English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Bros

Bros traduction Turc

388 traduction parallèle
Warner Bros. Pictures, Inc
Warner Bros. Pictures, Inc
Tras Ringling Bros., Barnum y Bailey.
Ringling'den sonra Bros., Barnum ve Bailey.
Warner Bros. dedica esta película a la causa de la conservación de la herencia cinematográfica.
Warner Bros. bu filmi dünya film mirasının korunması amacına adamıştır.
Para Warner Brothers.
Warner Bros. filmi.
Sí, tu ventana dará a la Warner Bros.
Evet. Sen pencerenden Warner Brothers'ı göreceksin.
Tramposilla. Mira... éste es el broche que querías.
Seni küçük yaramaz, bak istediğin broş burada.
Tengan. Un broche de diamantes.
Al sana bir broş.
¡... y le habría dado sus buenos azotes con ella! Después le habría puesto ungüento en los moretones y le habría comprado un broche de diamantes.
O'nu pataklayarak bir güzel tozunu silkelerdi ve daha sonra da elmas bir broş alırdı.
Si alguna vez Judy tuvo que estar atractiva...
Eğer Judy bir dizi broş için gidip...
- ¿ Y el camafeo?
- Peki ya broş?
- ¿ El camafeo?
- Broş mu?
El camafeo.
Broş.
Este camafeo y estos rubíes lo enviarán a la horca.
Bu broş ve yakutlar seni darağacına gönderecek.
¿ El broche?
Broş mu?
Tiene un... un alfiler, una especie de broche en el escaparate.
Ah-Ah, şey var mı, a? ...... iğne, vitrindeki broş gibi. Ja.
El broche que perdí en la Torre.
Kulede kaybettiğim broş.
Eso es lo único que quiero.
Tek istediğim bu. Onun bana verdiği bir broş bir de bilezik var.
¿ Dónde compró las pulseras? ¿ Y aquel broche?
Şu bilezik ve broş nereden geldi?
No, Siento lástima de mí mismo, lástima de no haberla conocido antes, de no haber tenido ocasión de regalarle un broche semejante.
Hayır öyle hissetmediğim için kusura bakma. sizinle daha önce tanışmadığım için özür dilerim. Bunun gibi bir broş verme fırsatım olmadığı için özür dilerim.
Lo que quiero decir es que si fuera malo después de tanto tiempo enterrado se habría vuelto negro... ¿ no?
Sıradaki neymiş bakalım? Altın bir broş...
Un pequeño broche para ti con el escudo de Carpatia.
Sana küçük bir broş. Üstünde Karpatya arması var.
Es un broche de mujer.
Bu broş bir kadına layık.
Pues que he visto su cuenta particular esta tarde y ese broche no vale ni dos centavos.
Bu öğleden sonra şans eseri senin özel hesabına rastladım, o broş iki sent bile etmez.
Con prendedor, bastón y audífono.
Lal taşından bir broş, bir baston ve bir kulak borusu.
Lleva una ligera blusa blanca, junto un medallón antiguo, y con falda a juego.
Üzerinde hafif bir bluz, eski moda bir broş uzun etek.
Lleva una ligera blusa rosada, junto un medallón antiguo, y con falda de flores.
Üzerinde hafif, pembe bir bluz... Eski moda bir broş, uzun etek var.
Es un alfiler de broche.
O bir broş iğnesi.
Nos prometimos y me dio un broche de cristal grande de color verde.
Nişanlandık ve bana kocaman yeşil camdan bir broş hediye etti.
Todo el mundo necesita un broche.
Herkes broş istiyor.
- No me robé ningún broche.
- Ben broş falan çalmadım.
Ralph, el broche no vale mucho.
Ralph broş o kadar etmez.
¿ Llevaba Diana un broche de brillantes... la noche en que salió de la casa de los Kosterman?
Söylesene, Kosterman malikanesinden kaçtığı gece Diana'nın üzerinde elmas bir broş var mıydı?
- No lo tengo.
- Broş bende değil.
El broche está en mi oficina.
Broş ofisimde.
¡ Ah! Es un pequeño broche muy bonito.
Ne kadar güzel bir broş küçükhanım.
La solución estaba en esta pequeña caja. Durante el último interrogatorio a la novia del administrador ella llevaba un broche igual al de los gemelos de los escorpiones.
Öldürülen erkek hostesin kız arkadaşını sorguladığımız görüşmede kızın ceketinde, o kol düğmesine benzeyen bir broş fark ettim.
¿ Un broche?
Broş?
O quizá le gustará usarlo en un broche?
Ya da ufaklığı broş olarak kullanmak ister?
— Un pasador.
- Evet bir broş.
dos anillos de boda, un alfiler, y 32 marcas y 50 peniques en efectivo.
İki nikah yüzüğü, bir broş 32 Mark ve 50 Peni nakit.
El broche.
Broş.
¡ Bonito colgante!
Ne güzel bir broş!
Mas en la oscuridad perderíamos el rastro o un signo como ese broche.
Ama karanlıkta yolu kaybedebiliriz veya bir işareti atlayabiliriz şu broş gibi mesela.
Puedo hacer un sombrero, o un broche, o un dinosaurio...
Bir broş ya da pterodaktil yapabilirim...
- He visto un broche.
- Bir broş gördüm.
Un broche pequeño tan bonito.
Öyle güzel küçük bir broş ki!
Quiero un broche de 300 marcos.
300 marka bir broş almak istiyorum.
Cualquier broche de 300 marcos.
300 marka nasıl broş varsa olur.
Es un broche precioso, ¿ no cree?
Çok güzel bir broş, öyle değil mi sence?
BROCHE DE ORO
Elmas Taşlı Altın Broş
¿ Quieres que te devuelva el broche?
- Tamam, peki ya broş?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]