English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Donut

Donut traduction Turc

968 traduction parallèle
La he puesto debajo del "Donut".
Donutun altına koydum.
Me he acordado de que a Dicky siempre le llevaban... un "Donut" a su habitación para merendar.
Birden Dicky Randall'ın öğleden sonra çayı için hep donut istediğini hatırladım.
Ahora no sé si eran "Donuts" o bollos.
Acaba onlar donut mıydı? - Ne? - Galiba kurabiyeydiler.
¿ No quieres más? - Ya tomaré café y bollos.
- Hayır, gece yarısı kahvenin yanında donut yiyeceğim.
Te convence de que un donut es un milhojas.
Bir çöreği anlatmaya başlayıp sözü krakeri anlatarak bitirir.
En nuestra democracia, todos nos titulamos a un donut.
Demokrasimizde donat herkesin hakkıdır.
Otros consiguen el agujero en la donut.
Diğerleri de donattaki deliği.
Majestad, es como un donut de mermelada con crema por encima.
Majesteleri kaymaklı reçelli lokma gibi.
Quería decir que Su Majestad es como un donut... su llegada nos da placer... y su partida nos deja con más ganas.
Haşmetmeap, kastettiğim lokma gibi gelişiniz bize zevk veriyor gidişiniz sizi aratıyor.
Llevaba un donut glaseado en el pito.
Ufacıcık şeyine şekerli çörek geçirmişti.
Tomen café, muchachos, roscas.
Piyade. Çocuklar, kahve ve donut alsanıza.
Le agregaré dos roscas de anillo.
- Yarım düzine. Bak sana ne diyeceğim.İçine iki tane de donut koyayım.
No. El sr. Andre, salió por café y donuts.
Hayır.Bay Andre kahve ve donut almak için çıktı.
Quisiera cuatro donas y dos panes.
Dört donut ve iki kek istiyorum.
- Pasamos a comprar unas rosquillas.
- Neden bu kadar geciktiniz? - Yolda donut yedik?
¿ Dónde conseguirá rosquillas en los Everglades?
Everglades'de donut kırıntılarını nereden bulacak?
Toma café y rosquillas.
Biraz kahve ve donut al.
Un donut y un café.
Şunlardan. Bir de kahve.
Estoy rodando un gran donut y una serviente con un chaleco...
Simit yiyorum ve yelek giyen bir yılan...
Desayunaré en la oficina.
Ofiste bir donut yerim yeter.
¡ Señor, un donut relleno, señor!
Efendim, reçelli çörek efendim!
Y entonces, ¿ por qué escondiste el donut relleno en tu taquilla?
Öyleyse neden sandığına reçelli çörek sakladın?
¡ Por esta regla de tres... ya me debéis una por el donut relleno!
Ve bence ana kuzuları bana bu reçelli çörek için borçlusunuz!
Y apuesto a que ya, apuesto ya un centavo a un donut que tiene su loofa y se frota a sí mismo en bruto para deshacerse de su celulitis.
Hatta iddiaya varım selüloitlerinden kurtulmak için keselendiği bir lifi bile vardır.
Un hombre es un trozo, como este donut.
Bir erkek, bu çörek gibi şiştir.
Un maldito cero en 1 6 veces.
Büyük sikik bir donut deliği gibi, 16.
¿ Creí que sólo comíais donuts?
Siz polislerin sadece donut yediğinizi sanırdım.
Cafe... y un pastelillo, por favor
Kahve... ve bir donut, lütfen
Aqui ofrecemos cafe y pastelillos si pide eso, bien!
Biz donut ve kahve Sen de donut ve kahve istedin, güzel!
¿ Qué ha pasado con el Rey del Donut?
- Donut kralına ne oldu?
- No, compraré un donut en el centro.
- Kentte poğaça filan yerim.
¡ Tengamos una docena y pretendamos que son pasteles!
Bir düzine yapalım ve onların donut olduklarını farz edelim.
Por la mañana, me comía un donut, me sentaba en la última fila de la clase, y me quedaba dormido.
Sabahları soğuk bir çörek yerdim sınıfın en arkasına oturup uyurdum.
- Dame un donut.
- Bana bir donut ver.
Déjame que me coma el donut duro en paz.
Bırak da bayat donatımı huzur içinde yiyebileyim.
Vengan, hay roscas.
Bir donut alın.
Podríamos sentarlo en la esquina y colgarle donuts de las orejas.
Köşeye oturtur kulaklarına donut bile takabilirsin.
- ¿ Dónuts de mermelada?
- Jöleli donut?
- Dáme una dona.
- Bana bir donut ver.
¿ Dunkin'Donut?
Lokma?
Cómete un donut.
Sus da, lokma al.
Somos policías, ¿ no? ¿ Y piensas que para afirmar ese concepto debemos atragantarnos? Así es.
Biz polisiz, değil mi? Bir düzine donut yemeyeceksin değil mi?
Han metido un bollo en la tostadora y la han atascado.
Biri ekmek kızartma makinesine donut koymuş. Makine yapış yapış.
Miré, y allí estaba el tipo, tomándose un café y un donut.
Gerçekten, baktım ve orada kahvesini içip çöreğini yiyordu.
Si Joe DiMaggio quiere un donut, se va a un restaurante de lujo.
Eğer Joe DiMaggio çörek isterse, güzel bir restorana gider.
¿ Por qué no puede comerse un donut como los demás?
Neden o da herkes gibi çörek yiyemesin ki?
Puede comerse un donut, pero no en un Dinky.
Çörek yiyebilir, ama bir Dinky çöreği değil.
Te he traído un donut.
Git, vedalaş.
- Toma un donut.
- Donut * la iç.
- ¿ Quieres de chocolate o glaseado?
- Çikolata veya donut ister misin?
David Garrison... estoy excitado.
Donut. Al, azdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]