Translate.vc / Espagnol → Turc / Cola
Cola traduction Turc
8,169 traduction parallèle
¿ No era la que estaba haciendo cola, yendo hasta su propia muerte, y se lo entregó a alguien justo antes de entrar en la cámara de gas?
Sanki, hani ölüme gitmek için sıra bekliyordu da tam gaz odasına girmeden önce onu birisine vermişti, değil mi?
Un vagón de cola.
Tren vagonu.
¿ Algo de beber para empezar? Una Coca-Cola light, por favor.
- Önden içki alır mısınız? - Bir diyet kola lütfen.
El menda Coca-Cola light.
- Benimki de diyet kola.
Dos Coca-Cola light, no hay problema.
İki diyet kola. Hemen efendim.
Mira, mientras él no espere que vaya hasta allá con la cola entre las piernas, a pedirle disculpa formal...
Kuyruğumu bacaklarımın arasına kıstırarak geri döneceğimi ve bir çeşit büyük, resmi özür beklemediği müddetçe -
Tengo Shasta, un Mr. Pibb y algo llamado Hola Cola.
Shasta, Mr.Pibb ve Hola Kola adında bir şey.
No sé si es la Hola Cola la que habla, pero ¿ te has vuelto loca?
Evet. Hola kola mı çarptı bilmiyorum ama aklını mı kaçırdın seni?
¿ Y adivina quién solía jalar mi cola de conejita los viernes en la noche?
Ve Tahmin et her cuma akşamı kim benim tavşan kuyruğumu çekiyordu?
- Coca-Cola.
- Coca cola.
- Soda y una Coca-Cola.
- Maden suyu ve Coca cola.
Guardabas cola en la única casa de putas del pueblo, te corrías rápido y mentías al respecto después.
Şehirde bir genelev var, çabuk gidip, sonra yalan söyledin.
Si da positivo, Lo pones en la cola para cirugía.
Pozitif çıkarsa ameliyat için sıraya al.
No hubo ninguna advertencia sobre apartarse de la cola.
Sırayı bozmayın diye bağıran çağıran da olmuyor artık.
El uróboros, o una serpiente que engulle su propia cola.
Kuyruğunu yiyen yılan.
En 18 meses, Simeon Fess estará guardando cola para pedir comida.
18 ay içinde Simeon Fess sefilleri oynayacak.
"Rey Coca-Cola."
"Kokain Kralı"
Tenemos gris pelo cola de caballo bárbaro
Gri atkuyruklu barbarımız var.
Tiene al tigre por la cola.
Büyük tehlikedesiniz.
No le gusta que lo agarres por la cola.
Yaptığım hiç hoşuna gitmemiş.
Lo arreglare en dos meneadas de cola de tortuga.
Sadece şalter inmiştir gidip kolayca tamir edeceğim.
Si estoy en un supermercado y me doy cuenta cuando estoy en medio de la cola que no he cogido pavo y tengo que ir a coger pavo y dejar la cola, ¿ eso es inseguro?
Markette kasa sırası beklerken hindi almadığımı fark edip hindi almak için sırayı terk etmek zorunda olmak güvensizlik midir?
Me estoy tirando a este cachorro - que acaba de levantar su cola, así, quédate conmigo, por favor.
Bu köpek yavrusu ı'm lanet - O sadece kuyruğunu kaldırarak, bu nedenle, lütfen benimle kalacak.
En vez de bailar en un gimnasio, sacudí mi cola con el ritmo seductor- -
Spor salonunda dans etmek yerine AP Calculus'un ayartıcı ritimlerine...
Gente haciendo cola para que les firmaras el libro, ¿ eh?
İnsanlar imzalı kitaplarını almak için sıraya giriyordu, öyle değil mi?
- Tenía una cola. - Atrás y adelante.
- Kuyruğu vardı!
Cuando te bebes un vaso de cola, es así de grande, pero realmente tiene todo este azúcar.
Bir kutu kola içtiğinde, sadece bu kadardır. Ama aslında içinde bu kadar şeker vardır.
Una hora en la cola.
Sonraki bir saat.
Y mira quién está al frente de la cola.
Bakın sıranın başında kim varmış.
Yo creo que podría haber toda una cola de ellas.
Hem de bir sürü var.
¡ En la isla de la Cola de Ballena!
Balinakuyruğu Adası!
Estaba... Es solo que todo este encaje y la seda y la cola del vestido tan larga...
İpek ve elbise işine biraz fazla dalmışım sadece.
Estornuda en la cola del aeropuerto infectando a varias docenas más.
Havaalanının içinde hapşırır. Yarım düzineden daha fazla kişiye bulaşır.
Es la imagen de una serpiente comiéndose su propia cola.
Kendi kuyruğunu yiyen bir yılan sembolü.
Pero entonces, la otra noche, un tipo entró e intentó saltarse la cola y yo intenté pararle.
Ama geçen gece,... bir adam gelip sıraya kaynak yapmaya çalıştı, ben de durdurmaya çalıştım.
O cocinas, o haces cola en un comedor social.
Keza yemek pişirmek ya da aş evinde sıraya girmek de.
O tal vez estábamos de paso La cola de un cometa Tan rociada la tierra con zombi quita el polvo.
belki Dünya'ya zombi tozu serpen bir kuyrukluyıldızın kuyruğundan geçtik.
- Presta atención. Las chicas harán cola en tu puerta dentro de poco.
- Haberin olsun yakında kadınlar kapında sıra olacak.
Coca-Cola dijo que el Territorio Norte de Australia era su región más vendido per cápita en el mundo.
Coca-Cola Avustralya'nn Kuzey Bölgesi'nin dünya çapında kişi başına düşen satış konusunda en yüksek satışı yapan bölgeleri olduğunu açıkladı.
Luego que han dicho, "No queremos que Coca-Cola,"
O zaman şöyle dediler, "Kola istemiyoruz,"
por lo que no tienen Coca-Cola.
böylece artık Kola ortadan kalktı.
Y así no tenemos Coca-Cola.
Ve böylece artık Kolamız yoktu.
Lo que más me llamó la atención sobre Amata es que a pesar de Coca-Cola se ha ido, sin un nutricionista para continuar la educación la gente sigue consumiendo grandes cantidades de azúcar en otros productos.
Amata ile ilgili beni etkileyen şey her ne kadar Kola sahneden çekilmiş olsa da, eğitime devam edecek bir beslenme uzmanları olmaksızın insanlar halen çok büyük miktarlarda diğer ürünlerde yer alan şekeri tüketmekte.
Uno de los conflictos de interés de hoy es esta idea, empujado por algunos de nuestro gobierno... bienintencionado funcionarios del gobierno, que si usted podría conseguir Coca-Colas de McDonalds y conseguir que los niños beben batidos de frutas que estarían más saludable.
Günümüzün ilginç anlaşmazlıklarından biri hükümetlerimizin bazıları, iyi niyetl hükümet yetkilileri tarafından ileri sürülen ve eğer McDonald'lardaki Coca Cola'ları kaldırıp çocukların meyve suyu içmelerini sağlarsak daha sağlıklı olacaklarını iddia eden fikirdir.
Y sin embargo, los batidos de frutas tienen tanto azúcar como Coca-Cola.
Yine alkolsüz meyve suları da Coca Cola kadar çok miktarda şeker içeriyor.
En las grandes guerras de cola de la década de 1990,
1990'lardaki büyük kola savaşlarında,
Pepsi y Coca-Cola estaban comprometidos en una batalla feroz.
Pepsi ve Coke arasında çok şiddetli bir mücadele vardı.
En esta botella de 1,25 litros usted encontrará 37 cucharaditas de azúcar y un 40 % más cafeína que la misma botella tamaño de Coca-Cola.
Bu 1.25 litrelik şişede 37 tatlı kaşığı şeker ve aynı boyuttaki Coke şişesinden % 40 daha fazla kafein var.
¿ Alguna vez ha recibido ningún tipo de financiación de la Coca-Cola?
Coca-Cola'dan herhangi bir mali yardım aldınız mı?
Así que hemos recibido iniciada por el investigador, financiación sin restricciones de Coca-Cola.
Coca-Cola'dan araştırmayı-başlatan, sınırsız bir finansman aldık.
¿ Tienes muchos compradores haciendo cola?
- Ön ve arka bahçe düzenlemesi de güzel. - Çok alıcınız var mı?