Translate.vc / Espagnol → Turc / Bién
Bién traduction Turc
1,143,863 traduction parallèle
También que él fue el primero en hacer dibujos animados con personajes negros que tenían labios y narices bien proporcionados.
Aynı zamanda içinde dudak ve burunları orantılı çizilmiş siyahi karakterler olan bir çizgi film yapan ilk adam olduğunu da.
El lenguaje corporal del arresto parecía bien.
Gözaltının vücut dili gayet düzgündü.
Sabes que todo va bien, si escuchas la radio mientras el conductor está afuera.
Başkası arabadan inerken siz içeride radyo dinliyorsanız bilin ki o çevirme iyi gidiyordur.
"No, estoy bien, amigo".
"Yok be, iyiyim ben," dedim.
No a todos les sale tan bien.
Herkes benim kadar şanslı olmuyor.
Parece que al hijo de puta le fue bien, hasta tenía $ 200 000 para pagarle a su abogado.
Görünürde iyi gidiyor gibiydi. Avukatı için 200.000 doları bile vardı.
Salió bien.
O iş oldu.
Si bien no estaba solo, me sentía solo.
Restoranda yalnız değildim ama yalnızdım da.
Está bien.
Pekâlâ, tamam.
Y no me caen bien.
Onları sevmiyorum.
Si es así, bien por los Estados Unidos.
Eğer buysa aferin Amerika'ya.
La tercera vez que vi a O. J. Simpson, me estaba yendo muy bien.
OJ Simpson'la üçüncü kez karşılaştığımda hayatım çok iyi gidiyordu.
Y miré al público. Señora, él estaba a la misma distancia que usted. Ni bien salí, vi a The Juice.
Bir baktım... hanımefendi, sizinle aynı yakınlıktaydı... çıkar çıkmaz onu gördüm :
Nos trató bien a mí y a mis amigos.
Bana iyi davrandı. Arkadaşlarıma iyi davrandı.
Me alegro de que te vaya tan bien ".
Ama seni tekrar görmek güzeldi ve işlerinin yolunda gitmesine sevindim. "
Ni bien cerró la puerta, nos miramos y dijimos :
Kapı kapanır kapanmaz birbirimize baktık.
Sí, aplausos por Syracuse, porque el espectáculo no salió muy bien.
Evet. Syracuse için.
Su intención era buena, pero no lo había analizado bien.
Niyeti iyiydi ama işi enine boyuna düşünmemişti.
Aunque admito que no se ve nada bien.
Ancak kabul ediyorum ki epey kötü görünüyor.
Quizás, si lo hubiera analizado bien, la mujer habría sentido empatía por mí, el hombre al que atacaba, un comediante negro de 42 años.
Ama duruma biraz daha doğru baksaydı benimle empati kurabilirdi. Saldırdığı adamla yani, 42 yaşındaki siyahi bir komedyenle.
Está bien.
Pekâlâ.
Pero el atacante no lo pensó muy bien, porque, al doblar la esquina, lo detuvo un semáforo.
Ama işin sonunu düşünememişti. Çünkü köşeyi döndü ve kırmızı ışıkta kaldı.
¿ Está bien, señor Chappelle? ".
Bay Chappelle, iyi misiniz? "
Gracias a Dios, los médicos están bien.
Şükürler olsun ki o doktorlar sağlıklı.
Todo está bien.
Her şey yolunda.
Pero ya estoy bien.
Ama şu anda iyiyim.
Sangraba por los ojos y el ano. Me preocupé, pero estoy bien ".
Gözlerimden ve anüsümden kan geliyordu, o yüzden endişeliydim ama iyiyim. "
Yo que pensaba que el antiguo sida funcionaba bien y ya sacaron uno nuevo.
Ben eski AIDS'in hâlâ gayet güzel iş gördüğünü düşünürken... yenisini çıkarmış adamlar.
Al parecer, intentaban decidir si está bien obligar a los padres a darles la vacuna a sus hijos.
Meğerse çocuklar için zorunlu aşı olmalı mı, olmamalı mı diye karar vermeye çalışıyorlarmış.
Le diría : " Voy bien, ¿ no?
Derim ki, " Bu kadarı iyi, değil mi? Sıkıntı yok?
Son circunstancias muy desafortunadas porque nos estaba yendo muy bien.
Oldukça talihsiz bir vaziyet çünkü çok iyi gidiyorduk.
Está bien. Dejaré de hablar del tema.
Bakın, cidden, geçeceğim bu konuyu.
Ejercita bien sus oblicuos.
Yan karın kaslarını iyice çalıştırıyor.
Luego le dije : "Si no me cuidas bien, este cagón empezará a oler mal, como tu mierda".
Ben de dedim ki, "Bana güzel bakmazsan leş gibi olabilirim, tıpkı senin amcığın gibi."
"¿ Estoy bien?" "Chica, esa concha está..."
"Bir şeyim var mı?" deyince "Kızım, bu amcık var ya..."
Peleas muy bien.
Gayet iyi dövüşüyorsun.
No estaba bien.
İyi durmuyordu.
"Disculpen, caballeros, ¿ él está bien?".
Tek dediğim şuydu : "Pardon beyler. Beyefendi iyi mi?"
"Ella está bien".
"Hanımefendi iyi," dediler.
Dije : " Está bien. Lo siento.
Üzgünüm arkadaşlar.
" Está bien.
" Tamam bebeğim.
Ahora, quizás fumo hierba a la noche. Ella deja sándwiches bien envueltos por toda la cocina.
Gecenin köründe ot içerdim, o da mutfağın her yerine güzel sandviçler bırakmış olurdu.
Ni bien lo vi, llamé a la policía.
Görür görmez polisi aradım.
No le caigo bien a ninguno de los padres.
Ebeveynlerin hiçbiri de beni sevmiyor.
Las únicas madres que me tratan bien son Kate y Sarah, una pareja lesbiana.
Bana iyi davranan tek ebeveynler lezbiyen bir çift. Kate ve Sarah.
Todos están bien ".
Herkes iyi. "
La pasé muy bien.
Harika vakit geçirdim.
Estás bien, Morgan.
İyisin Morgan.
- Iré con Samar. - Bien.
- Samar ile ben giderim.
Hola, chicas, bien, después que Krilov no apareció en el hotel, el Sr. Cooper emitió una orden de búsqueda y captura y dio resultado.
Hey genjler, pekala, Krilov otele geri dönmeyince Bay Cooper APB yayınladı ve işe yaradı.
¿ Todo está bien, señor?
Her şey yolunda mı, efendim?