Translate.vc / Espagnol → Turc / Food
Food traduction Turc
556 traduction parallèle
Algo liviano, una tortilla, tal vez. ¡ No! Siempre creí que era algo extraño.
Sonuç olarak bu geceki cinayetimizde dava daha sonra yeniden açıldı ve Henri'de "The Pure Food and Drug Act" kanunu kapsamında suçlu bulunarak tutuklandı.
- Me esperaba una lana dura pero es suave, y hacia la izquierda, atrás, derecha, adelante... izquierda, atrás, derecha, adelante... - ¿ Alguien más...
- Tıpkı Angel Food'un keki gibi.
Lávate las manos antes de tocar la comida
"Wash your hands before food."
Lávate las manos antes de tocar la comida.
"Wash your hands before you handle the food."
# A shortage of food
* Yiyecek sıkıntısı *
I must find out everything I can about his food.
Yiyecekleri ile ilgili öğrenebileceğim her şeyi öğrenmeliyim.
- ¡ Llevarnos al supermercado!
- Bizi Food King'e götüreceksin.
¡ El Rey de la Comida!
Food King!
Suena como una publicidad de bebidas.
Aynı fast-food zinciri gibi.
¿ Sabes por qué los estadounidenses lo llaman comida rápida?
Amerikalıların ona neden'fast-food'dediğini biliyor musun?
Es el presidente de una cadena de comida.
"Food Chain" şirketinin yöneticisi. Eskiden "Avon" u yönetiyordu.
Acuérdale acerca de la red de comida, se acordará.
"Food Chain" i bağla, seni bir daha hiç unutmaz.
Quería hablar sobre la cadena de comida.
Sizinle "Food Chain" hakkında sohbet etmek istiyordum.
Necesito que vengas a Cleveland el jueves.
Bu işi hemen halledeceğim. "Food Chain" le görüşmek için Perşembe benimle Cleveland'a gelmeni istiyorum.
Sabemos que la cadena de comida es una organización muy buena.
Food Chain'in muazzam bir yapısı olduğunu herkes bilir.
¿ Por qué esta cadena no es la primera del mercado?
Food Chain niçin piyasada bir numara değil?
Quiero que sea primer teniente de la cadena de comida.
- Food Chain'de ilk yardımcın olmasını istiyorum.
Le pedí a Robin el reporte y aparentemente tomaste una decisión que desconozco.
- Efendim. - Robin'den Food Chain'in özet raporunu istedim. Belli ki haberim olmadan bir karar vermişsin.
La cadena de comida es mi cuenta.
- Food Chain benim müşterim.
Le voy a dar la cuenta de la cadena de comida a Ken.
- Food Chain'i Ken'e veriyorum.
La cadena está interesada en comprar Bebé Campestre.
Fritz'in de sana bahsettiği gibi Food Chain "Kır Bebeği" ni satın almak istiyor.
La cadena compraría a Bebé Campestre por $ 3 millones.
Food Chain "Kır Bebeği" Şirketi'ni 3 milyon dolar nakit paraya satın alacak.
Si pueden poner a Bebé Campestre en cada supermercado yo también.
Kendi başıma oldukça iyi idare ediyorum. Açık olmak gerekirse Food Chain "Kır Bebeği" ni Amerika'daki her süpermarketin rafına koydurtabiliyorsa ben de yaparım.
Hemos estado perdiendo el tiempo al menos que podamos presentar muestras a la Autoridad de Comidas Rápidas de Nalic.
- Fast Food Kuruluna örnek sunamazsak, zamanımızı boşa harcadık demektir.
Una vez que la Autoridad de Comidas Rápidas haya chequeado las muestras y emitido los permisos de Masacre Masiva este pequeño y sucio planeta temblará bajo el poder de la cadena de restaurantes de Lord Crumb!
Fast Food Kurulu, örnekleri inceledikten... ve Toplu Katliam iznini verdikten sonra bu ufak iğrenç dünya Lord Kıtırık'ın lokantalar zincirinin kudreti altında titreyecek.
No importa quién cocine en su familia, porque esta cocina del Departamento de Comida lo hace todo...
Ailede kimin yemek pişirdiği önemli değil... Food Concepts mutfağı her şeyi yapar...
Lo abandonó una sociedad que prefirió las comidas y los juegos más rápidos.
Fast food ve daha hızlı oyunlara prim veren bir toplum tarafından terkedildi.
Hoy más bien diría : "Pues que coman hamburguesas".
Bugün herhalde "Fast Food yesinler" derdi.
¿ Qué era aquello que hiciste para Food'N'Dry?
Yemek ve İlaç bölümündeki o yeni icadın neydi?
El viejo Jed iba disparándole a algo comestible cuando de pronto, justo delante de él
# Old Jed was shootin'at some food # When all of a sudden right up from the ground, there
Oye, le compraré a un Orange Julius En Londres, el amigo.
Londra'da seni fast-food lokantasına götürürüm.
Pero hay algunas mujeres locales que reclaman que hemos tomado toda su comida.
But there are some local women who claim we have taken all their food.
Construyamos paseos comerciales. Cadenas de restaurantes. Entretenimientos. ¿ Qué opina?
Güzellik salonları, fast food zincirleri, popüler eğlence.
# La comida apesta y también el aire #
* Food's bad, so's the air * - Yiyecek de kötü, hava da -
Es un lugar novedoso. Saben, ellos crearon el bar de ensaladas... que ahora es imitado en cada cadena de comida rápida de América.
Biliyorsunuz, salata bar'ı onlar icat ettiler... şimdi Amerika'daki her fast-food zinciri onları taklit ediyor.
Sólo tendría que esperar fuera de un restaurante de comida rápida y devorarnos al entrar.
Yapması gereken tek şey, bir fast-food restoranın karşısında beklemek,... ve biz çıktığımızda bizi yemek.
Vi lo que pasó en Food City, hace un año.
Aynı olayı geçen sene Food City'de gördüm.
Creo que "Manteca de Cerdo" es mi grupo de comida favorito.
l think lard is my favorite food group.
Debéis creer que ganamos mucho dinero.
Bu bir fast-food dükkanı, ya da berber değil.
Entré a un café y ordené una hamburguesa.
Bir fast-food dükkanında hamburger ısmarlıyordum.
Gracias a tu enfoque de comida rápida a la psiquiatría, me abandonó.
Senin psikiyatriye fast-food gibi bakmadan ötürü beni terk etti.
Ya sabes, el lugar de comida rápida con el menú alegre?
Bilirsini hani şu neşeli mönüsü olan fast-food lokantası var ya.
Pero ese no es nuestro problema. Nuestro problema es que nuestra red esta jodida. - Esta bien, asi que, cómo es que los teléfonos no funcionan?
Ve, Food King'te kuyrukta bekleyen bir adam da İndian Point'te erime olduğunu söyledi.
- No lo se. - Sus redes se jodieron tambien. - Eso es todo lo que tienes?
Food King'deki kasiyer de meteoru gördüğünü söyledi ama bizim sorunumuz değilmiş. "Delik büyümüş".
No para mi. Ahora yo tengo el dia libre.
Food King'de duyduğun dedikodular.
Por los empleados del fast food.
Fast Food çalışanları.
Cuénteme sobre usted. ¿ De mí? .
"Food Chain" in işletme tarzını her zaman çok şaşırtıcı bulmuşumdur.
La cadena de comida quiere comprar Bebé Campestre.
Food Chain Şirketi, "Kır Bebeği" ni satın almak istiyor.
La cadena le comprará un apartamento de su gusto.
Food Chain istediğin daireyi sana alacak.
El cajero de Food King dijo... Uh-huh.
- Evde sigara içme.
Rumores de Food King?
Asıl sorun buymuş.