English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Kan

Kan traduction Turc

138,493 traduction parallèle
Sí, vino a pisotear a la rompehogares.
O sadece yuva yıkanı ezmeye geldi.
Estoy sangrando.
Kanıyor.
¿ Qué clase de rompehogares haría eso?
Ne tür bir yuva yıkan bunu yapar?
Si algo he aprendido en mi ilustre carrera, es que no puedes depender de la sangre para vender una actuación.
Meşhur kariyerimde öğrendiğim bir şey varsa o da inandırıcı bir performans için kan hilesine güvenemezsin.
- ¿ Estoy sangrando?
- Kanıyor mu?
¡ Siento que estoy sangrando!
Galiba kanıyor! Birisi yardım etsin.
¡ Cuidado, rompehogares!
Dikkat et, yuva yıkan!
Elevar mi nivel de azúcar en sangre quizá me ayude a trabajar más deprisa.
Kan şeker seviyemi yükseltmek daha hızlı çalışmama yardımcı olabilir.
Sí, pero no tenemos pruebas y parece que Harley no va a hablar más.
Evet ama elimizde kanıt yok ve Harley fişi çekti.
Todo lo que diga podrá ser usado contra usted ante un tribunal.
Söylediğin her şey aleyhinde kanıt olarak kullanılabilir.
Eso lo hace más difícil de demostrar.
Bu yüzden hikâyeni kanıtlamak daha zor.
Pero ya hay suficientes pruebas para hacer caer al presidente.
Ama zaten Başkan'ı devirecek kadar kanıtımız var.
- ¿ Puede demostrar una conexión?
- Bağlantıyı kanıtlayabilir mi?
Traigan la sangre.
Kanı getirin.
Las calles de Lunden se teñirán de rojo con sangre sajona.
Lunden'in sokakları Sakson kanıyla kırmızıya boyandı.
No habrá derramamiento de sangre aquí.
Burada kan dökülemez.
Oremos porque esta unión de danesa y sajón muestre que esta es una tierra para todas las personas.
Bu Dan ve Sakson birlikteliği, bu toprakların tüm insanlar için olduğunu kanıtlayabilsin diye dua edelim.
¿ Qué te preocupa, hermano?
Canını sıkan nedir kardeşim?
Aún habrá sangre por derramar, hermano.
Yine de dökülecek kan olacaktır kardeşim.
Preferiría verlo derramar sus entrañas que clavado a una pieza de madera.
Bir tahta parçasından çıkan bağırsaklarını görmek yerine dövüşmesini izlemeyi yeğlerim.
- Necesito que se demuestre.
- Kanıtlanmasına ihtiyacım var.
Conozco a un contrabandista que conoce un atajo a través del muro.
Duvara çıkan kestirme yolu bilen bir kaçakçı tanıyorum.
Agarre la hoja y únala con su sangre a la espada de esta Piedra de Fundación y a los Barones que vinieron antes de usted.
Bıçağı tutup çekin ki kanınız bu Kuruluş Taşı'nın kılıcına ve sizden önceki baronlara katılsın.
Limpiarte la sangre no va a cambiar lo que has hecho.
Kanı silip temizlemek yaptığın şeyi değiştirmez.
El mito Nórdico de Mimir.
Ve yoluna çıkanın vay haline.
Tú eres quien tiene sangre en sus manos.
Ellerinde kan olan sensin.
Esto prueba que la Maestra nos ha estado mintiendo.
Üstadın bize yalan söylediğinin kanıtı bu.
Sus tatuajes, están sangrando.
Dövmeleri kanıyor.
Cuando se corta, sangra como el resto de nosotros.
Kesildiğinde yalnızca diğerlerimiz gibi kanıyor.
Siempre he sentido ese fuego en tu sangre, hirviendo en busca de un propósito.
Bir amaç için yanan kanındaki o ateşi hep hissettim.
Solo mantengan sus donaciones de sangre y un cuidado de salud comprensible será suyo a ningún costo en absoluto.
Kan bağışlarınızı güncel olarak yaptığınız sürece kapsamlı bir sağlık hizmeti alacak ve hiçbir ücret ödemeyeceksiniz.
Oigan, tontas, estamos aquí porque a los strigois les gusta nuestra sangre y nos quieren para hacer más.
Anlasanıza aptallar Strigoi kanımızın tadını sevdiği ve bizden daha çok yapmadığı için buradayız.
Pueden obtener más sangre si nos mantienen vivas.
Bizi öldürmezlerse daha çok kan bulabilirler.
Bebieron de él para llegar al resto de ustedes.
Onun kanını size ulaşmak için içtiler.
Estoy sangrando.
Kanıyorum.
Los vi llenando las tuberías con cisternas de sangre.
Ama şu Ortaklık binaları var ya borularla tanker dolusu kan pompaladıklarını gördüm.
Si pudieran hallar una manera de poner algo venenoso en esa sangre, podrían eliminar miles de strigois y no sabrían qué los golpeó.
O kanı zehirlemenin bir yolunu bulabilirseniz binlerce Strigoi'yi yok edebilirsiniz ; onlara neyin çarptığını anlamazlar bile.
La tensión está en 100 sobre 50.
Kan basıncı 100'e 50.
No permitiré que mi sangre mate a un inocente más.
Daha fazla masum insan öldüresiniz diye kanımı almanıza izin vermeyeceğim.
Tu sangre es lo único que puede salvarnos.
Kanın bizi kurtarabilecek tek şey.
Mi sangre es una maldición.
Kanım lanetli.
Hannah Wells, Agente del FBI, me dijo que tenía pruebas contra Peter MacLeish.
Hannah Wells adında bir FBI ajanı, elinde Peter MacLeish'e karşı kanıt olduğunu söyledi.
Esa no es mi sangre.
Benim kanım değil.
Seis unidades de tipo y prueba cruzada.
Altı ünite kan test edin.
Peter, la sangre no se lava.
Peter, kan aklanmaz. İzi kalır.
Hannah dígame qué pruebas tiene contra MacLeish.
Hannah. Elinde ona karşı ne kanıt varsa bana söylemelisin.
Debemos encontrar la fuente o se desangrará.
Kaynağını bulamazsak kan kaybından ölecek.
¿ Ella tiene pruebas?
Elinde kanıt var mı?
Porque no tiene nada para acusarnos.
Çünkü elinde bize karşı bir kanıt yok.
Muy bien.
Nasıl bundan kimseye bahsetmezsiniz? Tek kanıt yeterli değidi.
- No, eso es lo loco, solo lo drenaron.
Onun kanını içtiler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]