Translate.vc / Espagnol → Turc / India
India traduction Turc
7,180 traduction parallèle
Lo otro que me gustaría que entendieras es que Lina... tiene inmunidad diplomática en Estados Unidos, pero no en la India.
Anlamanı istediğim bir diğer şey şu ki Lina'nın Amerika'da diplomatik dokunulmazlığı var, ama Hindistan'da yok.
Ni siquiera se molestaban en distinguir una tribu india de otra.
Bir yerli kabilesini diğerinden ayırmaya tenezzül bile etmemişlerdi.
¿ En India? ¿ En Tabriz?
Hindistan, Tebriz!
- Cuéntanos más de la India británica.
- Biraz daha Britanya Rajı'ndan * bahsetsene.
No sé cuánto más durará la India británica.
Britanya Rajı'nın daha ne kadar süre devam edebileceğini bilmiyorum.
Vacilo en recordarle que Shrimpie conoce la India y usted no.
Shrimpie'nin Hindistan'ı iyi bildiğini sizinse bilmediğinizi hatırlatmak isterim.
Bueno, soy de Texas, y tú de la India.
Ben Teksaslıyım, sen de Hindistanlı.
Como alguien que viene del subcontinente tropical de la India deberías saber que abanicarte en un entorno húmedo solo incrementa tu temperatura corporal.
Hindistan gibi tropik bir kıta parçasından gelen birisi olarak nemli bir ortamda kendini yelpazelemenin sadece vücut sıcaklığını yükselteceğini bilmen lazım.
Cuando dejé India para venir aquí, estuve más aterrado que nunca.
Hindistan'dan Amerika'ya gidince hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım.
Hubo un fenómeno de lluvia roja en la India hace diez años.
10 yıl önce Hindistan'da kızıl yağmur fenomeni vardı.
¿ Así es como sueno cuando hablo de la India?
Hindistan'dan bahsederken böyle mi görünüyorum?
Colón creía que América era la india.
Colomb Amerika'yı Hindistan sanmıştı.
Qué odio el Bastardo de la India?
Kızılderili piçinden nefret etmiyor muydum?
¿ Áshram en India?
Ashram Hindistan'da mı?
Soy de un valle, escondido en lo alto de los picos de la provincia de Uttarakhand, en la India.
Hindistan, Uttarakhand eyaletinin zirvelerinde saklı bir vadidenim.
Hace 21 años, cuando usted tenía trece, su familia fue de vacaciones a un ashram en las profundidades de la selva india.
21 yıl önce sen 13 yaşındayken ailen Hindistan ormanın derinliklerinde bir inziva yerine tatile çıkmıştı.
¡ Creo que te habrías dado cuenta mientras decorábamos, si hubiera vestido como un niño de 13 años que acababa de llegar de la India!
13 yaşında Hindistan'a kaçmış bir çocuk kılığında olsaydım evi dekore ederken bunu fark ederdin sanırım!
No puedo darte más noches... hojeando catálogos y... y comiendo comida india.
Sana onunla birlikte katalog bakacağın hint yemekleri yiyeceğin başka geceler veremem.
Gretchen, sabes que desde que fui a la India... no me fijo en la negatividad.
Gretchen Hindistan'a gittiğimden beri negatif şeylerden uzak durduğumu biliyorsun.
Voy a ir un tiempo - a la India.
Bir süreliğine Hindistan'a gidiyorum.
Es una chica India que se las arregla para tener dos cejas.
İki kaşla idare edebilen Hintli bir kız sonuçta.
Luego, a través de las rutas de migración comerciante, la caña se abrió camino a la India.
Daha sonra, tüccarlar aracılığıyla, şeker kamışı Hindistan'a ulaşmıştır
Soy madre, hija, india, esposa y puta.
Anne, kız, Kızılderili eş ve fahişe oldum.
Solíamos venir aquí abajo y fingíamos que era el país de Nunca Jamás y Peter Pan y Los Niños Perdidos estuvieron el el naufragio y yo era la princesa india, esperándolos en la playa.
Buraya gelip Düşler Ülkesi'ne gelmişiz gibi yapardık Peter Pan ve Kayıp Çocuklar da gemi enkazının içinde olurdu ve ben de Tiger Lily olup sahilde onları beklerdim.
India Pies Negros.
Karaayak Kızılderili.
East India Air, vuelo 223 hacia Johannesburgo.
Doğu Hindistan Havayolları, Johannesburg'a 223 nolu uçuş. - Edeceğim.
No me digas que abandonamos esos sueños en esa carpa india.
O hayalleri buhar çadırında bıraktık deme.
" Aquí en India, los Phansigar se ocultan entre los Thuggees, el temido culto hindú de ladrones que estrangulan a los viajeros como sacrificio para Kali.
" Hindistan'da, Phansigarlar Thuggeeler arasında saklanıyor. Kali'ye kurban olarak yolcu kaçıran hırsızlardan oluşan bir Hindu dini.
Una mujer india se lo había dicho.
- Hintli bir kadın söylemiş.
Veinte minutos después, Trey Wagner fue advertido... por una mujer india que debería temer por su vida.
Bundan 20 dakika sonra, Trey Wagner hayatı için endişe etmesi konusunda Hintli bir kadın tarafından uyarılmış.
Es una camiseta india con cuello de barco...
Baca şapkası boyundan esinlenilmiş sacagawea.
Pero la fábrica en India que las producía cambió un químico por otro para ahorrar dinero, y las cuentas resultantes se metabolizaban como una droga cuando se tragaban.
Ama Hindistan'daki fabrika kar etmek için bir kimyasalı değiştirmiş. Ve yutulduğunda uyuşturucu etkisi yaratmış.
Pero por ahora, me voy a la India.
Ama şimdilik, Hindistan'a gidiyorum.
Las patrañas vienen de la india y son el principal ingrediente en carnes rojas que ahora al darnos cuenta, son buenas para ustedes junto con los disparates.
Bu Poppycock. Poppycock Hindistan'da çıktı ilk olarak ve ana maddesi kırmızı et. Şimdi fark ettiğimiz bir şeyse bu saçmalıkla birlikte sizin için faydalı bir şey.
Durante los últimos años cazadores furtivos de alto nivel han desaparecido sin dejar rastros de los clanes Jalloh y Yeboah, de los Bholas de la India y del cartel de Rocha en Bolivia.
Son birkaç yıl içinde yüksek rütbeli tacirler, geride bir iz bırakmadan Hindistan'daki Bholas'da bulunan Jalloh ve Yeboah klanlarından ve Bolivya'daki Rocha Kartelinden kayboldular.
Sabe, ironicamente, en India sí usaban el dinero para las escuelas y han tenido fantásticos resultados.
Bilirsin, parayı Hindistan'da ironik olarak okullar için kullanırlardı ve çok ilginç sonuçlar alırlardı.
Esto me parece una brillante oportunidad para aprender de la cultura de la India.
Bu Hint kültürünü öğrenmek için harika bir fırsat olarak gözüküyor.
Aquí en India lo llamamos Bucle Vindaloo del Cliente.
Hindistan'da biz buna, müşteri geribildirim körili döngüsü diyoruz.
Mira, es una señora india.
Bak, Hintli bir kadın.
India. Nunca dijo nada sobre ello.
Hindistan, bundan da bahsetmedi.
Una mujer india.
Asyalı biri.
Quiero decir, nadie más ha visto a esa misteriosa mujer y además india, es como si estuviera atrapada en este lugar.
Yani, hiç kimse Asyalılara benzeyen o mistik ben buradayım diye bağıran kadın tipini görmemiş.
Según describió el testigo, india, con el pelo suelto y los brazos desnudos.
Asyalı ama, tanığın ifadesi kolları açık ve salık saçlı olduğu yönünde.
Hay muchas cosas antiguas y cosas de la India en su casa.
Evinde Hindistan'dan bir sürü eski eşya ve fotoğraf var.
Luego regresaron aquí desde la India, cuando atracaron, las niñeras fueron todas despedidas.
Hindistan'dan buraya gemiyle gelen mürebbiyelerin çoğu kapısız kalmış.
Su niñera, de cuando era un niño en la India.
Hindistan'da bir çocukken ona bakıyormuş.
Isha era la aya de Tom, su niñera cuando su familia vivía en la India.
Isha, ailesi Hindistan'da yaşarken Tom'un dadısıymış.
Lloré muchísimo ante la idea de perderla, mis padres tuvieron que traerla en el barco con nosotros desde la India.
Onu kaybetmenin verdiği acıyla o kadar ağladım ki annemle babam onu bir tekneyle Hindistan'dan getirtti.
Isha estaba en Londres para entonces, esperando un pasaje a casa para la India.
Isha o zaman Londra'daydı ve onu Hindistan'a götürecek gemiyi bekliyordu.
En la India, ha pasado un año.
Hindistan'da bir yıl geçti.
La cantidad de tigres en India ha disminuido en los últimos años por exceso de caza.
Mert Yıldız Keyifli Seyirler.