English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Fl

Fl traduction Turc

3,418 traduction parallèle
Todas mis charlas infantiles solo se limitan a ti.
"Tüm zayıflığım seninle sınırlı."
Es una debilidad.
Zayıflık bu.
La sociedad demuestra su propia impotencia en la cara del problema concreto al prohibir ciertas palabras del vocabulario.
Toplum, sorunu çözmek için dilden bir sözcük çıkarılmasını iktidarın zayıflığı olarak görür.
Más gente, más debilidad.
Daha fazla insan, daha dazla zayıflıktır...
Más gente significa más debilidad.
Daha fazla insan, daha dazla zayıflıktır...
"Más gente significa más debilidad."
Daha fazla insan, daha fazla zayıflıktır...
"Wali Khan tenía todas las debilidades"
'Wali Khan'da tüm zayıflıklar vardı.'
Io que debilita la estructura capilar.
Teller falan zayıflıyor.
Bueno, obviamente estás cualificada. Y me gustaría hacer esto como un gesto hacia tu madre.
Belli ki vasıflı birisin ve bunu annen için yapmak isterim.
Es un signo de debilidad.
O da bir zayıflık göstergesi.
No puedo mostrar debilidad.
Zayıflık ibaresi gösteremem.
Comprendiendo las debilidades tecnológicas e imperfecciones sería lo bastante bueno para estar activamente intentando eliminarlos.
Teknolojik zayıflık ve kusurları anlamak. aktif olarak onları ortadan kaldırmak yeterli.
Venimos aquí buscando por una debilidad Manhunter Y encontramos una forma de hacerlos aún más fuertes.
Buraya insan avcılarının zayıflıklarını bulmaya geldik fakat onları daha da güçlü yapacak şeyi bulduk.
No puede mostrar debilidad, no en su mundo.
Sizin camiada, zayıflık belirtisi gösteremezsiniz.
Ahora tiene debilidad en ambas piernas, tendón reflejo decayendo, punto blando sobre la T-12.
Şimdi bilateral * bacak zayıflığı, derin tendon refleksi * azalması, 12. omurda hassasiyet.
No. Conozco las debilidades.
Hayır, zayıflığın ne olduğunu bilirim.
Estoy altamente calificado, señor, y ansioso por trabajar.
Çok vasıflıyımdır ve çalışmaya hevesliyim, efendim.
Tiene pobres conocimientos de matemática aplicada, de física conceptual- -
Yüksek matematik ve kavramsal fiziği kavrayışındaki zayıflık...
Es su punto débil.
Bu onun zayıflığı.
Ahora dime, ¿ tiene algún otro?
Söyle bakalım başka zayıflığı var mı?
Ahora dime, grillo, ¿ cuál es su punto débil?
Söyle bakalım cırcırböceği, neymiş zayıflığı?
Otra debilidad.
Başka bir zayıflık.
El defecto de la nobleza es una debilidad compartida por ti y tu duquesa.
Senin asil kusurun, Düşes ile ortak yönünüz olan bir zayıflık.
Enfermedad mental, puntos débiles...
Akıl hastalığı, zayıflık?
Todos tenemos debilidades.
Herkesin bir zayıflığı vardır.
¿ Cuáles son tus debilidades entonces?
Senin zayıflığın ne öyleyse?
¿ Mis debilidades?
Benim zayıflığım mı?
Es fuerte, pero se está debilitando.
Dayanıklı, ama gittikçe zayıflıyor.
Me estoy debilitando.
Git gide zayıflıyorum.
No puedo mostrar ninguna debilidad.
En ufak bir zayıflık gösteremem.
Esto no es un espectáculo de debilidades. Te dispararon.
Zayıflık göstermiyorsunuz ki.
Bueno, yo creo que es débil.
- Bu tavrı zayıflık bence.
La debilidad es nuestra fuerza.
Zayıflıklarımız gücümüzdür.
Daniel, la indecisión es señal de debilidad en un líder, y tienes que ser mejor que tu padre en todos los aspectos.
Daniel... Tereddüt bir liderde zayıflık işaretidir ve sen her yönden babandan daha iyi olmalısın.
Ven las debilidades y te machacan.
Zayıflığı görüp, eziyorlar.
Sí, bueno, todos tenemos nuestras debilidades.
Evet aslında hepimizin zayıflıkları var.
No quería que vieran su dolor como un signo de debilidad.
Tuttuğu yası zayıflık belirtisi olarak görmenizi istemedi.
La nostalgia es realmente una de las grandes debilidades humanas.
Nostalji insanoğlunun en büyük zayıflıklarından biridir.
Y ese no es nuestro punto débil.
Ve bizim zayıflığımız bu değil.
Porque pasé nueve años matándome por su cliente y me ignoraron ascenso tras ascenso en favor de hombres menos cualificados.
Çünkü müvekkiliniz için tam dokuz yılımı harcadım ve daha az vasıflı erkekler emrinde terfi üstüne terfi bekledim.
No hay nada débil en sujetar a una mujer y cortar los músculos, los tendones de su cuello, todo eso mientras te está mirando con la tráquea cortada, intentando respirar.
Bir kadını tutup boynundaki kasları, tendonları kesmek ve bunları boğazı kesik bir halde nefes almaya çalışarak sana bakarken yapabilmek kesinlikle zayıflık değildir.
Ellos son la fuerza de tu debilidad, el Yin de tu Yang, los Kathi Lee de tu Hoda.
Onlar sizin zayıflıklarını örten güçlü kişilerdir Yang'ınızın Yin'i Hoda'nızın Kathie Lee'sidir.
¿ Tienes uno en caja?
Kılıflı olanından var mı?
La delgadez está de moda.
- Zayıflık moda.
Convertir tu debilidad en tu fuerza.
"Zayıflıklarını güce çevir..."
O estas engordando, o yo estoy cada vez más débil.
Sen gittikçe şişmanlarken ben zayıflıyorum.
El amor es una debilidad.
Aşk zayıflıktır.
¿ Por qué me culpas de tu debilidad?
Neden kendi zayıflığınla beni suçluyorsun?
Debilidad!
Zayıflık!
Mi paciencia está perdiendo peso...
Sabrım zayıflıyor...
Hemos reunido más datos.
Onların zayıflıkları hakkında yeterince bilgi topladık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]