Translate.vc / Espagnol → Turc / Diz
Diz traduction Turc
4,683 traduction parallèle
No conozco la palabra rendición.
Geldiğim yerde diz çöküp teslim olmayı öğrenmişmiydim?
Sí, y tiene una antigua lesión, una fractura en la rótula izquierda.
Evet, bir ameliyat geçirmiş. Sol diz kapağı kırılmış.
Me arrodillé a su lado, y no sé en qué estaba pensando.
Ben de başında diz çökmüş duruyordum, aklımdan neler geçiyordu bilmiyorum.
Se mueve con los codos, las rodillas y los pies en boxeo tailandés agotarán usted.
Muay Thai'daki dirsek, diz ve ayak teknikleri seni tamamen bitirir.
Yo... Mire, yo habría conseguido en una rodilla, ahora, entonces yo tendría que conseguir todo el camino de vuelta de nuevo y entonces...
Ben, şey diz çökerdim ama sonra tekrar ayağa kalması filan uzun iş yani...
Déjame adivinar... habéis detenido a Sid Rothman y ha decidido testificar en mi contra y mi única esperanza es caer de rodillas y confesar.
Durun tahmin edeyim, Sid Rothman'ı göz altına aldınız ve aleyhimde tanıklık etmeye karar verdi ve tek çarem diz çöküp her şeyi itiraf etmek.
Has caído lo suficientemente bajo y eres fácil de patear.
Diz çökmüş hâldeyken seni tekmelemek daha da kolay.
Cada uno de vosotros, apestosos, deberíais arrodillaros y agradecer a Dios y a mí por dejaros continuar en nuestros reinos.
Krallığımızda varlığınızı sürdürmenize izin verdiğim için önümde diz çöküp Tanrı'ya ve bana şükretmelisiniz.
No es necesario que pase, porque una vez que probemos que está mintiendo sobre Ava, Cameron Dennis va a anular su trato, y usted va a venir a mí pidiendo ayuda.
Olmasına da gerek yok çünkü Ava hakkında yalan söylediğini kanıtladığımız zaman Cameron Dennis anlaşmayı iptal edecek ve bana yardım etmem için diz çökeceksin.
- Eso es lo que me estás pidiendo. Pero si crees que voy a sacrificar a mi testigo estrella el día antes del juicio, estás mal de la cabeza.
Ama mahkemeden bir gün önce en önemli tanığımın önünde diz çökeceğimi sanıyorsan aklını yitirmişsin demektir.
El gran Marcel, quien se autoproclamó rey de Nueva Orleans se inclina ante mí.
Kendi kendini New Orleans'ın kralı ilan eden Büyük Mrcel, önümde diz çöküyor.
Tú, de rodillas.
- Sen, diz çök.
¡ De rodillas!
- Diz çök dedim!
¡ Al suelo!
Diz çök!
ahora, con el portal abierto Mi horda imparable Puede entrar en esta nueva dimensión
Şimdi, geçidin açılmasıyla benim durdurulamaz ordum bu yeni boyuta girebilir ve bu dünyayı bana diz çöktürtebilir.
Bueno... hay un señor calvo, similar al Sr. Barber... y él está arrodillado.
Pekala. Bay Barber'a benzeyen bir beyefendi var ve o diz çökmüş.
Estaba mirando a un hombre con la mayor angustia, arrodillado frente al cuerpo de su amigo.
Arkadaşının cesedinin yanına diz çökmüş sıkıntı içinde olan bir adama bakıyordum.
Entonces todos se postrarán ante mí.
Sonra herkes önümde diz çökecek.
¿ Qué tal una patada en tu paquete?
Kasıklarına bir diz darbesine ne dersin?
No me importa para quién trabajes o cuántas rótulas rompas por semana.
Kimin için çalıştığın ya da günde kaç diz kırdığın umurumda değil.
ACR, azote con la rodilla.
DÜŞ, diz-üstü-şaplaklama.
Rótula.
Diz kapağı.
Eso significa que lucharon y Delcampo le dio un rodillazo en la cara, lo suficientemente fuerte como para romperse la rótula.
Anlamı, onlar kavga etmişler ve Delcampo kadının yüzüne diziyle o kadar sert vurmuş ki kendi diz kapağı kırılmış.
Pon las manos detrás de la cabeza y date la vuelta. De rodillas.
Ellerini arkaya koy ve diz çök.
Si estuvieramos aquí solos, de noche, me arrodillaría ante ti y te lo preguntaría como un caballero, pero soy demasiado impaciente para eso.
Bu gece burada yalnız olsak diz çöker bir centilmen gibi sorardım ama o kadar sabrım yok.
Ellos dominarán el mundo de nuevo, y aquellos de nosotros que sigan vivos estarán arrodillándose ante ellos y mendigando por cualquier migaja que nos arrojen a nuestros pies.
Yeniden dünyaya hükmedecekler ve hayatta kalanlarımız da önlerinde diz çöküp önümüze atacakları kırıntılar için yalvaracak.
No estoy interesado en arrodillarme ante nadie o mendigar por migajas.
Kimsenin önünde diz çökmeye ya da kırıntı için yalvarmaya niyetim yok.
Arrodíllate.
Diz çök.
Hydra someterá al mundo.
HYDRA Dünya'yı önünde diz çökmesi için zorlayacak.
Bueno, dile al padre de Luke que tu madre dice ¡ que tu alma podría darle una paliza a su alma!
Luke'un babasına, annem "senin ruhun onun ruhunun önünde diz çöker" dedi dersin.
En las perneras de los pantalones.
- Diz kapaklarının arkası.
Hemos ido cada byte en Hayes PC de casa y un ordenador portátil.
Hayes'in ev bilgisayarı ve diz üstü bilgisayarının her byte'ının üzerinden geçtik.
Liga de Defensa Nacional fue en toda su historia portátil.
İçgüvenlik Savunma Birliği diz üstü bilgisayarın geçmiş bilgilerinin her yerinde var.
Voy a matarte donde te arrodillas.
Diz çöktüğün o yerde öldüttüreceğim seni.
También lava la ropa.
Makineye diz.
Arrodillada junto a las velas de rezo.
Dilek mumlarının olduğu yerde diz çökmüştü.
Aquí debe ser donde Wade dijo que vio a Susannah arrodillada.
Wade'in Susannah'nın diz çöktüğünü söylediği yer burası olmalı!
Lo que Abel sabe puede doblegar a nuestro sistema bancario.
Ne Abel getireceğini bilir bizim bankacılık sistemi kendi diz.
Doblegaste al FBI.
Getirdin SORUŞTURARAK kendi diz.
Abajo.
Diz çök.
En el momento en que me puse ese chándal, el mundo se puso a mis pies.
Eşofmanı giydiğim an dünya önümde diz çöktü.
¿ Hice que Cha Eun Sang se arrodillará en tu lugar?
Senin yerine Cha Eun Sang'a mı diz çöktürdüm yani?
La tuviste de rodillas, pero se fue en manos de Tan.
Sen ona diz çöktürdün, ama o buradan Tan'ın elini tutarak çıktı.
No puedo garantizarlo. Pero, ¿ quieres probar arrodillarte?
O halde garanti edemem ama önümde diz çökmeye ne dersin?
Arrodillaos.
Böyle gelin. Diz çökün.
¿ Rodilla con rodilla?
Diz dize mi?
- ¡ Ruégale!
- Anne ne olur! - Diz çök. Hemen diz çök Tan.
Ahora no.
Şu an diz çökmeyeceğim.
Arrodíllate, hijo.
- Diz çök, evlat.
Así que haz que me arrodille también.
Haydi önünde diz çökmemi söyle.
Porque estoy seguro de que no me arrepentiré.
Zaman geçtiğinde bugün yapmış olduğum şeyden pişmanlık duyarsam işte o zaman diz çökerim. Pişman olmayacağıma inanıyorum.