Translate.vc / Espagnol → Turc / Cote
Cote traduction Turc
91 traduction parallèle
La que se fue con el novio a la Costa Azul.
Sevgilisiyle Cote d'Azur'a giden kizi.
Abrió un nuevo centro nocturno en la Costa Azul... donde los de Antibes pueden pasar una linda velada.
Cote d'Azur'ümüz yeni bir eğlence merkeziyle zenginleşti. Orada Antibesli hanımlar beyler neşeli akşamlar geçirecek.
Henri Roubier y la esposa del ex coronel Muller ocultaban su idilio en la Costa Azul.
Henry Roubier, emekli albayın karısıyla birlikte cote d'Azur'deki aşk yuvasında mı buluşuyordu?
Esta semana he ido a comer con Eric Clapton en el Côte Basque.
Bu hafta Eric Clapton ile Cote Basque'da iş yemeklerine çıktım.
En un mes podrías estar navegando en la Costa Azul.
Ben Bundan, Ortalamay Bir Aydır Cote d'Azur Gibi Geziyor Olabilirm..
Costa Azul.
Cote d'Azur.
Sí, desde Shaftsbury Avenue hasta la costa Azul, la gente dirá :
Evet, Shaftsbury Bulvarından, Cote d'Azur'a kadar, herkes söyleyecek :
Vamos a un cote comercial. así pueden ahogarse con las palabras de Yukon Lumber.
Şimdi bir ara verelim de biraz da Yukon Lumber reklamlarıyla eğlenin.
- LaCote dAzur.
- La Cote d'Azur.
Quizá mejor deberían de ir al Cote Basque.
Belki de Cote Basque'e gitmelisiniz.
Ni con un mexicanito huarachudo de esos que venden alcohol en la Costa Azul.
Cote D'Azur'da bilezik satan... -... bir meksikalıyla da.
Sí, ¿ sabes que teníamos previsto irnos a la Costa Azul? ¿ Sabeis dónde está?
Cote D'Azur'a bile gidecektik.
La podrían mandar a la cárcel, que no es exactamente la Costa Azul.
Cote d'Azur da olmayan bir hapishaneye gönderilebilir.
Sol, viento, cabriolet, pero no algo tan torpe como Cote d'Azur.
Güneş, rüzgar, üstü açılır araba, ama biçimsiz Cote d'Azur'u düşünmüyorum.
Le digo a usted que con la plata que andy deutsch vendió tia... podría estar en la costa azul de francia, sol, lindas mujeres, y está acá, renegando, con periodistas que le dicen :
Andy Deutsch TIA mağazalarını sattığı parayla şimdi Cote d'Azur'da olabilirdi. Güneş, güzel kadınlar. Ama onun yerine "Sigorta ödeyecek misiniz?" diye soran gazetecilerle uğraşmak zorunda kalıyor.
Tendré un buen salario, una casa relativamente espaciosa en la orilla del Mar Negro, donde el clima es tan suave como el de la Cote d'Azur... No te agradaría?
İyi bir maaş alacağım ve iklimi Riviera kadar ılıman olan Karadeniz'in kıyısında bir evimiz olacak.
Ya sabes, un poco de Borgoña, Côte de Berne.
Biraz da burgundy, ve biraz Cote de Berne.
El Cote d'Azur
Cote d'Azur
En Gimnasia : Vern Cote.
Beden eğitimi, Vern Cote.
Vern Costa es un buen entrenador.
Bence Vern Cote harika bir koç.
- Gracias, Matt. Ahora un repentino, pero no sorpresivo movimiento del entrenador.
Şimdi Koç Vern Cote'dan cesur ama şaşırtıcı olmayan bir hamle!
En Costa de Marfil.
- Cote d'lvoire.
- Tengo un Volnay y un Côtes du Rhône.
Volnay ve Cote de Rhone getirdim.
Sé que está en la Cote d'Azur.
Fransız Rivierasında oturanlar kendi gezi alanlarında yaşarlar,
Voy a Cannes y me traeré una Palma de Oro y un bronceado de la costa azul.
Cannes'a gideceğim, eve altın palmiye ve Cote d'Azure güneş yanığıyla döneceğim.
Vamos a La Cote Basque.
- Le Cote Basque'a gidiyoruz.
Donde mi hermana, en Côte d'Or.
Ablam Côte d'Azur'de oturur... -..
Mamá y él se largaron a la costa con un "Arréglatelas como puedas".
Annemle Côte d'Azur'a indiler, "başının çaresine bak" dediler.
He cuidado durante 10 años a Gal Marvier, héroe de Bec d'Ambès. He cerrado los ojos de un senador de Côte-d'Or.
Bu on yıl içinde "Gal Marvier Bec d'Ambès" kahramanı oldum..... Ayrıca görev gereği, Côte-d'Or senatörü ve belediye başkanı oldum.
En la Côte des Moines.
Côte des Moines'e gideceğiz.
Si te gusta el sol, vayan a la Riviera...
- Güneşlenmek istiyorsan Côte d'Azur'a gideceksin.
Te presento al canónigo Sanobán, presidente de la obra.
Baş rahip Coté, sosyal yardımlaşma başkanımız.
La ha llevado a ver la costa.
O'na Cote d'Azur'u göstermeye gelmiş.
De ésta, de una en la Côte d'Azur y de una en Suiza.
Bu ev, birer tane Côte d'Azur'da ve İsviçre'de var.
Por desgracia, ha querido hacer una aproximación general... y sólo ha llegado a la primera página de "Du côté de chez Swann"... el primero de los siete volúmenes.
Yedi cildin ilki olan Swann'ın Yolu'nun ilk sayfasına gelebildi. Ama iyi bir deneme ve çok hoş bir duruş.
- La Côte d'Azur.
- Fransız Riviera'sı.
Soy de Côte d'Ivoire.
Fildişi Kıyısı'ndanım.
Côte d'Ivoire.
Fildişi Kıyısı mı?
No, Côte d'Ivoire.
Yok, Fildişi Sahili'ndensin.
Ves, lo que me interesa es demostrar que el "Côte du Rhône"
- Evet. Benim amacım Côtes du Rhône'un Burgundy gibi yıllandıkça güzelleşen bir şarap olduğunu kanıtlamak.
- ¿ Côte du Rhône, Tricastin?
Tricastin?
- Côte du Rhône.
Côtes du Rhône'da.
Llevaba un año viajando solo en un transatlántico, el Côte d'Ivoire. Había visto ya ambos polos, cinco océanos, el Amazonas y el Nilo.
Geçen yıldan beri tek başına bir gemide yolculuk ediyordu ve her iki kutbu, beş okyanusu, Amazon ve Nil'i görmüştü.
Côte Rôtie y Charmes Chambertin.
Côte Rôtie yada Charmes Chambertin.
Diría...
- Sanırım bir Côte du Rhône.
Cote du Rhone.
- Evet. - 97.
Oui, j'ai grandi à l'extérieur de Paris... à côté de Mauchamps.
Oui, j'ai grandi à l'extérieur de Paris à côté de Mauchamps.
Ese era Chhote.
O, Çote'ydi.
Chhote?
Çote mi?
Era el hijo de nuestro jardinero, Chhote
Çote. Bizim bahçıvanın oğluydu.
Chhote... maldición, cual es su nombre?
Çote... Hay aksi ya, adı ne?