Blooming traduction Turc

De repente oigo pasos de un niño, mis propios pasos... en el pasillo largo de la casa, o recuerdo... el olor de los cigarrillos de Lápshin.

Dairemizin uzun koridorunda attığım adımların sesi Lapshin'in kullandığı "Blooming" sigarasının kokusu.

- veamos, vas a la colina Blooming?

- Bir bakalım, Blooming Hill'e mi gidiyorsunuz?

Era en primavera, la estación de las flores. Para nosotros era la estación de los susurros.

There was a time when the flowers were blooming all around.

# This the last rose of summer # # Left blooming alone # # All her lovely companions... #

# yazın # son gülü # çiçeklenmeyi bıraktı # bütün sevgisiyle # arkadaşlığıyla... #

No es demasiado tarde, tienen la Blooming Onion.

Çok geç değil. Soğan halkaları var.

¿ Blooming qué?

- Blooming ne?

¿ Crees que soy un buen candidato a Blooming Grove

Blooming Grove için iyi olacağımı düşünüyor.

Admitió en Blooming Grove

- Blooming Groove'a yatıracak kendisini.

Así que cualquiera en Blooming Grove podría haber conseguido amitriptilina suficiente para dormir a Scott, cortar sus venas y hacerlo pasar por suicidio.

-... saklarlar. - Yani Blooming Groove'daki herhangi biri Scott E'yi öldürdükten sonra bileklerini kesip intihar süsü verebilir. Dozu fazla vermiş sadece.

Clive, vi algo en Blooming Grove.

Clive, Blooming Groove'da bir şey gördüm.

¿ De Blooming Grove?

Blooming Groove'dan gelen.