Translate.vc / Espagnol → Turc / Clay
Clay traduction Turc
3,874 traduction parallèle
Clay es una fuente poco fiable.
Clay güvenilmez bir kaynak.
Clay Morrow sigue siendo nuestra conexión con California Norte.
Kuzey California bağlantımız hâlâ Clay Morrow.
Cualquier trato que he hecho con Clay se ha comunicado a esta mesa.
Clay'le yaptığım her iş bu masayı besledi.
¿ Puede Clay hacer el trabajo desde el interior?
Clay işi içeriden yürütebilir mi?
Nuestro trato con Clay estará cerrado al final del día.
Clay ile olan anlaşmamız günün sonunda tamamlanmış olacak.
Ha pedido un... un encuntro conyugal entre Clay y Gemma.
Clay ile Gemma arasında karı / koca görüşmesi ayarlamış.
- Clay tiene que decirnos algo.
Clay bize bir şey söylemeye çalışıyor. Öyle mi?
Gemma Teller-Morrow... Por Clay Morrow.
Gemma Teller Morrow Clay Morrow'ya geldim.
¿ Hablaste con Clay?
Clay'le konuştun mu?
Así que, ¿ qué dijo Clay?
Clay ne demiş?
¿ Quieres contarme que es lo que dijo Clay?
Clay'in söylediğini söyleyecek misin?
No delates a Clay.
Clay'den satma.
Tengo algo de Clay.
Clay için yapmam gereken bir şey var.
Clay quiere verme.
Clay benimle görüşmek istiyor.
Ten cuidado con Clay.
- Clay'e dikkat et.
Tengo entendido que Clay ha hecho sus llamadas.
Clay'in görüşmeler yaptığını duydum.
Creía que Jimmy era leal a Clay.
- Jimmy'nin Clay'e sadık olduğunu sanıyordum.
Han adelantado el juicio de Clay.
Clay'in duruşması öne çekildi.
Bueno, ¿ y qué hacemos con Clay?
Clay konusunda ne yapacağız?
Lo dejaré en el 10 para el próximo año mientras Clay haga la transacción.
Clay'in geçiş döneminde, önümüzdeki yıl % 10'a düşürürüm.
Yo tengo que ir a ver a Clay.
Benim Clay'e gitmem lazım.
Unser, Clay, hacían que funcionase.
Unser, Clay işi yürüttü.
Clay llevará la distribución de nuestras armas en California Norte.
Kuzey California'daki silah dağıtımımızı Clay idare edecek.
Yo seguiré adelante con Clay.
Clay'le plana devam ediyorum.
Hay que contarle a Clay lo que ha pasado.
Clay'in olanları öğrenmesini istiyorum.
Iré a ver a Clay.
Gidip Clay'le görüşürüm.
Le dijo a Clay que no haría nada para hacerle daño al club.
Clay'e, kulübe zarar vermek için her şeyi yapacağını söylemiş.
Hizo que violaran a Otto Delaney cada día para castigarle por lo que le hizo a su hermana y luego amenazó con hacerle lo mismo a Clay.
Kardeşine yaptıkları yüzünden cezalandırmak için Otto Delaney'ye her gün tecavüz ettirtiyormuş ve Clay'yi de aynısını yaptırtacağını söyleyerek tehdit etmiş.
Clay se encargará de distribuir nuestras armas en California Norte.
Kuzey California'daki silah dağıtımımızı Clay idare edecek.
Voy a soltar a Connor hoy y a asegurarme de que todo sigue adelante con Clay.
Bugün Connor'ı serbest bırakacağım ve Clay'le işin devam etmesini sağlayacağım.
Haremos que las armas las distribuya Clay.
Silah işini Clay üstlenecek
Hace tres meses Un concejal negro de Dallas, Adrian Clay, fue acribillado a tiros en un parking.
3 ay kadar önce siyah bir Dallas belediye meclis üyesi Adrian Clay bir otoparkta vurulmak suretiyle öldürülmüş.
Imagino que es sobre el asesinato de ese concejal, Adrian Clay, con el que juro, no tenía nada que ver.
Pekâlâ, şu meclis üyesi Adrian Clay'in cinayeti ile ilgili olduğunu farzediyorum şu karışmadığıma yemin ettiğim cinayet hani.
El juicio de Clay fue adelantado.
Clay'in duruşması erkene alındı.
Ahí es dónde almacenamos las armas para Clay.
Clay için silahları orada depoladık.
Estarán metiendo a Clay al vehículo dentro de una hora.
Clay'i bir saate araca bindirecekler.
Clay irá en un camión blindado, con escolta delante y detrás.
Önünde ve arkasında birer araç var, Clay kurşun geçirmez kamyonette olacak.
Clay Morrow.
- Clay Morrow.
Clay, cambio de vestuario.
Clay. Kıyafet değişikliği.
- Esa mierda con Clay...
- Clay'e olanlar...
Hace algunos meses, Clay mató a Piney Winston. Uno de los miembros originales.
Birkaç önce Clay, Piney Winston'ı öldürdü kurucu üyelerden biri.
Clay Morrow debería estar muerto desde hace mucho tiempo.
Clay Morrow çok önce ölmeliydi.
Clay y Gaalan tenían algún tipo de trato aparte.
Clay'le Gaalan'ın başka bir anlaşmaları vardı.
Clay le disparó a Gaalan.
Clay, Gaalan'ı vurdu.
Clay les disparó también.
Clay onları da indirdi.
Clay mantenía vivo nuestro negocio de con las armas.
Clay silah ticaretimizi canlı tutacaktı.
Oye, buena o mala, Clay fue una gran parte de tu vida.
İyi ya da kötü, Clay hayatının büyük bir parçasıydı.
Clay Morrow no llegó a los tribunales del condado.
- Clay Morrow ilçe mahkemesine varamadı.
Dos de los cadáveres, Clay Morrow y Gaalan O'Shay.
Cesetlerden ikisi Clay Morrow ve Gaalan O'Shay.
Acabo de hablar con el abogado de Clay.
Hey, Clay'in avukatıyla telefondaydım.
Sólo díganos quién ayudó a Clay a fugarse.
- Clay'i kimin kaçırdığını söyle yeter.