendinden bağımsız, yapay zekayla donatılmış yaşam formu.
- Acabamos de recibir tu bio-alerta.
- Az önce biyo alarm çağrını aldık.
Quizás es la denominada Bio-Computadora.
Bir, bio-bilgisayar olmalı?
¿ Bio-computadora?
! Bio-bilgisayar mı?
Está hecha a partir de cosas vivas. Hecha de bio-chips formados por proteínas vivientes.
Bio çiplerden yapılmış Küçük, canlı hücreler.
Pero ya no. Con la inteligencia artificial, la robótica y los bioimplantes, no sólo creamos máquinas inteligentes, nos convertimos en máquinas inteligentes.
Ama, hey, artık değiller, yapay zeka ve robotik bilimi, bio-nakiller.
estas a punto de violar las leyes Intergalacticas de Bio-preservación.
Galaksiler arası kuralları ihlal etmek üzeresiniz.
Acabamos de recibir tu bio-alerta.
- Az önce biyo alarm çağrını aldık.
Bio-monitores encendidos.
Biyolojik izleyiciler devrede.
Tal vez solo tenía algo que ver... con lo que es el mundo hoy.
Belki de bunun, dünyanın bugünkü hâliyle ilgisi vardı - Bio-gelişmiş gangsterler, iletişim teröristleri, cyborg suçlular.
Piel sintética, órganos de Bio-ingeniería.
Sentetik et, bio-mühendislik organları.
- INGENIERIA AXIS - BIO LABORATORIOS - QUIMICOS CRANE
Axis Mühendislik, Bio Laboratuvarları, Crane Kimyasalları, Mercury İmalat, Star Labları.
Equipo postmortem a la sección 6 de bio-ingeniería.
Otopsi ekibi Sektör 6 biyo-mühendisliğine
Armas Bio-Mecánicas, conducidas por baterías de carne.
Et pilleriyle sürülen biyo-mekanik silahlar.
Funcionan todos los sistemas de monitoreo biológico.
Tüm bio-inceleme sistemleri hazır.
Tiene sentido si se quiere enviar un mensaje biocodificado a un sistema nervioso a través de las células gliales.
Birisinin sinir sistemine gliyal hücrelerini kullanarak bio-şifreli bir mesaj göndermek istediğin anlamına geliyor.
No puedo pensar en otro modo de enviar el mensaje biocodificado.
Bio-şifreli mesaj göndermesinin başka bir yolunu düşünemiyorum.
En el mejor de los casos, habría inyectado el mensaje biocodificado en la piel de su víctima pero no había hiposprays ni agujas en ningún lugar de la nave.
İdeal durumda, bio-şifreli mesajı doğrudan kurbanın derisine enjekte ederdi, ama geminin hiçbir yerinde hiç hiposprey yada enjektör yoktu.
Con un chip bioneural. ¡ ¿ Qué?
Bir Bio-sinir çipi.
Se independizó...
Başına buyruk davranıp serbest bir bio-şeytan kovucu oldu.
Gangsters Bio-mejorados, terroristas de información, cyborgs forajidos.
Her şey yüksek teknolojiyle o kadar dolmuştu ki, duygularının yok olduğunu hissetmeye başlamıştı.