English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Duty

Duty traduction Turc

209 traduction parallèle
El carrito duty-free está aquí.
Duty-free arabası orada.
- ¿ Qué? ¿ Cómo te encuentras? - Así así.
Minber bu gece Duty izle.
Las autoridades le encontraron en el duty-free de Freeport.
Yetkililer onu Freeport'ta, gümrüksüz satış mağazasında yakalamış.
¿ Vamos al duty free?
Sen de gümrüksüz alışveriş mi yapacaksın?
Te doy 400 dólares si vas al duty-free sin pantalones... y empiezas a gritar, " ¡ Miradme!
Sana eğer gümrüksüz dükkana patolonsuz girip... "Bana bakın, bana bakın!" diye bağırırsan 400 Dolar veririm.
No, no, papa, por favor. tengo el Call of duty :
Çok aptalca.
estamos jugando "Call of Duty : maton avanzado." - aqui vamos.
- Rahat bırak beni, büyük baba.
¿ estas mirando como alguien juega "Call of Duty" y lo que dice?
Çocuklar, kendi dedelerini bile öldürmek istemiyorlar.
Amo "Candy Crush". todos quieren jugar la saga de "Call of Duty"
Onlar, zihinlerinizi genişletmezler.
el dice que la sala es para personas viejas. no lo entiendo. toda la gracia de "Call of Duty"
Kenny, derse neden geç kaldın?
asegurate de suscribirte a mi canal si no lo hicistes aun... [tono de voz agudo] porque suscribirte es para que te sentientas bien uh, hoy voy a comentar de "Call of Duty."
Tarih boyunca, çok kötü programlar olmuştur.
mas especificamente, voy a comentar los comentarios de mis amigos de "Call of Duty,"
Bunlar, genellikle kaldırılmıştır.
vamos a comenzar. todos queremos jugar una saga de "Call of Duty," y sabes lo que Ike me dijo?
Zihinlerinizi aydınlatıcı, daha zeki ve eğlenceli programları izlemelisiniz.
- Mrphrmhrmphm? - alli esta Kenny comentado por "Call of Duty."
- Terrance ve Phillp'i izlememek mi?
Uh, hoy voy a comentar sobre "Call of Duty."
Belki biraz para verir. - Merhaba, çocuklar. - Selam, şef?
mas especificamente, comentare los comentarios de mis amigos de " Call of Duty, comencemos.
- Neden kötü? - Şef, dedeni öldürmek iyi bir şey mi?
todos hubieramos querido jugar... este es Kyle ; el judio ; otra vez hablando acerca de "Call of Duty" a Stan.
- Hayır demek istediğim, kendi dedemi öldürmeli miyim? - Bunun iyi bir şey olacağını sanmıyorum, Stan.
el esta deacuerdo con Kyle no importa que. Ike, es suficiente. si estas interesado en "Call of Duty,"
Tamam ama büyük baban ölmek istiyor çünkü çok yaşlı ve sadece senden yardım etmeni istiyor.
Ahora, trabajaréis vosotros mientras yo me siento sin hacer nada.
Jury Duty II filminin 1000. yılı şerefine düzenlenen törende çözülmem gerekiyordu. Neden orada değilim?
Me iban a descongelar en Hollywood para el 1.000 aniversario de "Jury Duty II."
Jury Duty II filminin 1000. yılı şerefine düzenlenen törende çözülmem gerekiyordu.
Escucha, voy al Duty Free, acomprar cigarros a los niños.
Dinle. Gümrüksüz bölüme gidip çocuklara sigara almalıyım. Çantamı taşır mısın?
En lugar de beber champán, Mejor visitemos las tiendas duty-free para nuestras mujeres.
Şampanya içmek yerine, eşleri için gümrüksüz alışveriş yapmaya gideceklermiş.
Oh! ¡ Del Duty Free!
Gümrüksüz!
Malcolm in the Middle 3x20 Jury Duty
Artık patronum değilsin
Hay una enfermera por si acaso
There's a nurse on duty If you don't feel right
But I went through the duty roster.
Görev çizelgelerine baktım.
Les ofreceremos un gran rango de objetos libres de impuestos.
Birazdan çeşitli duty-free satışlara başlıyoruz.
- Su madre era Ntiouti. Usted debe haber oídode ella?
Annesi Duty idi, biraz konuşmak ister misin?
Bienvenido al free shopp, Violento 15. ¿ Perfume?
Duty Free'ye hoş geldiniz Hooligan 15
She's on Duty
Görev Başında...
# # Así, a diario, renuevo mi tarea ociosa # #
# So daily, I renew my idle duty ( Yenilerim günlük aylaklık görevimi ) #
Vi a Kirsten Dunst en el "duty-free" comprando Tylenol... por montones.
Kristen Dust'ı mağazada gördüm... Tylenol alıyordu... hemde çok.
Mi hermana las consiguió en un duty free.
Kız kardeşim beleş satış mağazasında görmüş.
¡ El garaje parecía un duty-free!
Garajda bulduğumuz malzemeleri görseniz... Beleşçi dükkanı gibi!
El deber llama.
Duty aradı.
En la sucursal de Stamford todos juegan a un videojuego llamado Call of Duty.
Stanford şubesinde herkes... Call of Duty denilen 2.Dünya Savaşı konulu oyunu oynuyor.
Call of Duty.
Call of Duty!
No, no, es por el Call of Duty. El controlador se resbala después de varias horas.
Saatlerce Call Of Duty oynayınca böyle oluyor.
Mi juego favorito junto con "Call of Duty."
Call of Duty'den sonra en sevdiğim oyun.
Call of Duty 4 :
Call of Duty 4 :
Debo decirlo eres de los mejores jugadores de Call of Duty 4 en la tienda.
Morgan, bence bütün mağazanın en iyi Call of Duty 4 oyuncularından birisin.
Gastó 70 dólares en el duty free del avión a Washington.
Washington'a gelen uçakta 70 dolar harcamış.
Compró cosas en el duty free del avión.
Uçus sırasında kredi kartıyla alışveriş yapmış.
No si es sobre esa bebida del Duty-free que me pediste que te comprara.
Eğer o istediğin gümrüksüz içki ise hayır.
- Los compré yo. En el duty free de San Pablo.
- Sao Paulo havaalanında kendim aldım.
Vi un correo de Infinity Ward en la basura y supongo que significa que tienes el demo del próximo Call of Duty.
Infinity Ward'dan bir e-posta geldiğini gördüm. Bir sonraki Call of Duty oyununun demosunu oyun piyasaya çıkmadan sana gönderecekler anlaşılan.
Empezó con el juego Call of Duty.
Her şey yeni Cali of Duty oyunuyla başladı.
- Cambio de planes, vivero Duty.
- Plan değişikliği, kreş görevi.
¿ Oíste hablar del Llamado del Deber IV?
Call of Duty IV oyununu duydun mu?
mira lo que tengo.... el nuevo "Call of Duty"! quieres ir abajo y jugar?
Lanet olsun!
- hablanmdo sobre "Call of Duty" a Stan. " " "el dijo que la sala es para personas viejas no lo entiendo. todo lo gracioso de" Call of Duty "
- Dikkatinizi verin, çocuklar!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]