English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Derby

Derby traduction Turc

614 traduction parallèle
¿ Quién ganó el Derby en 1921?
1921'deki derbiyi kim kazandı?
El último paciente al que se la receté ganó el Derbi de Kentucky.
Bundan verdigim son hasta Kentucky Derby yariºini kazandi.
Almuerzo el viernes en el Brown Derby.
Cuma günü Brown Derby'de öğle yemeği yiyelim.
No es el Brown Derby o Chasen's, donde tienes que hacer una entrada, o sentarte en la mesa correcta, al lado del Sr. Goldwyn o James Cagney.
Etkileyici bir giriş yapıp Bay Goldwyn veya James Cagney'in yanındaki doğru masaya oturacağın yerlerden değil.
Si se dispara, sabrás que hallé los papeles que prueban que no perdiste adrede el Derby.
Eğer patlarsa, bil ki senin masumiyetini kanıtlayan belgeleri ele geçirmişimdir.
Darby, supongo y Nottingham y después, Londres.
Derby sanırım, sonra da Nottingham ve Londra.
Fue muy bueno conmigo en el Derby de Louisville.
- Louisville'de bana karşı son derece nazikti.
Villa Idiota, USA, y "El Brown Derby", su capital.
Amerika'da Aptallar Eyaleti diye bir yer varsa, başkenti de Brown Derby'dir.
La víspera del Derby de Kentucky llamé a antivicio y se lo llevaron.
Kentucky derbisinden bir gün önce Ahlak Zabıtasını aradım ve 13. kata baskın yaptık.
¿ Alguna vez ha ido a Louisville para el Derby, Srta. Packard?
At yarışı haftasında Louisville'e gitmiş miydiniz Bayan Packard?
Lo lamento, estamos llenos, es la semana del Derby.
Özür dilerim, doluyuz, bu hafta at yarışları var.
¡ O podría sacar un caballo fuera del carrusel y ganar el Derby!
Ya da atlı karıncanın atlarından biriyle yarış kazanabilirim.
No, voy a Brown Derby.
Hayır, Brown Derby'e gidiyorum.
- Sabe que no puede entrar en Derby... -... sin corbata.
- Derby'e kravatsız almazlar.
Tengo una nueva pata de conejo una herradura de un ganador del Derby y el grillo de la suerte que me dio Frankie.
Yeni bir tavşan ayağı aldım, birinci olan bir attan nal ve Frankie'nin verdiği uğurlu çekirge.
Tropecé con él en Louiseville, en el derby.
- Tanışmamama imkan yok ki. - Louisville'de bana karşı son derece nazikti.
Gané un montón en el Derby.
Epsom Derbisi'nde bir servet kazandım.
Y ahí tenemos al alcalde... el tercero más alto en la historia de Derby.
Ve işte, belediye başkanı. Derby tarihindeki en uzun başkan.
Ya salen los Todos Negros seguidos por el Consejo Municipal de Derby.
Ve Siyahların ardından Derby Meclisi sahaya çıktı.
Derby gana por 8 a 3.
Derby Meclisi 8 sayı yaptı.
El alcalde recibe la pelota, la pasa al regidor de Sanidad... y éste a la alcaldesa que echa a correr.
Derby Meclisi topu aldı. İşte zabıta müdürü, forvet kalktı. Karayolları müdürü topa vurdu.
Mi padre era ministro de interior y la madre ganó el Derby.
BABAM İÇİŞLERİ BAKANIYDI ANNEM DE DERBİYİ KAZANDI
Su padre fue Ministro, y su madre ganó el Derby.
Babası kabinede bir bakandı, annesi ise derbiyi kazandı.
Una gran invención. Como el cepillo de dientes eléctrico, Alka-Seltzer.
Tıpkı elektrikli diş fırçası, roller derby, alka-seltzer gibi.
Soy Edgar Derby.
- Adım Edgar Derby.
Bueno, tengo un palo para que lo toques, Derby.
Bende sana destek olacak bir şey var, Derby.
Mi nombre es Edgar Derby, hijo. ¿ Cuál es el tuyo?
Benim adım Edgar Derby, evlat. Seninki ne?
- Edgar Derby.
- Edgar Derby.
Pobre Edgar Derby.
Zavallı Edgar Derby.
- Nombro a Edgar Derby.
- Edgar Derby'yi aday gösteriyorum.
Recorrí 5.000 km para el Derby de Kentucky.
Kentucky Derbisi için 5000 kilometre yol geldim.
¿ Día de carreras?
Derby günü?
¿ Cómo han llegado los rumores hasta California?
Brown Derby'de nasıl söylentiler dolaşabilir ki?
No es "Jeu de rollerderby".
- "Jeu de roller-derby" değil.
- Bueno. Entonces el "Derby".
- Derby, o halde.
Olvídate de la flor. Piensa en el Demolition Derby.
Çiçekleri unut gitsin... sürücü yarışmasını düşün.
Avenida Derby, 2432, Urbanización Jamaica.
2432 Derby Caddesi, Jamaica Konutları.
Dile que estás en Derby por tomar el tren a Londres.
Londra'ya gidecek ilk trene binmek için Derby Central'da olduğunu söyle.
Mary, estoy en Derby.
Mary, ben Derby Central'dayım.
Está en la estación. Va camino a Londres.
Londra'ya gitmek için Derby Central'da olduğunu söyledi.
El laboratorio del hospital Derby.
Derby Hastanesi Araştırma Lab'ından arıyorum.
Le pagaría un millón a Madonna para que se me sentara en la cara y cabalgara como en el derby de Kentucky.
Madonna'ya ağzıma oturması için bir milyon dolar verip ona Kentucky At Yarışları'ndaki gibi binerdim.
Andas como el ganador del Derby.
Kumru gibi süzülüyorsun.
Nunca encontraría otro ganador del Derby.
Başka bir galip bulamam.
Un caballo de carreras come avena antes de ganar el Derby.
Kentucky Derby'sine girmeden önce bütün atlar yulaf ezmesi yer.
Nos vemos más tarde en el Brown Derby.
Brown Derby'den sonra buluşuruz.
Marian, hija de sir Reginald Daguerre de Westlake... ¿ juras ante Dios Todopoderoso... Que aceptas a este hombre, Miles Folcanet, caballero de Derby...
Sen Marian, Westlake Sir'ü Reginals Daguerre'nin kızı Tanrı'nın huzurunda Derby Şövalyesi, Miles Folcanet'i... kocan olarak kabul ettiğine iyi günde, kötü günde..
Yo sé que no es el Brown Derby, ya sabes.
Brown Derby ya da Busby Berkeley'in havuz partisi gibi olmaz tabii.
- No voté por usted, Derby.
- Otur yerine, Lazzaro!
- Bien.
- Oyum sana değildi, Derby.
Me quedo con el Brown Derby.
- Brown Derby ile kal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]