Translate.vc / Espagnol → Turc / Building
Building traduction Turc
141 traduction parallèle
- ¿ Cuánto mide el Empire State Building?
- Empire State ne kadar yüksek? - Siz Richard Hannay misiniz?
Lleva el puesto de revistas que hay en el hall del edificio médico.
Medical Building'de bir gazete standında çalışıyor.
En el edificio médico no lo saben.
- Medical Building'dekiler bilmiyor.
¿ Y el despacho que tiene usted en el edificio médico?
Medical Building'deki muayenehanenizde ne yapıyorsunuz?
Lo recogí en el edificio Ferry.
Onu Ferry Building'den aldım.
Desde el edificio Ferry hasta el océano Pacífico.
Ferry Building'den dosdoğru okyanusa.
Al edificio Mason.
Mason Building.
¿ En lo alto del Empire State?
Empire State Building'in zirvesine ne dersin?
Ahí está el Empire State.
Bakın, Empire State Building.
Pensé que el Empire State era de ese lado, y queda para el otro.
Empire State Building bu tarafta sanıyordum ama bu taraftaymış.
El hombre es el único animal capaz de construir el Empire State Building y lo bastante tonto como para tirarse de él.
İnsanoğlu Empire State binasını inşa edecek kadar aklı olan tek hayvandır ve ondan atlayacak kadar da aptaldır.
Aquí, en lo alto del Empire State Building, se encuentran en la planta cientodos sobre el nivel del mar.
İşte Empire State Binası'nın zirvesi : Zeminden yüz iki kat yüksekte.
¿ Y qué me dice de "Fishbein contra el Empire State"?
Peki Fishbein'in Empire State Building'e açtığı dava?
Pero si esperas hasta el sábado... espero cobrar de la Harpenden Building Society...
Ama cumartesiye dek beklersen Harpenden İnşaat Firması'ndan Temettü bekliyorum.
Había mensajes de solidaridad de las mujeres de Vietnam Norte... y del Frente de Liberación Nacional, de los estudiantes de Oxford... que estaban ocupando el Clarendon Building...
"Clarendon Binasını işgal eden Kuzey Vietnam'daki Ulusal Özgürlükçü Cephesi'ndeki kadınlardan ve Oxford'lu kız öğrencilerden mesajlar geldi."
Trabajo, escucho, mierda. el Clarendon Building... de los obreros en huelga de las fábricas textiles de Leeds.
Çalış, dinliyorum, lanet olsun Clarendon Binası ve Leeds'teki grevden kadın işçiler. "
" Estaré en el Empire State a las 13 :
Saat 1'de Empire State Building'in tepesinde olacağım.
Me descomponía en el ascensor del edificio Empire State.
Empire State Building asansöründe midem bulanmıştı.
- Quiero ver el Empire State Building.
Empire State binasını görmek istiyorum.
Los extraterrestres, con los rusos, dominan nuestra mente emitiendo una corriente eléctrica desde lo alto del Empire State Building, y soy el único que lo sabe.
Uzaylı yaratıklar Sovyet hükümetiyle işbirliği içinde. Empire States binasının tepesinden elektrik akımı göndererek düşüncelerimizi kontrol ediyorlar. Bunu bilen tek kişi benim.
Un traficante de drogas, un abogado defensor y mi ex, a todos los tiran del Empire State Building.
Bir uyuşturucu satıcısı, bir hakim ve eski karım hep birlikte Empire State Binası'ndan atlıyorlar.
Recuerdo una vez un viaje escolar a la azotea del Empire State Building.
Bir keresinde Empire State Building'e bir okul gezisine gitmiştik.
Se mudó a la azotea del Brill Building, el mundo de la música popular, y lavó platos en el restaurante Turf por 4,11 dólares la noche.
Bilinen adıyla Tin Pan Alley olan Brill Binası'nın çatısına taşınmış Turf Restaurantta geceliği 4 Dolar 11 Sentten bulaşık yıkamış.
- En el Empire State Building.
- Empire State Binasında.
Annie Reed quiere vernos en el Empire State Building.
Annie Reed bizimle Empire State Binasının tepesinde buluşmak istiyor.
- Empire State Building.
- Empire State Binası.
No podrías encontrar el Empire State Building ni aunque lo tuvieras delante.
Empire State Binasını pusula, harita ve rehber ile bulamadı.
El rascacielos más alto del Medio Oeste después de la Torre Sears de Chicago, o del John Hancock Building, lo que sea.
Orta batının en uzun gökdeleni. Şeyden sonra Chicago'daki Sears ya da John Hancock binasından.
En el ascensor del edificio Bradbury un hombre tocó la piel desnuda de una mujer, accidentalmente pero eso hizo que ella se volviera mirándole de forma...
Bradbury Building'in asansöründe bir adam kazara bir kadının tenine dokundu ama kadın dönüp öylesine duyguyla baktı ki...
El edificio Grace.
Tamam. The Grace Building.
Vive encima del Trade Building.
Ticaret Binasının üstünde oturuyor.
El blanco Cero es el Empire State Building.
Merkez noktası Empire State binası olacak.
¿ Qué te parece ir al último piso del Empire State?
Empire State Building'ın en tepesine çıkmak hakkında ne düşüyorsun?
LT se salen de proporción por la fiscalía... que sabía exactamente lo que había hecho y su representación de ella... era casi lo hacen parecer como el tipo que voló el edificio federal Murrah.
lt got blown out of proportion by the prosecution... who knew what exactly he had done and their representation of it... was almost to make him look like the guy who blew up the Murrah Federal Building.
¿ Construir el Empire State Building?
Empire State Binası'nın maketi mi? Olmaz!
- EI edificio Empire State.
Empire State Building'e kadar.
Y como es muy grande y no se puede recorrer caminando... el taxista la llevó al Empire State Building.
"New York o kadar büyük ki Yürüyerek dolaşamazsın" demiş. Taksi sürücüsü onu Empire State binasına götürmüş.
En el Empire State building.
Empire State Binası'nda.
Pero hemos incluido el Empire State Building.
Evet, sayın seyirciler filmimizde Empire State Building bile var.
En un extraño espectáculo aéreo en Las Vegas se ha alcanzado la cima del Empire State Building.
Bu gece Las Vegas'ta filmlere konu olan bir şey gerçekleşiyor.
Vine para competir en una competición de body-building.
Vücut geliştirme yarışmasına katılmaya geldim.
- Tendrá un estudio de cine.
- He's building a film studio.
Sí, soy un fotógrafo del Chung-dam Building- -
Chung-Dam Binası'ndan, fotoğrafçı...
Saludó a la entusiasmada multitud en Times Square y se hizo una foto en lo más alto del Empire State Building.
Onu Times Meydanında çoşkulu bir kalabalık karşıladı Ve Empire State Binası'nın üstünde görüntülendi.
Y la persona que dirige ese fondo financiero resulta ser un socio de la oficina de un concejal de la ciudad. El mismo concejal que concede los permisos de construcción a gente que construye muchos edificios.
And the person who runs this trust happens to be an associate of the city councilman's office, the same city councilman that issues building permits... bir sürü bina yapan insanlar.
¿ Han visto el Empire State Building?
- Buraya geldik. - Hayır, yani, Empire State binasını gördünüz mü?
Nada de peleas, es un fin de semana de team-building.
Hadi çocuklar, kavga etmeyin, bu bir takım çalışması unutmayın.
"Querido equipo. Para agradeceros las últimas semanas de viaje, George y yo os invitamos a pasar un fin de semana de team-building en la casa de lujo que ha adquirido Palisade."
" Sevgili takım, yollarda geçen şu son birkaç hafta için bir teşekkür etmek istedik ve George ve ben sizi bir takım oluşturma hafta sonu çerçevesinde Palisade'in yeni yapılan lüks misafirhanesine davet etmeye karar verdik.
Y los fines de semana de team-building forman parte del trabajo.
Ve takım oluşturma hafta sonu da bu işin bir parçası.
Escalaría el Empire State Building.
O kadar para için Empire State Binası'na bile tırmanabilirim.
elvis no ha salido del edificio.
- Elvis has not left the building.