Translate.vc / Espagnol → Turc / Gündüz
Gündüz traduction Turc
5,136 traduction parallèle
Repasaba mi escritorio esta mañana y me encontré una nota mía y, si quisiera, me gustaría pagársela ahora.
Gündüz masamı düzenliyordum,... ve kendi yazdığım bir notu buldum, eğer siz de isterseniz şimdi ödemek isterim.
Siento mucho lo de antes.
Gündüz için özür dilerim.
Debe ser como llevar una tiara las 24 horas al día.
Gece gündüz kocaman bir taç taşımak gibi olmalı.
Y cuando yo digo que trabajaré día y noche hasta que deje este hospital con un bebé en sus brazos,
Sizi bu hastaneden kucağınızda bir bebekle gönderene kadar gece gündüz çalışacağımdan
Plena luz del día, parque público, con la policía patrullando el área.
Gündüz vakti, halka açık bir parkta, Los Angeles polisinin sürekli devriyede olduğu bir bölgede.
Secuestra a sus víctimas en plazas públicas a plena luz del día. Eso nos indica que es socialmente competente no llama la atención y no se lo considera una amenaza.
Kurbanlarını gündüz vakti, halka açık parklardan kaçırması sosyal olarak başarılı olduğunu ve tehdit oluşturan bir görüntüsü olmadığını ifade ediyor.
Trabajaba día y noche, olvidándose de comer hasta que se convirtió en una cosa hermosa.
Gece gündüz onunla uğraştı, yemek yemeyi bile unutuyordu sonunda çok güzel bir şeye dönüştürdü.
Manténgalos trabajando las 24 horas.
Gece gündüz çalışsınlar amına koyayım!
Alguien metió un par de tiros en nuestra estación a plena luz del día.
Birileri gündüz vakti istasyonumuza ateş açtı.
Cuando papá vivía con nosotros, tú trabajabas de noche y después trabajabas de día.
Babam bizimle yaşarken sen bir gece, bir de gündüz çalışırdın.
Pero ahora trabajas de día y de noche.
Ama artık hem gece, hem gündüz çalışıyorsun.
Vamos. Es de día.
Hadi ama gündüz vakti ne olacak?
Vas a dejar a los del turno mañana sin trabajo.
Gündüz vardiyasını işsiz bırakacaksın.
En cualquier momento. De día o de noche.
İstediğin zaman, gece gündüz fark etmez.
Acababa de tener sexo vespertino con uno de segundo cuyo apellido no podía recordar, y me parecía sorprendentemente bien, porque me lo había pasado bien.
Az önce soyadını hatırlayamadığım bir ikinci sınıf öğrencisiyle gündüz seksi yapmıştım ve şaşırtıcı derecede iyi hissediyordum. Çünkü eğlenmiştim.
Y según los testigos, trabaja día y noche, y no habría tenido tiempo de llevar a cabo experimentos en otras instalaciones.
Tanıklara göre, gece ve gündüz çalışırmış, bu yüzden başka bir tesise deneyler için girmesine zamanı olmazmış.
¿ Podrías imaginar el turno de día en la Conchita del Cangrejo?
Yengeç Ambarı'nda gündüz çalışanları düşünebiliyor musun?
Su madre se sigue buscando día y noche en una ciudad de 20 millones de dólares.
Annesi ise 20 milyon kişinin yaşadığı bir şehirde gece gündüz hâlâ onu arıyor.
Si el presidente abordase cada cuestión sobre su vida personal, deberíamos convertir el despacho oval en un plató de programa de televisión diario.
Eğer Başkan özel hayatındaki sorulan her soruyu cevaplamaya kalksaydı, Oval ofisi, gündüz yayınlanan Talk şov programına çevirmemiz gerekirdi
¿ Cómo haces esto en el día?
Bunu gündün gündüz nasıl yapabiliyorsun?
Todas esas siluetas con las que me cruzo durante el día en la fría indiferencia del mundo nos encontramos por la noche para follar.
Tüm bu gündüz tanıştığım, dünyaya karşı bir umursamazlık içindeki caddelerden gelip geçenlerle gece, sikişmek için tekrar buluştuk.
Durante el día me quedo en casa.
Gündüz vakitlerinde, evde kaldım.
La espada cuelga sobre su cabeza día y noche, y nunca sabe cuándo caerá.
Kılıç başının üzerinde gece gündüz asılıdır. Onun ne zaman düşeceğini asla bilemez.
Puede que la hubiera apreciado mejor con la luz del día, señor.
Gündüz gelirse etrafı gezdirmeniz daha kolay olur efendim.
Hemos estado transmitiendo información sobre él, día y noche.
Gece gündüz onun hakkında yayın yapıyoruz.
- Hay una manada de vampiros diurnos.
- Bir sürü gündüz gezen vampir var.
Bill nos dio su sangre mágica y ahora hay luz.
Bill bize sihirli kanını içirdi. - Artık gündüz gezebiliyoruz.
Esta sangre... que te permite caminar a plena luz del día... tenía un precio.
- Bu kan gündüz gezmenizi sağlayan bu kanın bir bedeli vardı.
Estuve por la casa de mi amiga Arlene, la que acaba de perder al marido y le hice...
Arkadaşımın evindeydim. Kocasını yeni kaybeden Arlene. Ve evdeyken Bill gündüz gündüz ziyaretime geldi.
¿ Así que puedes caminar a la luz del día?
Gündüz de gezebiliyorsun, öyle mi?
Es su sangre la que me está permitiendo caminar en el sol, no la de Lilith.
Gündüz gezmemi sağlayan onun kanı. Lilith'in değil.
La sangre de Warlow me ayuda a caminar en el sol, pero no puede curarme.
Warlow'un kanıyla gündüz gezebilirim. - Ama iyileşemem.
Estás caminando a la luz del día.
Gündüz geziyorsun.
Inmortales, invencibles de día y de noche.
Ölümsüz gece ve gündüz tarafından yenilemez.
Nos harán, trabajar, trabajar, trabajar, día y noche, sano o enfermo... y no debemos hablar o mirar de forma inadecuada, por mucho que abusen.
Bizi gece gündüz, hasta sağlam demeden çalıştırıp duruyorlardı. Ne kadar horlansak da karşı gelemez, asi görünemezdik.
Eh, bebiendo durante el día.
Gündüz vakti içmek.
¿ Está bien que un hombre beba durante el día, pero no una mujer?
Bir erkek gündüz vakti içer ama bir kadın içemez, öyle mi?
¿ Policías de día, prostitutas de noche?
Gündüz polis, gece fahişe olsunlar.
Gracias de nuevo por encontrar una guardería para Emma para que yo pueda volver a la academia de belleza.
Emma'ya gündüz bakım evi bulduğun için tekrar teşekkür ederim ben de kuaför okuluma geri dönebileceğim.
Lo siento... ¿ guarde qué?
Anlamadım, gündüz nesi?
¿ Mañana tienes turno de mañana o de tarde?
Yarın gündüz mü yoksa gece vardiyasında mısın?
¿ La niñera de Nucky Thompson afuera toda la noche haciendo quién sabe qué?
Nucky Thompson'ın gece gündüz hemşiresi kim bilir nelerin peşinde?
* Es solo que es más difícil * * cuando la noche se convierte en día *
d Bu gecenin gündüz olması kadar d Zor bir şey
Me sorprendió que estaba dispuesto a reunirse conmigo durante el día.
Benimle gündüz vakti buluşmayı kabul edince çok şaşırdım.
Día o noche.
Gündüz ya da gece.
"No puedo seguir torturándome día y noche..."
"Gece, gündüz kendime işkenceye devam edemezdim..."
Ella salió durante el día, eso puede significar una cosa.
Gündüz vakti dışarı çıktığına göre bunun tek bir anlamı olabilir.
Temeréis su ira por el día, por la noche, y nunca le verás venir.
Gazabından gece ve gündüz korkacaksınız. Ansızın gelecek.
Día, noche, es todo lo mismo.
Gece gündüz, aynı şey işte.
Pasé tres años, día y noche, trabajando en la versión 5.0.
Üç yıl gece gündüz 5.0'ın üstünde çalıştım.
Y eso que estamos conduciendo de día.
Üstelik daha gündüz vakti.