English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Bounty

Bounty traduction Turc

110 traduction parallèle
En diciembre de 1787, el barco de Su Majestad, Bounty estaba en el puerto de Portsmouth en la víspera de su partida a Tahití por las desconocidas aguas del Gran Mar del Sur.
Önsöz - Kraliyet gemisi Bounty 1787 kışında Güney Denizi'nin keşfedilmemiş sularından Tahiti'ye gitmek üzere Potsmouth Limanı'nda beklemekteydi.
La misión del Bounty era obtener frutos del árbol del pan para las Indias Orientales como comida para los esclavos.
Bounty'nin görevi, köleler için ucuz yiyecek kaynağı olacak ekmek ağacını Batı Hint adalarına götürmekti.
- El Bounty, que va al Sur.
- Bounty, Güney Denizi.
A la salud del viaje del Bounty.
Bounty'nin seferine içelim.
¡ A la salud del viaje del Bounty!
Bounty'nin seferine!
¡ A la salud del Bounty!
Bounty'nin seferine!
¿ Es ése el Bounty?
Bounty şu mu?
¿ Ése es el Bounty que va a Tahití?
Bounty bu mu?
Un gran cumplido al Bounty, Sir Joseph.
Bounty'ye iltifat etmişler.
He navegado el Bounty por más de 27000 millas y creen que llegamos a una isla paradisíaca un lugar tropical para tomar festejar, cantar y dormir.
Bounty'yi 27,000 mil getirdim ve siz cennete geldik sanıyorsunuz yemek, müzik ve uykudan başka bir şey olmayan bir yere.
¡ Aborden el Bounty!
Bounty'ye gidin!
Somos cadetes del barco de Su Majestad, Bounty.
Kraliyet gemisi Bounty'deydik.
El Bounty debe estar perdido.
Bounty kayboldu.
En el decimoquinto día de septiembre de 1792 por motín en el barco de Su Majestad, Bounty.
15 Eylül 1792, dava konusu Majestelerinin gemisi Bounty'de isyan.
Luego me di cuenta que estaban planeando la toma del Bounty.
İsyanı planladıklarını sonradan anladım.
Desde que partí en el Bounty cuatro años atrás he visto cómo el hombre puede sufrir cosas peores que la muerte.
Bounty ile yola çıktıktan sonra ölümden beter acılar nasıl çektirilir öğrendim.
Bligh, usted contó su versión del motín en el Bounty.
Kaptan Bligh, Bounty'deki isyanı anlattınız.
Planeo entrar el Bounty de punta, salvar lo que se pueda y quemarlo.
Niyetim Bounty'i karaya oturtup, sonra da yakmak.
Chicas de piel oscura, pan en los árboles, donde fue el Bounty.
Esmer kızlar, ekmek yetişen ağaçlar, Bounty'nin adası.
MOTÍN A BORDO
BOUNTY'DE İSYAN
Perdón. ¿ Podrías decirme si este bote es el Bounty?
Oh, afedersiniz. Söyleyebilir misiniz, bu tekne "Bounty" mi?
No me perdí, si este bote... perdón, si este barco es el Bounty.
Yani, yolumu kaybetmedim, eğer bu tekne afedersiniz bu gemi "Bounty" yse.
Sí, es el Bounty.
Evet, bu Bounty, tamam.
El Bounty se había convertido en un invernadero de mar... con más de mil plantas en macetas para cuidar.
"Bounty denizde giden bir seraya dönüştü..." "... içindeki binlerce bitkiyle. "
Y no lo ha hallado culpable... de la pérdida del barco de Su Majestad, el Bounty.
sizin Bounty'nin kaybedilmesinde bir suçunuz yok.
El consejo recomienda al Primer Lord del Almirantazgo... y esto constará en acta, a saber... que se realice, con toda urgencia, una expedición de persecución... para capturar y ajusticiar a las partes... responsables de la pérdida del barco de Su Majestad, el Bounty.
Mahkeme Birinci Deniz Lordu'na önerilerde bulunacak ve bu öneri şu gerçekleri de göz önünde bulundurarak yapılacak. Bounty'nin kaybından sorumlu olan kişileri yakalayıp adalete teslim etmek için....İvedilikle bir keşif gezisi düzenlenecek.
El Bounty visitó al menos 30 islas.
"Bounty en az 9 adayı ziyaret etti."
El Bounty llevaba el fruto del pan.
Bounty ekmek meyvesi taşıyordu.
¿ El Bounty?
Bounty?
Quemé el Bounty por el bien de todos.
Bounty'yi hepimizin iyiliği için yaktım.
¿ Por qué tenía que quemar el Bounty?
Peki niye Bounty'yi yakmak zorundaydınız?
¿ Cazarrecompensas?
¿ Bounty Hunter?
El tribunal se ha reunido por orden del honorable comisionado del Almirantazgo, para, y cito, " investigar la causa y circunstancias de la captura de la Bounty, navío mercante de su majestad, comandado por el teniente William Bligh,
Saygıdeğer üyeler, ve Deniz Kuvvetleri Kumandanlığı komiserleri, doğrudan okuyorum : Mahkeme, Teğmen William Bligh tarafından komuta edilen,
La Bounty es un navío pequeño.
Sadece Bounty'nin çok küçük olduğunu söylüyorum.
Me he propuesto que la Bounty no pierda ni a un solo hombre.
Bounty'nin tek bir adam bile kaybetmemesi konusunda kararlıyım.
- Soy el primer oficial.
Ben Bounty'nin yöneticisiyim.
¿ Acaso están al mando de la Bounty?
Bounty'de yetkili olan onlar mı?
Este tribunal declara que la captura de la Bounty, navío mercante de su majestad, fue un acto de amotinamiento de Fletcher Christian y compañía, y que su capitán, el teniente William Bligh, en opinión de este tribunal, ha de
Bu mahkeme, Majestelerinin silahlı gemisi Bounty'nin zaptedilmesinin, Fletcher Christian ve diğer mürettebatın isyanının bir sonucu olduğunu hükmetmiştir. Ve geminin kaptanı, Teğmen William Bligh, muhakemenin sonucunda, bu olaydaki tüm suçlamalardan beraat etmiştir.
Y, en relación con su capitanía del bote de la Bounty, elogiamos al teniente Bligh por su coraje y su arte de navegar.
Gerçekten, Bounty'yi komuta edişiyle ilgili olarak, Teğmen Bligh'ı cesaretinden ve örnek alınası denizciliğinden ötürü kutlarız.
¿ Alguna vez vieron Fuga a la Victoria?
Hiç Bounty'de İsyan'ı seyretmiş miydiniz?
Charlie Bounty-Hunter.
Kelle avcısı, Charlie.
Sí, "Charlie Bounty-Hunter."
Evet, "Kelle avcısı, Charlie."
¡ Yo soy el Bounty-Hunter!
Ben bir kelle avcısıyııım!
Para los que cenáis aquí, observad la gran variedad de vinos de todo el país.
Bu akşam Bounty'de yemek yiyecek olanlar yukarıdaki bayraklara bir bakın. Onlar ülkedeki şarap üretimi yapılan eyaletlerin bayrakları.
¿ Sabían que uno de mis antepasados fue amotinador en el HMS Bounty?
Atalarımdan birinin Kraliyet gemisinde bir isyancı olduğunu söylemiş miydim?
Por las historias sobre niños colgados de sus muñecas, quemados en las cocinas, escaldados en las bañeras, por "Motin a Bordo," por los vaqueros y los indios, por Houdini, por mi primo Cliff,
bileklerinden asılan, sobada yanan, küvette haşlanan çocukların hikayeleri yüzünden ; Bounty'deki Mutiny yüzünden ; kovboylar ve Kızılderililer yüzünden ;
Al dejar de ser vocero para los rollos de cocina.
Bounty beni onların konuşmacıları gibi düşürdükten sonra.
Rosie, acabo de tirar un vaso de líquido amarillento caliente ¿ y me dices que lo limpiarás en cinco segundos?
Rosie, daha demin buraya sıcak sarı sıvıyı döktüm, ve sen diyorsun ki Bounty bunu 5 saniyede temizleyebilir mi?
Dijo : "Dile a Kate que voy a observar lo de Farmer's Bounty".
"Kate'e söyle" Farmer's Bounty "işine ben bakacağım." Dedi.
si y coincidirán conmigo cuando prueben Farmer's Bounty con la esencia de la mantequilla verdadera en cada bocado.
Evet var. Farmer'Bounty'i denediğinizde, eminimki sizde aynı fikirde olacaksınız. Her ısırığında, gerçek tereyağı tadı var.
y para juzgar al mencionado teniente por su proceder en tal ocasión ".
Majestelerinin silahlı gemisi Bounty'nin zaptedilmesinin... neden ve koşullarını soruşturmak ve adı geçen Teğmen William Bligh'ı olaydaki davranışından ötürü sorgulamak üzere toplanmıştır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]