Gri traduction Turc

Siempre me lo imagino en un abrigo de piel gris con huesos que le cuelgan.

Sanki... Onu hep cepleri kemiklerle dolu, gri bir kürk montun içinde düşünüyorum.

Gorra roja de fútbol... Sudadera ploma.

Kırmızı beysbol şapkası ve gri svetşörtü var.

El segundo coche es un monovolumen gris.

Diğeri de, gri bir jipmiş. Hemşire, itfaiyeci olduğunu söyledi.

Ponerle un poco de gris en el cabello para que se vea distinguido.

Saçına, onu ayırt etmek için biraz gri renk ekle.

" Mi querido Jack, dijiste que Amsterdam estaría llena de flores, pero aquí todo es gris :

Sevgili Jack, Amsterdam'ın çiçekler dolu olacağını söylemiştin. Ama buradaki her şey gri.

Hazme cosquillas con tus bigotes grises.

Gri bıyıklarınla gıdıkla.

¿ Se refiere a los que lucharon de azul contra esos otros de gris?

Bazıları mavi, bazıları da gri giymiş olanlarla yapılan savaş mı?

Estas ballenas son demasiado blandas para romper el hielo pero saben que deben mantener el agujero abierto para no ahogarse.

Bu gri balinaların kafaları kalın buzu kıramayacak kadar yumuşak ancak boğulmamak için deliği açık tutmaları gerektiğini biliyorlar.

Tengo a tres ballenas atrapadas en el hielo.

Üç Kaliforniya gri balinası buzda mahsur kalmış.

Una familia de ballenas grises se encuentra atrapada en las aguas de Punta Barrow.

Bir gri balina ailesi Barrow Burnu'nun buzlu sularında buzlar arasında mahsur kaldı.

No comen ballenas grises, comen las de Groenlandia.

Gri balina yemezler, Onlar Grönland balinası yer.

Gobernador, tres ballenas grises están atrapadas cerca de Barrow. Queríamos saber si podría ayudarnos.

Vali bey, Barrow açıklarında üç gri balina mahsur kalmış durumda ve yardım edebilir misiniz diye merak ettik.

En el norte de Alaska el invierno llega muy temprano... y para tres ballenas, pudo adelantarse demasiado este año.

Kuzey Alaska'da kış erken bastırır ve bu yıl üç gri balina için fazla erken gelmiş olabilir.

El hielo está congelando el mar de Beaufort más rápido que de costumbre en esta época del año... y tres ballenas grises... dos adultas y su bebé están atrapadas por un muro de hielo de 15 cm.

Beaufort Denizi'nde buzlar bu sene yüzeyi her zamankinden erken kaplıyor. Ve üç gri balina iki yetişkin ve yavruları 15 santimetre kalınlığında buzlar arasında kapana kısıldı.

Según Pat Lafayette dela Oficina de Fauna de Alaska estas ballenas ya deberían haber iniciado su migración anual al sur.

Alaska Doğal Yaşam Yönetimi'nden Pat Lafayette'e göre bu gri balinaların, her yılki güney göçlerine başlamaları gerekiyordu.

La cabeza dela ballena gris, a diferencia dela de Groenlandia es demasiado suave para romper el hielo... y eso empieza a costarles caro.

Bir gri balinanın başı Grönland balinalarının aksine buzu kıramayacak kadar yumuşaktır ve bu da etkisini gösteriyor.

Para tres ballenas grises atrapadas más de una semana bajo el hielo del océano.

Yayında! Üç Kaliforniya gri balinası Kutup Okyanusu'nun kalınlaşan buzları arasında bir haftadır mahsur durumda.

Porque las grises pueden matar a orcas de 5.000 mil kilos con un solo golpe de su cola si se sienten amenazadas.

Gri balinalar 4.5 tonluk katil balinaları tehdit hissettiklerinde bir kuyruk darbesiyle öldürebilir.

Esas tres ballenas grises atrapadas en el hielo ártico no están más cerca de la libertad esta noche.

Alaska'da kutup buzları arasında kapana kısılan üç gri balina bu gece özgürlüğe yaklaşamadı.

La saga de las tres ballenas atrapadas por el hielo ártico... y los esfuerzos por rescatarlas se volvió desesperada hoy.

Kutup buzları arasında sıkışan üç gri balinanın destanı ve kurtarıcıların kahramansı çabaları bugün çaresizliğe sürüklendi.

La lucha por salvar a tres ballenas dio un giro inesperado cuando los esquimales locales empezaron la difícil tarea de cortar un camino de agujeros de 8 km de largo.

Üç gri balinayı kurtarma çalışmaları beklenmedik bir gelişmeye sahne oldu. Yerel Eskimolar, 8 kilometre boyunca nefes deliklerinden oluşan bir yol açmaya başladı.

Y ahora la Unión Soviética se unió activamente al esfuerzo... para salvar a las ballenas atrapadas en el hielo de Alaska.

Sovyetler Birliği, Alaska açıklarında buzda sıkışan üç gri balinayı kurtarma çabalarına aktif olarak katıldı.

Esas tres ballenas grises, atrapadas en el hielo ártico de Alaska...

Alaska'da buzlar arasında sıkışan üç Kaliforniya gri balinası...

Y tres ballenas grises, dos adultas y su bebé están atrapadas por muros de hielo de 15 centímetros.

Ve üç gri balina, iki yetişkin ve yavruları 15 santimetre kalınlığında buzlar arasında sıkıştı.

¿ Listo para dejar ese monstruo gris y venir a la base a jugar con los niños grandes?

O büyük gri canavardan kurtulup Coronado'da büyük çocuklarla çalışmaya hazır mısın?

Yo soy abue Norma Mis canas voy a mostrar

Ben Norma Nine, yaşlıyım, gri saçlarım

Gris-6, tira del cable.

Demek 6 numaralı gri kabloyu bulacağım.

Son todos grises, Bob.

Ama bunların hepsi gri renkte, Bob.

Cuando veo a un hombre con un traje gris, mi edad, hace que mis bolas se encojan en mi abdomen.

Ne zaman benim yaşlarda gri takım giymiş birini görsem taşaklarımın karnımın içine çekilmesine neden oluyor.

Sus ojos son color ceniza, pero con luz clara pueden parecer azules.

Gözlerin gri ama ışıkta maviye dönüyor.

Una enfermera al bajarse en el trabajo reportó ver un auto marrón y gris Ella dijo que vio a alguien mover algo del auto justo donde se encontró el cuerpo.

İşten çıkan bir hemşire kahverengi ve gri bir steyşın vagon gördüğünü ve birinin, tamda cesedin bulunduğu yerde arabadan bir şey çıkardığını söyledi.

Es de color marrón y gris.

Kahverengi ve gri.

La mujer tenía cabello gris y un rostro sin vida.

Gri saçlı, soluk yüzlü ve yeşil gözlüydü.

# Pero de repente me desperté. # # En mi cama, entonces, estaba soñando. # # Seguro como que el cielo está gris. #

Ama aniden uyandım yatağımda rüyada olduğuma eminim gökyüzünün gri olduğu kadar

Es un atigrado gris. Tiene 12 años.

Gri tekir. 12 yaşında.

Se llevaba la chaqueta gris con capucha.

Şu gri fermuarlı kapüşonlu şeyi giyiyordun hep.

Medias grises.

Gri çoraplarım.

Él llevaba un sombrero gris y cargaba una pequeña valija...

Gri bir şapka takıyordu ve ufak bir çanta taşıyordu.

Es este gris, justo a la izquierda.

Şurada, soldaki gri ev onunki.

Ese suéter no es azul, es gris.

Bu mavi değil, gri hırka!

Pero los técnicos sí encontraron algunos cabellos grises y semen en los genitales, estableciendo el tipo de sangre del asesino como AB positivo.

Herhangi bir parmak izine rastlamadık ama bizim çocuklar, olay yerinde gri saç teli ve genital bölgede sperm buldular. Bu da katilimizin kan grubunun AB pozitif olduğunu gösteriyor.

O sea, los viejos blancos de piel gris y de cabello gris que ves sonriendo en esos programas de entrevistas hablando disparates sobre por qué los negros pueden llamarse negros.

Gri tenli, gri Kafkas herifler. TV'de talk show programlarında gülerken gördüğün, zencilerin birbirlerine neden "Z" harfi ile hitap ettiği konusunda abuk subuk saçmalıklar anlatanlar.

Pero la camioneta era azul y gris.

Ama mavi-gri bir minibüstü.

Quiero decir, puedes incluso ver montañas, y el cielo es azul, no marrón ni gris.

Dağları çıplak gözle görmen mümkün ve gökyüzü masmavi, içinde kahverengi ya da gri renkler yok.

Los tres libros de Weiwei, el negro, blanco y gris de tapa dura fueron muy importantes para el arte chino contemporáneo.

Weiwei'nin üç kitabı ; Siyah Kaplı Kitap, Beyaz Kaplı Kitap, Gri Kaplı Kitap. Çin Çağdaş Sanatı için çok önemlidir.

Django, y su amigo de gris, el Dr. Schultz, son clientes y son nuestros huéspedes, Steven y tú, decrépito viejo bastardo, les vas a mostrar hospitalidad.

Django ve gri elbiseli dostu Dr. Schultz hem müşterimiz hem de misafirimiz Steven. Ve sen, eli ayağı tutmayan ihtiyar bir piç olarak onlara her tülü misafirperverliği göstereceksin.

Quiero ser una viejita de pelo largo, gris y colita de caballo.

Uzun, gri saçlı, at kuyruklu ihtiyar bir kadın olmak istiyorum.

También me gustó porque era parda.

Ayrıca rengi gri olduğu için de hoşuma gitti.

Ví algo con cabello grís.

- Gri saçlı birini gördüm.

Pickup Dodge gris.

Gri Dodge marka kamyonet.

Minivan Toyota gris.

Gri Toyota minivan.