Translate.vc / Espagnol → Turc / Debí
Debí traduction Turc
12,981 traduction parallèle
¡ No debí haber sido yo!
Bunu söyleyen ben olmamalıydım!
He pensado mucho sobre el tema, y me he dado cuenta... de que no debí pedirte que mintieras.
Uh, bunun hakkında sürekli düşünüyordum, ve farkettim ki... Senden yalan söylemeni istememeliydim.
Debí dejar que hiciera lo que iba a hacer.
Ne yapacaksa yapmasına izin vermem gerekiyordu.
Lo siento, debí habértelo dicho.
Kusura bakma. Sana söylemem gerekirdi.
Probablemente debí haber sido más precavido.
Biraz daha dikkatli olmam gerekirdi.
Ah, no debí decir que sería tu oppa. ¿ Qué?
- "Oppa" n olacağımı söylememeliydim.
No debí irme de la comisaría.
Karakoldan asla çıkmamalıydım.
Está bien, sí, no debí hacer esa impresión, pero quiero que quede claro que no estaba siendo racista.
Tamam, peki, o takliti yapmamalıydım. Ama belirtmek isterim ki ırkçıIık yapmıyordum.
Acerca de lo de antes... Solo intentaba animar a Glenn, pero no debí decir que la reportera solo estaba interesada en tus ideas porque le gustas.
- Öncesi için, Glenn'i neşelendirmeye çalışıyordum ama muhabirin senden hoşlandığı için senin fikirlerinle ilgilendiğini söylememeliydim.
Debí dormirme, pero me desperté cuando entró.
Uyuya kaldım herhalde ama o içeri girince uyanmıştım.
Debí haberle hecho el Bill Cosby normal.
Of, çocuğu koymalıydım ya.
No, no, no, no. Tengo algo que debí decir antes.
Sonrasında size söylemem gereken bir şey var.
Quería morir. Debí haberle dejado.
Keşke bıraksaydım daha önce ölseydi.
Nunca debí ver la nutria parir.
Aptal su samuru neler olacağını anlamadı bile.
Debí confiar en mi hermano.
Kardeşime güvenmeliydim.
No debí dejarla perseguirme a la calle.
Beni asla sokağa kadar izlemesine izin vermemeliydim.
Debí haber ido al baño.
- Tuvalete gitmişimdir.
Lo siento, debí presentarme antes.
Özür dilerim kendimi daha önce tanıtmalıydım.
Nunca debí tratar de subir a una oveja negra.
Senin gibi bir yüz karasını hiç eğitmemeliydim.
Debí haberlo dejado hace mucho tiempo, lo sé.
Uzun zaman önce onu terk etmeliydim biliyorum.
No debí involucrarte.
Seni uzak tutmalıydım.
- No, nunca debí explotar de esa manera.
Hayır öyle patlamamalıydım.
Nunca debí regalarle aquello.
Ona bu aptal şeyi asla almamalıydım.
* No debí haberme metido *
Burnumu bu işe sokmamalıydım.
Debí haberlo sabido.
Bilmeliydim.
No debí haber metido la pata de su noche con esa chica.
O kızla olan geceni bozmamalıydım.
No debería ser castigado por algo que debí haber hecho hace mucho tiempo.
Çok uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi yaptım diye cezalandırılmayı kabul etmiyorum.
Sí, debí haber traído mi micrófono parabólico.
Parabolik mikrofonumu getirecektim.
Y sé que no debí haberlo hecho, pero...
Bunu yapmamam gerektiğinide biliyorum.
Es por eso que Johnson vino a verme. Debí habértelo contado.
Johnson bu yüzden bana geldi, sana daha önce anlatmam gerekirdi.
Debí haberme casado con Trent.
Belki de Trent'le evlenmeliydim.
Debí haberte contado sobre el NZT.
- Sana NZT'yi anlatmalıydım.
Correcto, debí haberlo pensado.
Doğru bunu düşünmüş olmam gerekirdi.
Tal vez no debí decirlo.
Sanırım bunu söylememeliydim.
Debí haberte llamado.
Seni aramalıydım.
Sé que no debí hacerlo, pero pensé, cuando te fuiste, pensé que tal vez esto era lo que se suponía que iba a pasar.
Biliyorum, yapmamalıydım. Ama sen gittiğinde düşündüm ki, düşündüm ki belki de bu ta başından olması gerekendi.
Debí emborracharme para esto.
Bunun için biraz içsem aslında.
Nunca debí mudarme a Manitowoc.
Manitowoc'a hiç yerleşmemem gerektiğini biliyordum.
No debí haber ido a clase de spinning.
Bisiklet dersine gitmemeliydim.
No debí hacerlo, pero lo hice.
Yapmamalıydım ama yaptım.
No debí haber dicho que eras solo un maletero.
Bir daha asla sana "sadece bavul denetimcisisin" demeyeceğim.
No debí decir eso, ¿ sí?
Bunları söylememeliydim, tamam mı?
Debí haberte dicho que lo vi.
Ama sana onu gördüğümü söylemeliydim.
Supongo que debí morir de hambre.
Açlık çekerek kendimi öldürmeliyim sanırım.
No debí haberte dejado ir.
Gitmene izin vermemeliydim.
Debí hacerle caso.
Onu dinlemeliydim. Gerizekalının tekiyim, lanet... Bu eleman çok boş konuşuyo.
Me temo que no debí haber confiado en Darcy.
Keşke Darcy'e her şeyi anlatmasaydım.
Debí traer mis patines y mostrarles cómo se hace.
Patenlerimi getirseymişim. Çocuklara bir şeyler öğretirdim.
Nunca debí venir aquí.
Asla buraya gelmemeliydim.
Debí pensar esto antes.
Bunu daha önce düşünmeliydim.
Nunca debí volver aquí. Tenía razón en eso.
Buraya hiç geri dönmemeliydim.