Translate.vc / Espagnol → Turc / Dolor
Dolor traduction Turc
28,480 traduction parallèle
Nadie puede soportar tanto dolor sin romperse.
Kimse bu kadar acı çekip Konuşmadan duramaz.
Una vez, robé todas las pastillas para el dolor de mi abuela y las vendí a 50 dólares cada una.
Bir defa ninemin tüm haplarını çalıp 50 dolara satmıştım.
En este día de dolor, anuncio mi candidatura a la presidencia de Abuddin.
Bu kederli günde, Abuddin Başkan adaylığımı açıklıyorum.
Quien no ha traído más que dolor y sufrimiento a nuestros amigos, y lo seguirá haciendo mientras esté vivo.
Bize dert ve acıdan başka bir şey getirmeyen ve hayatta olduğu sürece buna devam edecek olan vampir.
Dada la velocidad los receptores del dolor envían señales al nervio trigémino, no tener una reacción física es imposible!
Ağrı reseptörlerinin trigeminal sinire sinyal iletme hızı göz önüne alındığında fiziksel bir tepki vermek mümkün değil!
¿ Dolor de cuello?
- Boyun ağrısı? Çene eklemi ağrısı?
Estamos agotados. verdaderos atletas juegan a través del dolor.
Yorgunluktan bittik. - Gerçek atletler acılar içinde oynar.
Era como si mi cabeza estuviera explotando, no sólo por el dolor... con... ¡ conocimiento y claridad!
Kafam patlayacak gibiydi ama acıdan değil. Daha çok bilgi ve berraklıktan.
¿ Saben qué es bueno para el dolor de espalda?
Bele ne iyi gelir, biliyor musun?
Le daré una receta para el dolor de espalda.
Beliniz için ilaç yazacağım.
Tome estas hasta que se le vaya el dolor. Estará bien en unos días.
Bel ağrınız geçene kadar bunları alın, birkaç güne bir şeyiniz kalmaz.
Has cogido todo por lo que has pasado, todo el dolor, y lo has convertido en fuerza.
Yaşadığın herşeyden bir şeyler alıp, bütün acılardan, şimdi ise kuvvetli birisi oldun.
Es como el peor dolor de tu vida.
Sanki hayatındaki en kötü acıymış gibi olacak.
Tú siendo mi personal dolor de herpes que no se irá.
Asla geçmeyecek iltihaplı yaram oluşun.
Piensa en el dolor que sintió mientras moría.
Sadece ölürken duyduğu acıyı hisset.
¿ Quieres conocer el dolor?
Acı nedir bilmek ister misin? !
¡ Te voy a enseñar el dolor!
sana acı neymiş, göstereceğim!
¡ Mira mi dolor!
Acıma baksana!
¡ Desátame y te enseñaré el dolor!
Çöz kelepçelerimi, sonra sana acı neymiş göstereyim!
Te enseñaré el dolor.
Sana acı nedir göstereceğim.
No es como... No es como que estoy siendo un dolor en tu culo, ¿ verdad?
Başınıza bela olmuyorum ki, değil mi?
Dame algunos medicamentos para el dolor, y cantaré absolutamente lo que quieras que cante.
Ağrı kesicilerle uçmama izin verirsen istediğin her şarkıyı söylerim.
El dolor abdominal, la falta de aliento, los vómitos...
Karın ağrısı, nefes darlığı, kusma...
Tengo un dolor de estómago.
Karnım ağrıyor.
No quería que mi amigo sintiera más dolor del que ya sentía.
Arkadaşımın daha fazla acı çekmesini istemiyordum.
Quería arreglar a la gente, quitarles su dolor.
İnsanları tedavi etmek, ağrılarını gidermek istiyordum.
Eso reduce un poco el dolor de la inauguración fallida.
Başarısız bir açılışın acısını azaltıyor bu.
Escucha, repeinado, si quieres ocupar el lugar de Snart, tienes que sentir el dolor, la maldad, la furia. ¿ Lo tienes en ti?
Bak komik saçlı, Snart'ın yerini doldurmak istiyorsan içindeki acıyı, karanlığı, öfkeyi bulmalısın. Bunu yapabilir misin?
solo un dolor de cabeza. Me contarías si pasa algo, ¿ verdad?
Bir sorun olsa bana söylerdin, değil mi?
¿ Cómo está tu dolor de cabeza?
- Baş ağrın nasıl oldu?
El sistema nervioso de la criatura no es muy diferente del nuestro, lo cual significa que debe ser capaz de experimentar dolor.
Yaratığın sinir sistemi bizimkinden farklı değil. Yani acı çekebiliyor olmalı.
Solo háganme saber cuando iniciar el dolor.
Acı verebileceğimde söyleyin.
No sabrías nada de viajes en el tiempo, de pérdidas... o de dolor. Serías feliz.
Zaman yolculuğundan, verdiğin kayıplardan, kalp kırıklıklarından habersiz bir şekilde mutlu mesut yaşarsın.
Este jugetito normalmente deja al sujeto... bien muerto. pero le hice unos ajustes para que cause un poco de dolor...
Bu küçük oyuncak genellikle hedefini öldürür ama ben onu sadece biraz canını yakacak şekilde ayarladım.
Lo que dije fue que te devolvería el poder que tenías para infligir tu dolor en otros.
Dediğim şey, acını başkalarına yansıtman için güçlerini geri vereceğimdi.
Yo... no podía soportar el dolor.
Acıya dayanamıyordum.
Tienes que soportar el dolor.
Acıya karşı koymalısın.
Solo quiero que el dolor se detenga.
Sadece acının dinmesini istiyorum. Dinecek evladım.
Harías lo que fuera para que el dolor desapareciera.
Acının geçmesini sağlamak için her şeyi yapardın.
Haremos lo que sea para que el dolor se detenga.
Acının geçmesi için her şeyi yaparız.
¿ Esos cinco años solo estuvieron llenos de dolor y sufrimiento, o tenías a alguien que te enseñó?
O geçen 5 sene sadece acı ve zorluk muydu yoksa birisi sana öğretti mi?
Incrementó su fuerza y no creo que sea capaz de sentir dolor.
Gücü artmış ve acıyı hissettiğini sanmıyorum.
Si no puedes sentir dolor, no podrán detenerte.
Eğer acıyı hissetmiyorsan, durdurulamazsın.
De sentir dolor.
Acı çekmeyeceksiniz.
Si estás herido, los hermanos le darán diez veces el mismo dolor a los responsables.
- Eğer yaralandıysan kardeşlik bunu yapana 10 katı acı çektirir.
"Tobias, asegúrate de que este tipo sienta un dolor como nadie ha vivido", y luego todo se me reveló.
Tobias, bu adama öyle bir acı çektir ki daha önce kimse çekmemiş gibi sonra dank etti.
No es el dolor lo que quiebra a las personas.
İnsanları kıran acı değildir.
Es el temor... el temor de ese dolor, de lo que ese dolor trae, de lo que sucede a continuación.
Korkudur. O acının korkusu. O acının getireceği.
No es el dolor lo que quiebra a la gente.
İnsanları kıran acı değil.
El miedo al dolor es la peor parte.
Acıdan korkmak daha kötü.
Sé que piensas que ya superaste tu dolor respecto a esto, pero...
Bunun ıstırabını çektiğini biliyorum, ama...