Translate.vc / Espagnol → Turc / Isi
Isi traduction Turc
89,626 traduction parallèle
Pudo haber sido dejado por un transbordador.
Bir çeşit uzay gemisinin işi olabilir.
Verá, toda mi experiencia en un bufete verdadero me dice que está autorizada para llegar a veinte, así que digamos 25 y cerramos esto.
Büyük hukuk firması tecrübelerim bana diyor ki, 20 vermeye yetkilisin o yüzden 25 diyelim kapatalım bu işi.
Muchachos, hagámoslo.
Pekâlâ millet, yapalim su isi.
Debo conseguirlo.
Bu isi almaliyim.
- Ve por ellos, señorita.
- Git, isi kap. Hadi.
¿ Dices que debo renunciar ya mismo e irme contigo?
simdi isi birakip seninle gelmemi mi soyluyorsun?
Ahora entiendo que son negocios, no amistad.
simdi anliyorum ki sov isi bu, sov arkadasligi degil. Degil mi?
El negocio de la música tiene sus altos y bajos, pero Blockbuster llegó para quedarse.
Akillica. Muzik isi calkantilidir ama Blockbuster Video uzun vadeli bir is.
Que desde el principio Te hace enamorar Se siente como si...
Basindan beri Budur kalbinin isi oyle bir sey ki...
¿ Y el comercial de Mentos que estábamos esperando?
Beni beklettikleri reklam isi ne oldu?
Por supuesto que lo harán, pero le conseguí empleo como referí de los Harlem Globetrotters.
Tabii kovacaklar ama ona Harlem Globetrotters icin hakemlik isi ayarladim.
Lo del café funcionó.
Kahve isi basarili oldu.
Uds. son buenos chicos, me gusta lo que hacen.
Siz iyi cocuklarsiniz, yaptiginiz isi de seviyorum.
Dice que lo matarán solo para no dejar cabos sueltos.
İşi batırdıkları için onu öldüreceklerini söylüyor.
Reduce los agentes a la mitad si no quieres fracasar.
Bu işi patlatmak istemiyorsan, ajanın sayısını yarıya indirin.
Soy un viejo desgastado que olvidó el significado de la diversión.
Ben eğlencenin ne demek olduğunu unutan işi bitik pintinin tekiyim.
¿ Pero no vas a tener problemas por faltar al trabajo?
Ama işi kaçırdığın için başın ağrımayacak mı?
- Sí, aquí son bastante laxos.
- Evet, burada işi çok gevşek tutuyorlar.
Eso es charla de jardín de infantes.
O anasınıfı işi.
- Asuntos de la estación. No molestes.
- İstasyon işi, karışmayın.
Me consiguió un trabajo nocturno limpiando edificios de oficinas.
Ofis binalarını temizlemek için gece bir işi var.
Igual que ordeñar una teta, niño.
Tıpkı bir baştankara işi gibi.
- Parecen profesionales.
- Profesyonel işi gibi görünüyor.
Se dice en las salas que Powell quiere su puesto.
Koğuştaki söylentiye göre Powell onun yaptığı işi çok beğenirmiş.
¿ Tenía algún asunto por ahí? - No.
Orada ne işi vardı biliyor musunuz?
Su trabajo, me imagino.
Sanırım işi ile ilgiliydi.
Me temo que no tengo ni idea de lo que Matthew hubiera querido con un contador Geiger.
Maalesef Matthew bir Gayger sayacı ile ne işi olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
¿ Cree que debería tomarlo?
Sizce işi kabul etmeli miyim?
Vamos a solucionar esto.
Bu işi çözeceğiz.
Se complica porque su cuerpo es de algas.
İşi zor çünkü bedeni çoğunlukla yosundan.
¿ Qué hacía en su casa al mediodía?
Günün ortasında evde ne işi vardı?
Es Wesen.
Wesen işi.
Excepto yo... porque soy el que lo contrató.
Ben hariç çünkü ona bu işi ben verdim.
- ¿ Qué algo?
- Ne işi?
- Tenía que hacer algo.
- Bir işi vardı.
Así es cómo lo hace.
Bu işi böyle yapıyor demek.
Pero mas vale que pongas correa a ese perro y que se siente de una vez O yo lo hare sentar.
Ama şu köpeğini bağlasan iyi olur ve şu yaptığı işi durdur yoksa ben sizi durdururum.
Estoy como si tuviera trabajo que hacer.
Yapacak işi olan biri gibi davranıyorum.
Vine para honrar a mi padre, así que párate ahí y di lo que tengas que decir, y terminemos con esto.
Babamı onurlandırmaya geldim o yüzden git şuraya ne söyleyeceksen söyle ve bitirelim şu işi.
No me digas. Aceptaste el trabajo.
Tahmin edeyim, işi kaptın.
Bien, pudiste haberla rechazado simplemente, pero te tomaste la molestia de hacerme venir hasta aquí, así que ve al grano.
Pekala, onu direk reddedebilirdin ama beni buraya getirtmek için işi zorlaştırdın o yüzden sadede gel.
Y nosotros debemos arreglar esto antes que eso suceda.
O zamana kadar seninle ben bu işi çözmeliyiz.
Iba a volar aquí, pero surgió algo en el trabajo así que canceló su vuelo.
Uçağa binecekti, ama işi çıkmış uçuşu iptal etti.
Una posibilidad no duele, ni hay sufrimiento.
Tek atışta işi bitireceğiz. Acı çektirmeyeceğiz.
Este crimen es el más grande en décadas en Granville. De una forma u otra sé prudente.
Bu soygun, Granville'de on yıllardır işlenen en büyük suç ve her ne pahasına olursa olsun çözecektir bu işi.
Aquí, arregla autos.
Burada oto tamir işi yapıyor.
¿ Así que trabajas en autos?
Demek araba işi yapıyorsun?
- Conseguirás el trabajo, Teddy.
- İsi aliyorsun Teddy.
Y no solo eso, puedo vivir de esto para siempre.
Sadece o da değil, bu işi yaparak ebediyen yaşayabilirim.
Sophia, has encontrado algo que te gusta hacer y que encima se te da bien.
Sophia, hoşuna giden bir iş bulmuşsun ve o işi yapıyorsun.
Me gusta ir de tranqui, ¿ recuerdas?
Bu işi gayriresmi tutmayı severim, unuttun mu?