English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Farah

Farah traduction Turc

194 traduction parallèle
Y el mejor amigo de la princesa Farah. Capitán Sinbad.
Prenses Farah'ın da yakın dostu!
¿ El Califa Kassim y su hermana, la princesa Farah?
- Ya Halife Kasım ve kız kardeşi?
No me iré de Charak hasta que vea a la princesa Farah y a Kassim. - Pero capitán, está la plaga.
Prenses Farah ile Kasım'ı görmeden Charak'tan ayrılmam.
Princesa Farah.
Prenses Farah!
Rogué que la princesa Farah lo encontrara a salvo anoche.
Dün gece Prenses Farah'ın sağ salim sana ulaşabilmesi için dua ettim.
Intento pedirle al Califa Kassim la mano de la princesa Farah en matrimonio.
Prenses Farah'ı, Halife Kasım'dan istemeye niyetliyim.
Esta es la princesa Farah, de la lejana ciudad de Charak.
Bu Prenses Farah, çok uzaktan, Charak'tan geliyor.
- ¿ Estás bien?
- İyi misin Farah?
Msabu, soy Farah Aden.
Msabu, ben, Farah Aden.
Farah, ¿ qué más...
Başka ne dedi...
¿ Estás bien, Farah?
İyi misin, Farah Aden?
Ser + á la Cenicienta, Farah Diba, La Reina de la Noche.
Cinderella, Farah Diba, Gece Kraliçesi olacaksın.
Tr + éboles de cuatro hojas, vida f + ácil y Farah Diba.
Dört yapraklı yonca, huzurlu hayat ve Farah Diba.
Entonces debería pedirle salir a Farrah Fawcett Majors.
Belki de gidip Farah Fawcett'e çıkma teklifi etmeliyim.
Agente Farah.
Ajan Farah.
Por el cuerpo, parece Farah Fawcett Majors.
Bence vücuda bakarsan Farah Fawcett Majors.
El Shah y su esposa Farah Diba visitan la ciudad del muro.
Şah ve karısı Farah Diba duvarlı şehri ziyaret ediyor.
¿ Quién era la amiga que Priya tenía en Pune? - Farah. - ¡ Farah!
Pyan'da Priya'nın arkadaşı kimdi Farah
Llámala y pídele el número.
Farah'ı ara ve ondan Priya'nın numarasını iste
hermano. Farah y Salim acaban de casarse. Se han ido de luna de miel y no sé dónde.
Farah ve Selim yeni evlendiler balayına gittiler, ama nereye bilmiyorum
Te puedo ver que no estés atraído a Farrah Fawcett...
Farah ve mükemmellikte değil de Kate...
Están cerca de Farah, junto a la frontera afgano / iraní.
Farah yakınları, Afgan - İran sınırına yakın.
Si estuvo en el campamento de Farah...
- Adamımız Farah kampındaysa...
Algunos de los cuales espero que Rita Farah me ayude a solucionar.
Bazılarını Rita Fara çözecek diye umuyorum.
- Farah.
- Farah.
- ¿ Farah?
- Farah?
- Y un número. "Farah, nivel 10."
"Farah, onuncu seviye."
Farah.
Farah.
¿ Acaso Amir tiene alguna amiga llamada Farah?
Amir'in adı Farah olan bir arkadaşı var mıydı?
No, no tiene ninguna amiga que se llame Farah.
Hayır, Farah adlı bir arkadaşı yoktu.
El objetivo del juego es salvar a la princesa Farah.
Bu oyunun amacı Prenses Farah'ı kurtarmak.
Farah, ven a ayudarme.
Farah, gel bana yardım et!
Farah puede prepararnos la merienda.
Farah da bize çay yapar.
Después de que Farah la traicionara.
Farah, onun yerini söyledikten sonra.
¿ Hermano?
Farah?
Farrah Fawcett era mi favorita.
Ciddiyim. Farah Fawcett favorimdi.
- Iremos a la casa de Farah.
Dude, Farah'a gidiyoruz.
- A la casa de Farah.
Farah'ın evine.
- y un número. "Farah, nivel 10"
"Farah, onuncu seviye."
¿ Tiene Amir alguna amiga llamada Farah?
Amir'in adı Farah olan bir arkadaşı var mıydı?
No, él no tiene ninguna amiga llamada Farah.
Hayır, Farah adlı bir arkadaşı yoktu.
El objeto de este juego es salvar a la princesa Farah.
Bu oyunun amacı Prenses Farah'ı kurtarmak.
Farah Fawcett comer tu corazón
Farah Fawcett, en iyi kuaförün işine hazır ol!
La parejea real llegó a las 11.05 al aeropuerto de Tempelhof en un avión privado.
... Şah ve eşi Farah 11 : 05'de özel bir uçakla Tempelhof Havalimanı'na indiler.
La Emperatriz Farah vestía un tapado de zorro y un sombrero blanco y negro.
İmparatoriçe Farah inerken kırmızı bir pardösü ve siyah beyaz çizgili bir şapka giyiyordu.
Mi esposa, la sagaz periodista estrella escribió una carta abierta a su Alteza, la emperatriz Farah Diba.
Üstad köşe yazarım ve aynı zamanda akıllı zevcem Majesteleri Farah Diba'ya bir açık mektup yazmış bulunuyor.
Farah. - Estuvimos atascados por el tráfico. - Se lo dije.
bu Selim bu da karısı Farah trafiğe takıldık ona söyledim hayır konu bu değil, aslında seni beklerken güzel bir aşk hikayesi duydum nasıl bir şey?
No Farah.
Farah diye biri yok.
- Farah.
Farah.
Farah estaba en el cuarto boca arriba.
Farah odasında sırt üstü yatıyordu. Bacakları ayrılmıştı.
Ninguna Farah.
Farah diye biri yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]