English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Cig

Cig traduction Turc

1,238 traduction parallèle
Yo estaba en lo de Ronny Templeton y alguien me pasó un cig...
Ronny Templeton'ın evindeydim Ve biri bana bir sigara verdi...
Es ese olor a pescado crudo.
İşte bu çiğ balık kokusu.
Carne cruda con la piel escorchada
"Derisi soyulmuş, taze ve çiğ..." -... böyle bir şarkıyı?
Carne expuesta con la piel escorchada
"Derisi soyulmuş, taze ve çiğ"
Escuche, imbécil.
"İyi dinle, seni çiğ balık yiyici."
Y cuando lo haga, ¡ dígale a Rose que si nos vuelve e intimidar... descubrirá con que fuerza los "comedores de pescado" nos defendemos!
Ve Rose'a de ki eğer bizimle uğraşmaya kalkarsa biz çiğ balık yiyicilerin onunla nasıI uğraşacağımızı görür!
# Podemos perder pedazos Y Jack nos pegaría mucho #
Ya kaybedersek bazı parçaları Jack bizi çiğ çiğ yer
Y después nos volveremos corruptos y vagos. Y los japoneses nos comerán vivos.
Ve sonra çok ileri gidip bozulacağız ve tembelleşeceğiz... ve de Japonlar bizi çiğ çiğ yiyecekler!
A través del cristal, podemos ver a los cocineros asiáticos preparar sushi... pescado crudo a la japonesa.
Camekândan, Uzakdoğu yemekleri hazırlayan aşçı izlenebiliyor. Aşçı, Japonya'dan getirilen çiğ balıktan suşi hazırlıyor.
Es un pescado crudo con arroz y en el fondo una salsa verde Con raifort, creo,
Dibinde yabani lahana, üzerinde yeşil sosun olduğu pirinçli çiğ balık yedim.
Un vaso de jugo de tomate, con dos huevos y un toque de vinagre.
İki çiğ yumurta, bir ölçü sirke. Tamam.
¿ No le importa respirar aire puro?
Çig hava soluyabilir misin?
Es carne cruda día por medio y mantén llena la botella de agua.
İki günde bir çiğ et ver, su kabını da dolu tut.
Este pájaro está seco. ¿ Qué no han escuchado sobre hornear?
Bu hindi çiğ. Haşlamak diye bir şey duymadınız mı?
Si de verdad quieres dormir, tómate un refresco, tres huevos crudos y un poco de pimienta de cayena.
Bak, eğer gerçekten uyumak istiyorsan, biraz Fresca alıp içine üç tane çiğ yumurta kır ve biraz da arnavut biberi koy.
"Señora, el mismo rocío... que escarcha las rosas de su jardín cuando despuntan al alba... deja caer gotas de sangre en el campo de batalla... como lágrimas en mi corazón, en mis ojos... y en mis brazos."
" Kadın, gün doğarken bahçendeki... güllerin üzerine düşen çiğ tanesi... savaş alanındaki kan damlalarını yüreğimdeki... gözlerimdeki... ve kollarımdaki gözyaşları gibi akıtsın.
- ¿ Tienes masa de galletas?
- Çiğ kurabiye hamurunuz var mı?
Pero ya no son uno podrido.
Sadece artık çiğ değilsiniz.
Estamos comiendo carne cruda.
Eti çiğ yiyoruz.
¡ Todo mafioso que quede por aquí irá a por un pedazo de tu culo judío!
Buradaki mafyacılar seni çiğ çiğ yiyecek!
Pero si alguna vez me traiciona de la forma que traicionoó a Morgan... tendré el placer de cocinarle vivo y comerle.
Fakat Morgan'a ihanet ettiğin gibi bana da ihanet edersen... seni çiğ çiğ pişirip yemek benim için zevk olur.
Emilio se la comió.
Millet, Emilio onu çiğ çiğ yedi.
Algo de jengibre y un poco de carne cruda.
Zencefil ve çiğ et.
Esa gente se lo comerá para desayunar.
Bu insanlar seni çig çig yer.
Como rocío de montaña, como espuma sobre el río...
Dağdaki çiğ gibi cansız, Nehirdeki köpük gibi beyhude,
El punto es, señor Verlaine, hablando francamente... que una serie de poemas que escribió en la extrema juventud... Eran bastante indecentes...
Demek istediğim Bay Verlaine,... açık söylemeliyim ki yazdığı şeylerden bazıları fazlasıyla çiğ ve yakışıksız.
Claro que tendrás que comerla cruda.
Tabii, onu da çiğ yemek zorundasın.
Genial. No más voy a agarrar una rata y me la voy a comer cruda.
Sadece bir sıçan yakalayacağım ve onu çiğ çiğ yiyeceğim.
"Traído a este país, exhibido en una jaula con llave debido a su ferocidad, aterrorizaba al público devorando trozos de carne cruda."
"Bu ülkeye getirilerek, yerel sirkte, bir kafeste sergilenmeye başlandı." "Seyircileri, çiğ et dişleyerek korkutuyordu."
Está lleno de tallos de heno.
Bu çiğ saman saplarıyla doldurulmuş.
Es como el primero en comerse una ostra.
İlk defa çiğ istiridye yemek gibi bir şey.
Para probar una ostra tuvo que estar muerto del hambre.
İnsanın çiğ istiridye yemesi için açlıktan ölecek halde olması lazım.
Y el dulce rocío del bienestar... Se posa en mí.
... ve tatlı şirin çiğ tanesi bana esenlik veriyor.
No me asustas en lo más mínimo.
Seni kahvaltıda bile çiğ çiğ yerim uyuşuk şey.
Comer carne o pescado.
Çiğ et ya da balık yemek.
Comerme una paloma cruda con mostaza y leche cortada.
Derisi yüzülmüş çiğ güvercin yerim, yanında hardal ve bozuk sütle.
Los tipos huelen la debilidad. Se los van a tragar.
Zayıflığın kokusunu alırlar, sizi çiğ çiğ yerler.
Amor es una gota de rocío en un pétalo de rosa.
Aşk bir gül yaprağındaki çiğ tanesidir.
Tenemos que actuar pronto.
Çiğ, çiğ yenmeden önce şu işi halledelim.
"Levantaron el campamento en una colina con las tiendas bien visibles."
"Dorukta bir kampa atıldılar, çiğ renkli çadırları dolu görünüyordu."
Dijeron en las noticias que el punto de rocío está cayendo.
Haberlerde çiğ oluşum sıcaklığının Düştüğünü söylediler. - O da ne demek?
- Y menos revueltos.
Ne pişirilmiş, ne de çiğ.
Pradera llena de rocío...
Çiğ düşmüş bir çayır.
¿ En qué otra parte puedes comer higado crudo de babosa?
Sabahları başlangıç olarak çiğ sülük ciğeri nerede yiyebilirsin?
Qué extraño, mis manos huelen a carne.
Elim hala çiğ et kokuyor.
Si no lo hablas perfectamente, la prensa te come viva.
Orada mükemmel konuşmalısın, yoksa basın seni çiğ çiğ yer.
Van a despellejarle.
Adamı çiğ çiğ yiyecekler.
Un hombre... sino el rocío.
Bir adam... ama çiğ.
El olor a pinos en el aire...
- Çiğ damlalarıyla kaplı kavaklardan havaya ince bir koku yayılıyordu.
No podemos darle carne cruda.
Niles, onlara çiğ et veremeyiz.
Podría hacer de las mías allí.
Beni orda çiğ çiğ yerler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]