Translate.vc / Espagnol → Turc / Cruél
Cruél traduction Turc
6,026 traduction parallèle
Eres muy cruel, Santana.
Sen kazan diye, kutudaki sonuçları değiştirdik. Çok kötüsün, Santana.
El destino es tan cruel.
Kader çok acımasız olabiliyor.
Qué cruel...
Hain...
Qué cruel, Marnie...
Çok zalimsin, Marnie....
Eres tan cruel.
Çok kötüsün.
- Oh, eso--eso es cruel.
- Bu koydu işte. - Hayır.
Eso es cruel.
Çok kabasın.
Que consigáis un taxista cruel.
- Huysuz bir taksi şoförü denk gelebilir.
Febrero es el mes más cruel.
T.S. Eliot yanılmış. Şubat, en zalim ay.
Mi madre pensaba sería cruel insistir.
Annem ısrar etmenin insafsızlık olacağını düşündü.
- Un hombre tan cruel.
- Öyle mi? Zalim bir adam!
Audrey MacMurray... era una mujer cruel.
Audrey MacMurray zalim bir kadındı!
Fue algo horrible y cruel que hicieron a una chica inocente.
Bu masım bir kıza yapılacak çok zalimce ve çirkin bir şeydi.
Scott, algo malvado y cruel se ha apoderado de ti.
Kötü ve şeytani bir şey seni ele geçirmiş Scott.
No puedes creer en un... Dios que puede ser tan cruel.
Bu kadar zalim bir Tanrı'ya inanamazsın.
Su hija creída era cruel.
Onların sıkışmış-up kızı zalimdi.
Ser más cruel que la persona más feroz.
En vahşi kişiden daha vahşi olmak
La ciencia es una cruel amante.
Bilim zor iştir.
El comercio es cruel y egoísta.
Zanaat acımasız ve bencildir.
No sé, ¿ broma cósmica cruel?
Bu nasıl olabilir? Bilmiyorum, kozmik bir şaka mı?
Mira, ahora solo estás siendo cruel.
Şimdi sadece zalim davranıyorsun, bkz.
Nosotras somos dos mujeres heterosexuales intentando encontrar a un hombre en este mundo tan cruel.
Evet. Biz sadece bir erkekle görüşmek isteyen iki tane heteroseksüyel kızız şu çılgın dünyada.
Pero yo no quería ser cruel.
Ama ben zalimlik yapmak istemedim.
No quiero sonar cruel o enfadado.
Bunu kızgınlıktan ya da zalimliğimden söylemiyorum.
Lo siento. ¿ Soné demasiado cruel?
Gaddarca mı göründü?
¿ De verdad es tan cruel como para quedarse ahí parado viendo lo que va a pasar?
Orada durup olanları izleyecek kadar acımasız biri misin?
Es cruel, pero no estúpido.
Herif adi ama aptal değil.
Hay algo cruel en su pueblo.
Kasabanızda lanetli bir şey var.
Papi, este juego es cruel.
- Baba, bu oyun çok zor.
Es solo que es cruel liberar a los esclavos de Patriotas presuntos.
Bu yalnızca... şüpheli vatanseverlerin kölelerini azat etme meselesi çok zalimce.
¿ Pero por qué el mundo es tan cruel conmigo?
Bunu bana nasıl yapabildin?
- Por favor. No quiero ser cruel, pero hay mucho en juego.
- Acımasız davranmak istemiyorum ama riskte olan çok şey var.
Bueno, digamos que fue el discurso más cruel de Bar Mitzvah de la historia del Templo Beth El.
Beth El Sinagogu'nun gördüğü en ahlaksız bar mitzvah konuşmasını yapmıştım diyelim.
Si matar a un pollo y sólo romper la cabeza, Yo no sería cruel? - Sip.
Bir tavuğu bile kesmeye kalktığımızda onun kafasını kopardığımızı varsayarsak, bu bile acımasızlık olmuyor mu?
Vamos. Eso fue cruel.
Tamam artık iyice kaba oldun.
¿ Cómo puedes ser tan cruel... con alguien que está a punto de morir?
Çabuk dışarı çık! Bu adamın hiç kalbi yok... Acı çeken insanları tehdit etmek yasak değil mi?
Alfonso es solo un cruel niño de papá.
Alfonso kalpsiz bir veletten başka bir şey değil.
Habrá que editarlo, cruel y brutalmente.
Gaddar, acımazsız bir eleme.
Lo que te dije es imperdonable y cruel.
Söylediklerim bağışlanamayacak derecede zalimceydi.
Es cruel, inhumano.
Bu gerçekten de acımasızca.
Eso ha sido cruel, tío.
Bu zalimce ve olağandışı, adamım.
Eso es cruel, tío.
- Bu acıttı, dostum.
- Eso es muy cruel.
- Bu çok acımasızdı.
Y está lleno de gente brutal, cruel y repugnante.
Duygusuz, kaba, görgüsüz insanlarla dolu.
Todas las flores tienen un destino cruel. No toques mi alma.
Her demet zalım felek, sineme dokunma benim...
¿ Eso no es un poco cruel?
- Sence de biraz şeytani değil mi?
Es cruel, Sr. Drake.
O acımasız biri, Bay Drake.
Es cruel.
Bu çok zalimce.
Nacido con mala fortuna, llevado una vida cruel ; así es ese chico, Bennet.
Şanssız doğdum, sert bir yola kondu, bu çocuk, Bennet.
Le robé a un hombre... a mi cruel padre... cuyo dinero se sustenta en nada más que la sangre y el esfuerzo de los demás y finalmente acabo ahogada en un aluvión de matanzas.
Bir adamdan alıyorum, zalim babamdan... Parayı başkalarının emeği ve kanıyla elde eden babamdan. Ama sonra kıyım akıntısında boğuldum.
¿ Por qué eres tan cruel?
Neden bu kadar kötüsün?