Translate.vc / Espagnol → Turc / Gallery
Gallery traduction Turc
109 traduction parallèle
La colección Meister, la que querían el Louvre y la National Gallery.
Bu, Louvre ve National Gallery'nin istediği Meister koleksiyonu.
En la galería Edward de San Francisco quieren exponer tu obra.
The Edward Gallery çalışmalarını sergilemek istiyor.
Brad hizo su primera exposición en Sidney, en 1946, y ahora sus pinturas se exhiben en la London Tate Gallery.
Brad ilk sergisini 1946 yılında Sydney'de açtı. Şimdi ise eserleri Londra Tate Sanat Galerisi New York'da Richard Galerisi,...
la fabulosa Whitechapel Art Gallery, ha regresado para rememorar los viejos lugares- ¡ Brad, para! "Correcto, Fred."
... efsanevi Whitechapel Sergi Evi, eski manzaraları tekrar ziyaret etmek...
Casi por unanimidad, los cuadros de la National Gallery han votado... a favor de seguir la huelga que ha vaciado los marcos.
Ulusal Galeri tabloları bir haftadır çerçeveleri boşaltan grevi sürdürmeye oybirliğiyle karar verdi.
Buenas tardes, Upstairs Art Gallery.
İyi günler, Upstairs Sergievi.
No quería perderse la exposición de Rembrandt en la National Gallery.
Milli Galeri'deki, Rembrandt sergisini kaçırdığı için biraz üzgün.
La'Hollis Benton Art Gallery'en Beverly Hills.
Hollis Benton Sanat Galerisi, Beverly Hills.
Y estos se destinarán a la Galería Winwood.
Ve bunlarda Winwood Gallery'e sevk edilecekler.
¿ Cómo sabía que iban a hacer un túnel hasta el sótano de la Royal Gallery?
- Efendim, birisinin Kraliyet Galerisi'ne tünel kazdığını nasıl bildiniz?
Ha habido un problema con el robo en la Royal Gallery.
Evet, çocuklar. Bir problem vardı. Kraliyet galerisindeki sızmayla alakalı.
Sí, me pregunto si ha disfrutado como yo, señor, ese cuadro maravilloso de la National Portrait Gallery : "Interior de saco", por el taller de erizos daltónicos de Siena.
Evet, Sienna renk körü kirpi atelyesince yapılan ve Bag Interior milli portre galerisindeki müthiş resimden en az benim kadar hoşlandınız mı, diye merak ediyorum da.
Compró la galería Rommel en Berlín.
Berlin'deki Rommel Gallery'i satın aldı.
- ¿ La galería Rommel?
Rommel Gallery demek, ha?
- Sí, en Berlín.
- Evet, Berlin Rommel Gallery.
Et bien, Condesa. Mañana le llevaré a la Tate Gallery para que vea su colección de Turners.
Pekala, Kontes yarın sizi Tate Galerisi'ne götüreceğim.
Et bien, Condesa. Mañana le llevaré a la Tate Gallery para que vea su colección de Turners.
Eh bien ( "Eh iyi" ), Kontes, yarın sizi Tate Gallery'deki Turners'ın koleksiyonunu görmek için alacağım.
En Londres, Archer encargó su ropa y fueron a la National Gallery... y a veces al teatro.
Archer Londra'da kıyafetlerini ısmarladı ve müzeye gittiler. Bazen de tiyatroya.
¿ Sabes que la National Gallery va a salvar todo el arte?
National Gallery sanat eserlerini kurtaracakmış.
Colgado y enmarcado en la National Gallery o algo.
Ulusal Galeri ya da öyle bir yerde çerçevelenip asılmalı.
Tocaran en CB's Gallery esta noche, a las 1.
Ve CB Gallery'de çıkacaklar bu gece, sabah 1'de.
Haré una muestra en la Galería Circle.
Circle Gallery'de bir sergim açılacak.
Es un anexo de la Tate Gallery.
Tate Gallery'nin ek binası.
Galería Reinhardt.
Reinhardt Gallery.
Tengo pendiente una exposicion en la galería Reinhardt.
Reinhardt Gallery'den çağrıldım.
Y una noche me llevó a esa inauguración en la Gallery Bette Porter
Ve, uh, bir akşam beni şu Bette Porter Sergisi açılışına götürdü.
No, me limité a copiar literalmente una página del catálogo de "Z Gallery"
Hayır.Aslında "Z Gallery" dergisindeki bir sayfanın aynısını dekore ettim.
Hay una inauguración en la galería Estación A.
Bu gece Station A Gallery'de büyük bir açılış var.
He hecho este tipo de investigaciones para la Tate Gallery, el Museo Metropolitano de Nueva York, la National Gallery de Washington,
Tate Galeri'de, New York Metropolitan Müzesi'nde,..
el Palazzo Pitti, la National Gallery de Londres, el Museo Ashmolean, y muchos, muchos otros.
... Washington'daki Ulusal Galeri'de, Palazzo Pitti'de,.. ... Londra'daki Ulusal Galeri'de, Ashmolean Müzesi'nde ve daha pek çok başka yerde bu tarz çalışmalar yürüttüm.
Aquí en la Tate Gallery de Londres está recogiendo evidencias forenses del afamado pintor británico J.M.W. Turner.
Biro, burada, Londra'daki Tate Galeri'de meşhur İngiliz ressam J.M. W. Turner hakkında adli delil topluyor.
También intentamos con "Louvre II" "Louvre Junior" "Galería Nocturna".
Ayrıca Louvre İki koyabiliriz adını, ya da Louvre, Junior, Night Gallery, henüz netleşmedi.
- Lloyd Rogier Gallery.
- Lloyd Rogier Galerisi.
Papá es un pintor de poca monta. De vez en cuando exhibe sus obras en la Grayson Gallery de Chelsea.
Baba, Chelsea'deki Greyson Galerisi'nde arada bir gözüken ufak çaplı bir sanatçı.
White Cube Gallery.
White Cube Galeri, saat 1'de.
Somos Chart Gallery.
Grubumuzun adı Chart Gallery.
Oye, tienes que sacar a Sophia en la estación Gallery Place y que camine hacia el este.
Sophia'nın Gallery Place İstasyonu'ndan çıkıp ve doğuya doğru yürümesini sağla.
En Gallery.
Gallery.
El comando reportó que el objetivo acaba de dejar... -...
Hedefin Gallery Place İstasyonu'ndan ayrıldığı raporu az önce verildi.
la estación Gallery Place. - ¿ Cuál es su posición?
Konumunuz nedir?
He comprobado. La Hickman Gallery ha reportado que uno de sus empleados ha desaparecido
Hickman Galerisi görevlilerinden birinin kayıp olduğunu bildirmiş ;
Ninguno de sus otros hijos ha pasado los dos días completos contigo en el Phillips Gallery, mirando felizmente a sus amados Impresionistas.
Diğer çocuklarının hiç biriyle iki gün boyunca Phillips Gallery'de sevgili izlenimcilerinle mutlu mesut vakit geçirmiyorsun.
Debería estar en la National Gallery.
Ulusal Galeri'de olmalıymış.
15 : 00 horas, visita privada en Jackanape Gallery, Shoreditch.
15 : 00 - Jackanape Galerisi Özel Gösterim, Shoreditch.
Ven a la exposición de Marion, esta noche. En la galería Susan Kellner.
Marion'un sergisine gel, bu akşam Susan Kellner Gallery'de.
Arthur Gallery.
- Arthur Gallery.
El tirador muerto, Arthur Gallery no tenía antecedentes, pero era sospechoso en 3 asesinatos distintos, en 3 lugares diferentes.
Ölen tetikçi Arthur Gallery, sabıkası yoktu. Ama üç farklı yerdeki üç ayrı cinayetin şüphelisiydi.
Pero la compré en Air Gallery en varios cientos de miles.
Ama ben onu Gallery Air'den, yüzbinler verip de aldım.
Cámara del parking de la Nemitz Gallery, 2005. - ¿ Reconoces a alguien?
Park kamerası, Denamous Galerisi, 2005, Onu tanıyor musun?
En el ala oeste de la Galería Nacional.
- National Gallery'nin batı kanadında.
Ballard acaba de ser hallado muerto, fuera de la Galería Nacional.
Ballard bugün National Gallery dışında ölü bulunmuş.