Translate.vc / Espagnol → Turc / Dadá
Dadá traduction Turc
2,303 traduction parallèle
Dada la ineficiencia de los motores.
Motorların yetersizliğinden dolayı.
Grey, mi mujer fue dada de alta por la Dra. Torres.
Grey, eşimle Dr. Torres ilgilendi zaten.
'Y parece asombroso,'dada toda la información que teníamos sobre Joyce,'aunque era bastante limitada,'parecía extraño y bastante inusual'que no había nadie pendiente de ella.'
Ve çok dikkat çekiciydi, Joyce hakkında sahip olduğumuz tüm o bilgiler verildiğinde, ki oldukça kısıtlı olmasına rağmen, orada onun için kimsenin olmaması, garip ve son derece sıradışı görünüyordu.
Bueno, le fué dada una orden para firmar que hubiera puesto a su asesino en la cárcel pero usted no firmó.
Arama emrini imzalamış olsaydınız, bu kızın katilini ortadan kaldırabilirdi ama emri imzalamadınız.
Dada lo fantasiosos que son los adolescentes, no estoy segura de que Ben esté diciendo la verdad.
Genç bir çocuğun fantezilerle dolu hayatını düşünürsek Ben'in doğruyu söylediğini sanmıyorum.
Y dada la significante contribución de la señorita Monroe a la comunidad de Lancer, así como a las circunstancias bajo las cuales violó el código de honor del estudiante, hemos llegado a la conclusión de que se le va a suspender esa clase.
Ve öğrenci onur yasasını ihlal etmesinin yanında Bayan Monroe'nun Lancer topluluğuna yaptığı önemli katkı göz önüne alınırsa, bu şartlar altında dersten kalması cezasının verilmesinde karar kıldık.
Bueno, esperemos que la victima sobreviviente nos lo pueda decir, cuando sea dada de alta den el Hospital.
Dua edelim de sağ kalan tanığımız, hastaneden çıktıktan sonra bize söyleyebilsin.
Ella debe de haber sido dada de alta.
Taburcu edilmiş olmalı.
Con muchas ventanas, dada la cantidad de reflexión.
Müzik aletlerine yakın yankı verecek kadar çok penceresi olan bir odada.
Pero ahora tiene todo el sentido... dada su culpa por lo de Thom.
Ama şimdi her şey yerine oturuyor. Thom'a karşı duyduğu suçluluk...
Y dada la historia de la cerveza, es adecuado que nos acompañe a la frontera final.
... ateş. Biranın tarihini düşündüğünüzde uzayda da bizimle olması çok normaldir.
Y estaba pensando... ya sabes, dada nuestra última conversación, que quizás ambos estamos listos...
Ben de, son konuşmamıza dayanarak ikimizin de hazır olduğunu düşündüm ve...
- Así es. Su competidor literalmente voló fuera de la calle. Y dada la naturaleza de su relación con la víctima, entenderá por qué estamos aquí.
Çekişmeniz daha ciddi seviyelere geldi ve kurbanla ilgili olan şikayetlerinizi de düşününce neden burada olduğumuzu anlayabilirsiniz.
-... pero dada tu habilidad atlética- - - No fue un accidente.
Kazada epey kötü yaralandın ama atletik yeteneklerini düşünürsek- -
Todo. ¿ Tal vez fue dada de alta?
Belki taburcu olmuştur?
La ley provee que a Mr. Murray le sea dada una educacion igualitaria.
Aynı kanuna göre de Bay Murray'e eşit eğitim verilmesi gerekmektedir.
Dada la extensión de tus heridas, tener el control de tus brazos, es... Quiero decir, es notable.
Yaralanmanın boyutunu düşünürsek, kollarını kullanabilmen müthiş bir şey.
Yo diría que es una gran mejoría dada la actual situación.
Bence gelinen noktada bu oldukça iyi bir gelişme.
! Dada la naturaleza peligrosa de los pacientes que recibe en casa.
Doğası gereği tehlikeli hastaların eve geldiği için.
Consideraste en cualquier caso, dada la covertura mediática de tu ataque, ¿ Ms.Kent sería fácilmente identificable en el libro?
Size yapılan saldırının gazetede yayınladığını farz ederek Bayan Kent'in kolayca tanınabileceğini hiç düşündünüz mü?
Y ya oyeron el testimonio de nuestro experto de que, dada la dirección de la cuchillada este guante sin duda debe tener la sangre del asesino.
Ve bilirkişinin verdiği ifadede siz de duydunuz ki bıçaklı saldırının yönü göz önünde bulundurulunca bu tek eldivende büyük bir ihtimalle katilinin kanı var.
La mujer es dada de alta y lo primero que hace es intentar irse con su hija y dejar a Robert. Pero cada vez que lo intenta, él las rastrea.
Kadın hastaneden çıkınca ilk yaptığı kızıyla Robert'tan kaçmayı denemek oluyormuş, ama her denemede Robert onları buluyormuş.
Dada la situación, estoy empezando a pensar en ello.
Durum göz önüne alındığında, ben düşünmeye başladım.
fue dada de baja hace dos semanas.
İki hafta önce terhis olmuş.
Correcto cuando Abby fue dada de baja.
Abby'nin terhis olduğu tarih.
Tiene anisocoria, lo cual, dada su edad, el brote de adrenalina por la pelea y que aún esté vivo, significa que tuvo taquicardia.
Anizokorisi var. Yaşını, dövüşün sebep olduğu adrenalini ve hâlâ hayatta olduğu gerçeğini göz önüne alırsak taşikardisi olduğunu anlarız.
Dada la desmielinización, podría ser Esclerosis Múltiple o podría tener una infección por poliomavirus, específicamente un virus J.C.
Demiyelinizasyona göre M.S. olabilir. Veya poliyomavirüs enfeksiyonu olabilir özellikle J.C. virüsünden.
Pero también creo que podrías haber hecho algo por ella, dada la situación en la que estaba.
Fakat onun için bir şey yaptığına da inanıyorum, içinde bulunduğunu durumu göz önüne alarak.
Dada la forma en que las cosas salen para los agentes de los almacenes, ¿ Estas seguro?
İşlerin, çoğu Depo ajanı için nasıl sonuçlandığını düşünecek olursak emin miyiz?
Y dada la naturaleza de altos vuelos de este caso, creemos apropiado que el gobierno federal se haga cargo de lo que el estado de Nueva Jersey ha comenzado.
Ve bu davanın fazla göz önünde olduğu düşünüldüğünde New Jersey eyaletinin başladığını, federal mahkemelerin devralması daha uygun olacaktır.
Se que ustedes querían que les hables como a cualquier joven pareja a punto de casarse pero dada su...
Farkındayım, benden sizinle evlenmek... üzere olan genç bir çift gibi konuşmamı istediniz.
Sin un cuerpo, la defensa no puede practicar una autopsia independiente, y dada la reciente mala conducta de la oficina del forense, no tengo otra opción que requerir al juez mañana por la mañana que el caso de Ramsey Lawton sea sobreseído.
Malum, ceset olmadan, savunma tarafına karşı bağımsız bir yargılama yapılamaz Adli Tıbbın da görevi kötüye kullanmadan sorumlu tutulduğu düşünülürse, Ramsey Lawton'ın davasının düşmesi için yarın sabah müracaat edeceğim.
Y dada la seriedad de estos cargos, bueno... pues, son serios.
Bunların ciddiliğinden ötürü, ee, şey... ımm, çok ciddi.
Creyó que podría ser mucha presión para Alverson, dada la situación.
Alverson'un durumu göz önüne alındığında durumunu değiştirmenin çok zor olabileceğini düşünüyor.
Un acierto, dada tu propensión a lanzar falsas acusaciones.
Asılsız ithamlarda bulunma eğilimini göz önüne alırsak gayet akıllıca bir hareket.
Dada su carga emocional, el caso ocupa ahora todas las portadas.
- Duygusallığa hitap eden bir olay. Bütün manşetlerde yer alıyor ve halkın kolayca anlayacağı bir şey.
La niña se interna y hace una terapia de dos meses... que finaliza con un programa de tres semanas... en que la joven es gradualmente dada de alta y regresa a casa.
Kız oraya yatıp iki ay terapi görecek sonunda da üç haftalık bir süreç var bu süreçte kademeli olarak taburcu edilip evine dönecek.
A menos que sea un problema, dada la historia que tuviste con ella.
Mazinizden ötürü sorun olmayacaksa.
Dada la naturaleza ágil del juicio, yo...
- Bu duruşmanın kurallarına göre- -
Es muy capaz, dada su condición.
Durumunu göz önüne alırsak epey işlevsel.
Bill... bueno, ya sabes, dada la oportuindad, uh, has decidido quedarte, y, uh, blah, blah, blah, blah, blah, ciencia y- -
Bill, bilirsin seçme şansın olmasına rağmen kalmaya karar verdin vesaire vesaire vesaire bilim falan.
¿ Dónde está la Dra.Isles? No tengo ni idea, tampoco entiendo la relevancia de la pregunta dada la similitud de nuestras credenciales.
Hiçbir fikrim yok, tıpkı sorduğunuz sorunun şu an incelemekte olduğumuz vakayla alâkasını anlayamadığım gibi.
La advertencia ya nos ha sido dada.
Tutuklama zaten gerçekleşti.
Cuando fue dada la autorización para acabar con Sasuke, toda la información de la Hoja debió haber sido entregada a ustedes.
! Eger Sasuke'nin oldurulme izni verildiyse, Onunla ilgili Konoha'daki butun bilgiler size verilecektir.
La falta de porno es un poco sorprendente, dada la reputación del príncipe.
Porno olmaması Prens'in şöhretine leke düşürüyor.
La camisa está dada de sí.
Gömleği gerilmiş.
Dada la violencia, si hubiera un segundo asesino no hubiera podido salir sin dejar rastros.
Şiddeti düşünürsek ikinci bir katil olsaydı iz bırakmadan gitmek için strese girerdi.
Dada la precisión al matar, podría ser alguien con formación militar.
Cinayetlerdeki hassasiyeti düşünürsek askeri geçmişli biri olabilir.
Honestamente, Sarah, dada la oportunidad, ¿ quién no sodomizaría a un ángel?
Dürüst olalım, Sarah, kim bir melekle anal ilişkiye girmek istemez ki, şans verilse?
Dada la opción, podemos hallar la felicidad juntos.
Eğer şans verirsen, mutluluğu beraber bulacağımıza inanıyorum.
¿ En qué puedo ayudarle? Dios Todopoderoso, mira a este tu siervo, yaciendo en una gran debilidad y confórtale con la promesa de la vida eterna, dada en la resurrección por tu hijo Jesucristo nuestro Señor.
Size nasıl yardımcı olabilirim? "Yüce Tanrım, çaresizlik içinde yatan şu kuluna bir bak ve onu sonsuzluğa giden bu yolda huzura kavuştur ve dirilişte onu senin oğlun, bizim efendimiz Yüce İsa ile buluştur."