Emmet traduction Turc

CAROLINE EMMET SOMBREROS y VESTIDOS

CAROLINE EMMET ŞAPKA ve ELBİSE

- Perdone, señorita Emmet.

- Affedersiniz bayan Emmet.

Soy Emmett Myers.

Evet, ben Emmet Myers'im.

La policía ha alertado a los estados de Washington y alrededores por el noroeste hasta Colorado y Utah por el sureste para que mantengan la búsqueda del fugitivo de Kansas Emmett Myers.

Dokuz Batı eyaletinin polisleri Washington'dan kuzeyde Kolorado ve Utah'a, Kansas Katili Emmet Myers için yüksek seviyede teyakkuz durumuna geçtiler.

La búsqueda de Gilbert Bowen y Roy Collins indica que fueron vistos por última vez con el asesino Emmett Myers.

En son seri katil Emmet Myers ile birlikte görüldüklerine inanılan... Bowen ve Collins'i arama çalışmasında... süreç hızlanıyor.

Interrumpimos la emisión musical para informarles de que la policía de California y la mejicana han descartado la teoría de que Emmett Myers esté relacionado con la desaparición de Roy Collins y Gilbert Bowen de California.

Sizlere flaş bir haberi vermek için müzik yayınımıza ara veriyoruz... Kaliforniya ve Meksika Polisi Emmet Myers'in Kaliforniya dağlarında kaybolan Bowen ve Collins ile birlikte olduğu varsayımından vazgeçti.

Como Comandante de Grupo, el Coronel Emmet irá en el avión líder del escuadrón.

Grup kumandanı olarak, Albay Emmet öndeki filonun başında olacak.

- ¿ Y qué haremos con Emmet?

- Ya Emmet?

- Yo me ocuparé de Emmet.

- Emmet'i ben hallederim.

Tengo a Emmet atrancado en mi garganta. ¡ Panfletos!

Emmet'i hazmedemedim. Bildiriymiş!

Me hubiera gustado ver la cara de Emmet cuando zumbamos por su ventana.

Penceresinin önünden geçtiğimizde, Emmet'in yüzünü görseydik keşke.

Emmet está atrás mío.

Emmet yakamda.

Coronel Emmet.

Albay Emmet.

¡ Le dieron a Emmet!

Emmet'i vurdular!

Suele transportar unos 50.000 $ en oro de Emmet a la estación de El Paso.

Trenle Emmet'ten El Paso'ya yaklaşık 50 bin tane taşıyor.

En el mapa se ve el recorrido que va de Emmett a El paso.

Bu harita Emmet El Paso güzergahını gösteriyor.

Sí es Emmet Clayton, ¿ verdad?

Siz Emmet Clayton'sunun, elbette.

Y puedo decirle con seguridad que el Sr. Dudek nunca huiría de ninguna obligación y mucho menos de una partida de ajedrez con Emmet Clayton.

Bu nedenle size şunu söyleyebilirim ki, Memur Bey, Bay Dudek asla sıvışıp gitmez, herhangi bir yükümlülükten bu şekilde kaçmaz, ve Emmet Clayton'la yapacağı bir maçtan asla.

Él no te temía, Emmet.

O senden korkmuyordu, Emmet.

Emmet, si él muere, yo...

Emmet, eğer o ölecek olursa, ben...

- Emmet, yo no sabía.

Emmet, ben bilmiyordum.

El Sr. Emmet, el profesor de ciencias, lleva redecilla para el pelo.

Fen hocası Bay Emmet, saç filesi takıyor.

Emmet, ¿ qué pasa?

Emmet, sorun nedir?

¡ Emmet!

Emmet!

- ¡ Emmet, si ni siquiera me escuchas!

- Emmet, dinlemiyorsun bile beni! - Dinliyorum!

¡ Oh, Emmet, eres un capullo!

Emmet, pisliğin tekisin!

¿ Emmet?

Emmet?

¡ Hey, Emmet!

Hey, Emmet!

¿ Qué te pasa, Emmet?

Emmet, sorun ne?

Tienes mala cara.

Emmet, berbat görünüyorsun.

- Dios santo, Emmet... ¿ Y eso es todo?

- Tanrı aşkına bu muydu yani? - Bu muydu?

¡ Maldición, Emmet!

Sokayım, Emmet!

Lo que ha pasado entre tú y Emmet...

Emmet'le aranda olanlar..

Emmet tiene dólares impresos sobre sus calzoncillos.

Emmet'in donunda dolar işaretleri var.

Me la traen floja... los calzoncillos del gilipollas de Emmet.

Emmet'in lanet olası donu hakkında bir şey duymak istemiyorum.

Emmet, por favor.

Emmet, lütfen.

Esto es patético, Emmet.

Ne yazık, Emmet.

¿ Por qué no te lavas mejor?

Emmet, yıkanmadın mı hiç yakın zamanda?

Emmet, ¡ hueles mal!

İğrenç kokuyorsun.

- ¡ Emmet!

- Emmet!

¡ Emmet!

Emmet.

Hace dos días que Emmett no está.

- Emmet iki gündür kayıp.

Por Dios, Emmett.

Tanrım Emmet!

¿ Emmett sale con Anita?

Emmet yine Anita Stevens'la mı çıkıyor?

Emmett no sabe lo que quiere, pero Anita sí.

Emmet ne istediğini bilmiyor ama Anita emin.

Emmett, ¿ me puedes traer el geranio?

Sardunyamı getirir misin Emmet?

- Soy Emmet.

- Ben Emmet.

Emmet.

Emmet!

Háblame. ¿ Estás bien?

Emmet, konuş benimle, iyi misin?

Emmet Wilson acaba de entregar el correo a Howard, su correspondencia íntima.

Emmett Wilson, az önce Howard'ın postasını, özelini, efsaneye yazılan mektupları teslim etti.

Emmet, quédate.

Emmet, yanımda kal.