Translate.vc / Espagnol → Turc / Desastre
Desastre traduction Turc
12,552 traduction parallèle
Es que no lo entendéis, pero esto es un desastre.
Anlamıyorsunuz bu bir felaket.
Ellos publicaron a sabiendas información incorrecta y fueron selectivos en cuanto a los hechos del caso. PRUEBAS MÉDICAS ACABAN EN DESASTRE
Bu insanlar bilerek yanlış bilgiler yayınladılar ve olayın gerçekleri hakkında seçicilik yaptılar.
Es un desastre.
Durumum felaket.
¿ Y si se vuelve un gran desastre?
Ya bu büyük bir felâket olur?
No será un desastre, ¿ de acuerdo?
Bu felâket olmayacak, tamam mı?
un jodido desastre.
Lanet olası yırtık.
Este lugar es un desastre.
Ev tam bir facia.
Vaya, eres un desastre.
Durumun pek iyi görünmüyor, dostum.
¡ Desastre!
'Felaket'.
El Senado fue informado que Jedha fue destruida por un desastre minero.
Senato'ya Jedha'nın bir maden felaketinde yok olduğu söylendi.
Era un maldito desastre.
Tam bir felaketti.
Mi vida es un desastre.
Hayatım berbat halde.
Estaba hecha un desastre.
Enkaz gibiydi.
¡ Era un verdadero desastre!
Resmen enkaz gibiydi.
¡ Estaba hecha un desastre!
Enkaz gibiydi.
Mira el desastre en Mississippi con todos esos agitadores entrometiéndose en lo que no les compete.
Mississippi'deki kargaşaya bak, provokatörler oraya gidip insanların işlerine karışıyorlar.
Ve en persona a Atlantic City a arreglar este desastre y que sea ahora.
Şimdi Atlantic City'ye gelip bu karmaşayı düzelt, hem de hemen!
¿ De veras? - Sí, es un desastre.
- Filmler yerlerde mi?
No sé qué tipo de enfermedad tuviera... pero él era un desastre, y...
Ne tür bir hastalığı var bilmiyorum ama çok fena görünüyordu ve...
Pero para mí, no supuso nada más que infortunio y desastre.
Ancak benim için talihsizlik ve felaketten başka bir şey değildi.
Sí, su perfume, que me trae revelaciones a mí y desastre a usted.
Evet, parfümü bana anlayış, sana da felaket getiriyor.
La primera página es un desastre, el título es una desgracia, y ese idiota substituyéndote tienes cada maldito hecho en el tiroteo de East Garfield mal.
Bak, ön sayfa tam bir karışıklı, ipucu da rezalet ve ve bu gerizekalı East Garfield çatışmasına dair senin için doldurmalar yapıyor.
Fue un desastre.
It berbat oldu.
Luego nos envió a El Chico y a mí para estar en su casa de seguridad mientras él limpiaba el desastre.
O beni ve geri asmak için çocuğu gönderdi. Onun güvenli evde o pisliği temizlenmiş ise
Los mejores planes pueden volverse un gran desastre.
En iyi plan dev bir clusterfuck dönüşebilir.
Si yo le diera sexo a Richard cada vez que el quisiera, sería un desastre.
Richard'ı istediği her seferinde seks yapsaydım, Ben enkaza döneceğim.
Y me dicen que hay una compañía irlandesa sitiada en el medio de la nada debido a su desastre en Radio Katanga.
Simdi de bir Irlanda bölügünün düsman kusatmasi altinda oldugunu ögreniyorum. Sebebi de Katanga radyosundaki felaket!
¡ Qué desastre!
Çok kötü.
Lo que parecía un desastre en la oferta inicial... Podría llegar a ser sólo un badén en en el camino con enorme ganancia
İlk açılışta felaket gibi görünen şey büyük kazançların önündeki küçük bir engele dönüşebilir.
Lo de hoy fue un desastre.
Bu gece işler çok karıştı.
Sabes, todo lo que pasa allí afuera, todo este desastre en el que estamos, todo tiene que ver con ella. Julie Mao.
Olan biten ne varsa içinde bulunduğumuz bu boktan işlerin hepsinin Julie Mao'yla ilgisi var.
¿ Esa nave que empezó todo ese desastre, sabes?
Hani şu sorun çıkaran gemi var ya?
Sabe, el desastre de la Scopuli es el pez muerto frente a su puerta.
Biliyor musun... şu Scopuli felâketi kapının eşiğine bırakılmış ölü bir balık!
Recibimos de él una serie de coordenadas poco después del desastre.
Felâketten kısa süre sonra ondan bir dizi koordinat aldık.
Y no podemos permitirnos esperar al próximo desastre que Holden deje detrás.
Holden'ın yapacağı bir sonraki felaketi beklemeyi göze alamayız.
Están hechos un desastre.
Epey perişan olmuşsunuz.
¿ Preferiría que susurrara dulces palabras de tranquilidad en su oído, palabras que lo llevarían a usted... que llevarían a toda Escocia... al desastre?
Kulağınıza avutucu tatlı sözler fısıldamamı mı isterdiniz? Üstelik hem sizi hem de tüm İskoçya'yı felâkete sürükleyecek sözler!
Y debo decirle, al ver su cara ahora... que es un desastre.
Ve sana söylemeliyim, şimdi yüzünü görüyorum. Parçalandı.
Su chaqueta es un desastre.
Ceketi batmış durumda.
Es un desastre.
Rezil bir durum.
Obtuviste el bolso pero hiciste un desastre.
Çantayı aldın ama ortalığı ayağa kaldırdın.
Sería un desastre.
Bir felaket olacaktır.
Ambos sabemos que esto será un desastre.
Durumun ne kadar karışık olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Es un desastre.
Çok karışmış ortalık.
¿ Nada mal para un desastre, Sr. Hodges?
Saplar için fena sayılmayız, değil mi Bay Hodges?
Ese desastre está costándote 100 libras por día.
Bu sana günlük 100 pounda patlıyor.
La idea es reflexionar sobre como huir del pensamiento del desastre... refutando igualmente los compromisos de la política.
Politik tavizler vermeden felaket konseptinden bir çıkış yolu bulmak hakkında.
Bueno, mi prima segunda divorciada dos veces... se ha casado dos veces antes... y en ambas ocasiones fue un completo desastre.
İkinci kuzenim iki kez ayrıIdı, daha önce iki kere evlenmişti Ve ikisi de tam anlamıyla felaketti.
Dios, es como si quisiera que esta noche fuera todo un desastre.
- Resmen geceyi berbat etmeye çalışıyor.
Sé que es una zona de desastre.
Felaket olduğunu biliyorum.
Qué desastre.
Rezalet.