Translate.vc / Espagnol → Turc / Dmt
Dmt traduction Turc
102 traduction parallèle
Es como cuando uno se sienta y fuma DMT.
İçinizde herhangi biriniz oturup bağdaş kurup DMT çekip ne olacağını gördü mü acaba?
LSD DMT STP, BLT
Alkol, sigara, öksürük şurubu
- Soy el presidente de la...
- Ben DMT'nin...
- ¿ Qué es la TMD?
DMT nedir?
Verás, la cosa es, que aunque la TMD haya fabricando sus propios nanocitos su programación y codificación la mayor parte está copiada directamente de los Replicantes.
DMT bile kendi nanitlerini üretti kodlama, programlama... Bunların çoğu doğrudan Çoğalıcılardan aşırıldı.
En realidad, me tomé unos LSD esta mañana y me di un saque con DMT antes de que llegaras.
Sabahleyin çarşafa bir şeyler sarıp içtim. Sen gelmeden hemen önce de bir posta DMT tüttürdüm.
¿ Crees que Bruno tenga algo más fuerte que DMT?
Sence Bruno'da DMT'den daha sert bir şeyler var mıdır?
Es el DMT.
DMT'nin etkisi bu.
Éxtasis y LSD y creo que también puedo conseguir algunos DMT.
Elinde uyuşturucu var. - Biraz da DMT alırım diyorum.
¿ Tienes algo de DMT?
Elinde DMT var mı?
¿ DMT?
DMT?
Deberías leerlo antes de probar el DMT.
DMT kullanmadan önce bunu bir oku derim.
- ¿ Tienes algo de DMT?
- Elinde DMT var mı?
Tengo tu DMT.
Elimde bir miktar DMT var.
Una de las cosas, además de lo que hace, que siempre me ha fascinado es el hecho de que es una molécula tan sencilla.
İnsan bilinci üzerinde çok etkili, doğada bulunan basit bir bileşik. Yaptığı şeylerin yanısıra DMT hakkında beni herzaman etkileyen şeylerden birisi çok basit bir molekül olmasıdır.
Si uno se fija en la estructura del anillo del DMT, se dará cuenta de que solo hay 4 puntos en los que se le puede agregar algo.
- N-Dimethyltryptamine'ni simgelemektedir. Eğer DMT'nin halka yapısına bakarsanız, bağlama yapabileceğiniz sadece 4 pozisyon göreceksiniz.
Así pues, se puede crear dietil, dipropil, entre otros tipos de compuestos a base de carbono que darán compuestos con cierto nivel de psicoactividad, pero muy diferente de la DMT.
Bu sona ekleyebileceğiniz diethyl, dipropyl ve başka birkaç karbon değişimi var. Bunlar da size aktif bileşikleri verir ama DMT'den farklıdırlar.
Y todos los organismos tienen las enzimas claves que llevan a la síntesis de DMT y estas enzimas son ancestrales, están en todos lados, son parte fundamental del metabolismo.
Tryptophan bir amino asittir ve heryerde bulunmaktadır. Tüm organizmalarda tryptophan bulunmaktadır, ve bütün organizmalar DMT sentezine yol açan iki anahtar enzime sahiptirler. Ve bunlar çok eski enzimlerdir, heryerdedirler ve esas metabolizmanın önemli bir parçasıdırlar.
DMT esta increíblemente disponible en plantas y animales alrededor del mundo pero ¡ nadie sabe porque está ahí!
DMT, şaşırtıcı birşekilde doğadaki bitki ve hayvanlarda çokça görülmektedir.
¿ Por qué hay DMT en nuestros cuerpos?
64 milyar dolarlık bir soru bu.
¿ Por qué existe en plantas, todo tipo de mamíferos? ¿ Y cuál es su rol en humanos?
DMT'nin insan vücudundaki, bitkilerdeki ve tüm memelilerdeki işlevi nedir?
Eran consideradas ruido fisiológico. Y ese es un entendimiento muy ingenuo.
DMT lerin gerçek bir işlevi yoktu ve sadece fizyolojik gürültüydüler.
Ciencia y espiritualidad, humildemente reintroducimos a los psicodélicos al diálogo cultural. DMT La molécula espíritu, es como un acertijo una paradoja.
Geleneksel olarak karşı çıkıIan iki anlayış olan bilim ve ruhaniyet yardımıyla, kültürel dialog içindeki zihin açıcıları yeniden gün yüzüne çıkarıyoruz.
El "espíritu" es el mundo interno y la "molécula" es el mundo externo.
DMT, yani sprit molekülü, bir bilmece, paradoks. Spirit-Ruh iç dünyadır, molekül ise dış dünya.
Creo que no era tan difícil asumir una posible relación entre la glándula pineal y la producción de DMT, lo cual de hecho encaja con mi teoría de que la glándula pineal está relacionada con los estados místicos espontáneos.
DMT'nin kaynağının pineal gland olması çok da çıIgınca bir fikir gibi gelmemişti. Bu da pinealin, doğal olarak oluşan mistik durumlarla bağlantıIı olduğu teorime çok uyuyordu.
Esta hipótesis propone que la glándula pineal, en ciertas ocasiones, bajo cierto estrés o estimulación, segregaría cierta cantidad de esta hormona DMT. Y es esta hormona natural la que facilitaría la entrada y salida del alma del cuerpo.
Bu hipotez şunu öngörmektedir : Bazı stres uyarımlarında, pineal gland çok önemli miktarda DMT hormonu salgılar. İşte ruhun vücuda girip çıkmasını kolaylaştıran hormon budur.
A través de meditación, ayuno, canto, danza y otras técnicas podría ocurrir un flujo endógeno de DMT que estuviera correlacionado con experiencias místico / espirituales.
Meditasyon, oruç, ilahi söylemek ya da başka herhangi bir teknik ile özden kaynaklanan DMT seviyesinde bir patlama oluşabilir.
Creo que es posible que exista un rol para la DMT al explicar cualquier cantidad de fenómenos alucinógenos que el hombre ha experimentado a través de la historia.
Bence tarih boyunca insanoğlunun deneyimlediği halusinasyonla ilgili tüm fenomenlerde DMT'nin rolü var.
Otra de las cosas interesantes sobre la farmacología de la DMT es que es transportada activamente hacia el cerebro, así pues estamos influenciados por la DMT en cada percepción y actividad.
DMT farmokolojisiyle ilgili ilginç noktalardan bir diğeri de aktif olarak beyne taşınmasıdır.
Demasiada DMT y las cosas se vuelven muy psicodélicas, y muy poca DMT y las cosas se vuelven grises, planas y tediosas. Hay algo que para mi tiene sentido sobre la DMT.
DMT'nin günlük algısal aktivite üzerindeki etkisini merak ediyorsanız, çok fazla DMT psikedelik bir etki yaratırken, yetersiz DMT ise dünyayı donuk, düz ve gri görmenize yol açar.
Tú la llamas "molécula espíritu", yo creo que debería ser llamada la "molécula de la realidad".
Bu nokta da DMT benim için çok önemlidir. Siz buna "ruh molekülü" diyorsunuz.
La DMT es rápidamente degrada por una enzima en el hígado llamada Monoaminooxidasa ( MAO ). Esa es la razón por la cual no es activa cuando es ingerida oralmente.
DMT, monoamin oksidas denen, karaciğerdeki bir enzim tarafından çözünür.
A través de una extraordinaria acción de química preliteraria, los nativos amazónicos lograron descubrir ( no sé como lo hicieron ) que una planta contenía DMT y que otra planta contenía un inhibidor de la MAO ( IMAO ) y que combinadas podían consumir DMT y que se activa oralmente.
Ayahuskada bulunan görsel hayal içeriği DMT'dir. Amazon yerlileri, yazıIı kimya bilgileri olmaksızın ya tesadüfen ya da bir karışım yaparak DMT içeren bir bitki bir de ayrıca enzim inhibitörü içeren bir bitki buldular.
Comienzan los efectos en media hora, dura aproximadamente 3 o 4 horas y se puede "maniobrar" mucho más cómodamente en ese estado en comparación a cuando se fuma o se inyecta.
Bunlar karştırıIıp DMT içilebilir. Yarım saat içinde etkinleşir, etkisi de 3-4 saat sürer. Ve bu yöntemle, dumanın çekilmesinden ya da damardan enjekte edilmesinden çok daha rahat hareket olanağı sağIanır.
Hasta donde mis experiencias con la DMT me conciernen, creo que existe un mayor valor en esta modalidad en la que la experiencia se extiende y lo vuelve un espacio mucho más navegable.
Benim için değerli olan DMT deneyimlerim gibi, bu kavmin, genişleyen ve hareket alanı sağlayan teknolojisinin de çok değerli olduğunu hissediyorum.
Es mi opinión que Ayahuasca tiene un plan y que ha alcanzado a todo el mundo y ha brindado DMT a muchas miles de vidas que ha alcanzado una cobertura muchísima mayor que la de los últimos miles de años,
Öyle geliyor ki Ayahuskanın bir planı vardı ve bu tüm dünyaya ulaştı, ve DMT'yi binlerce insanın yaşamına soktu. Son 10 bin yıIdır ulaştığından çok daha büyük bir alana ulaşmıştır.
Creo que muchas personas de mi generación escucharon por primera vez de la DMT a través de Terence McKenna y fue una manera muy divertida de darse cuenta de la existencia de un compuesto tan poderoso y antropológicamente interesante como lo es la DMT.
Benim neslimdeki pek çok kişi gibi ben de ilk olarak DMT'yi Terence McKenna'dan duydum. Bu kadar güçIü, ilginç, antropolojik olarak zengin bir konu olan DMT bileşeni hakkında bilgi edinmenin çok eğlenceli bir yolu vardı
El flash de DMT hace evidente que la conciencia no corpórea es una posibilidad
DMT etkisi, vücuttan ayrıImış bilincin mümkün olduğunu açıkça göstermektedir.
El compuesto que parecía ser el mejor candidato para reabrir la investigación sobre psicodélicos en EUA, sería DMT.
LSD ve benzeri psikedelik ilaçlara verilen aleyhte tepkilerin ne kadar az olduğunu takip etselerdi, psikedelik araştırmalarda ABD cephesini tekrar açabilecek en iyi uyuşturucu, bileşim ya da kimyasalın DMT olduğunu görürlerdi.
A pesar de que la DMT ha sido usada de manera segura en estudios anteriores como un componente natural del cerebro la DMT es una de los psicodélicos más potente y profundo que se conocen.
Çünkü ilk çalışmalarda DMT güvenle kullanıImış olmasına ve beynin doğal bir bileşimi olmasına rağmen bu aynı jenerasyon üzerinde yapıIan ilk çalışmaydı.
Es curioso.
Tuhaf, DMT'nin etkisi sadece altı dakika sürüyor.
El DMT sólo dura seis minutos pero de verdad parece una eternidad.
Ama sonsuza dek sürmüş gibi sanıyorsun.
Esta es la historia del "DMT" o Dimetiltriptamina. Un simple compuesto encontrado en la naturaleza que tiene profundos efectos en la conciencia humana.
İşte DMT'nin ya da dimethyltryptamine'nin hikayesi.
NN-Dimetiltriptamina.
DMT, N
Así que, en teoría, cualquier organismo podría sintetizar DMT.
Yani teorik olarak, herhangi birşey DMT'yi sentezleyebilir.
Realmente tiene sentido pensar que la DMT podría ser la base común de un lenguaje molecular
Bu amaç DMT'nin ortak moleküler dil olabileceği görüşüne çok uygun..
Fumar DMT es muy diferente a consumir cualquier otro tipo de psicodélicos.
DMT dumanını çekmek, psikedeliklerin ateşlenmesi gibidir.
Cuando se administra la dimetiltriptamina tiene un efecto muy rápido y una duración de acción muy corta.
DMT verildiği anda çok kısa sürede aktive olur.
Y el ingrediente visionario en la Ayahuasca es la DMT.
Son 10-15 yıIda daha da meşhur oldu.
Se volvió más como un concepto y no necesariamente una experiencia que todos tenían.
DMT, insanlar için, kullanmak zorunda oldukları bir maddeden ziyade artık bir kavram haline geldi.
DMT realmente parece ser un completo nivel diferente de experiencia.
Gerçekten de DMT çok farklı bir deneyim seviyesi sunuyordu.