English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Kor

Kor traduction Turc

10,355 traduction parallèle
Le dejaste ciego.
Onu kör ettin.
Una enfermedad le dejo ciego.
Hastalık onu kör etti.
¡ Murciélago ciego!
O kör!
Pero es ciego...
Ama o kör...
No siempre fui ciego.
Ben her zaman kör değildim.
Cuando tenía 4 años, me quedé ciego en 3 días.
4 yaşındayken, üç gün içinde kör oldum.
¿ Eres ciego?
Kör müsün?
Yo tenía un tío ciego.
Benim de amcam kör.
La chica será un buen precio, pero el verdadero bote es el niño ciego.
Kız bize güzel para getirecek fakat asıl ikramiye kör çocuk.
¿ Eres ciega?
Kör müsün?
¿ Está realmente ciego o está fingiendo?
Gerçekten kör müsün yoksa öyle mi davranıyorsun?
¿ Y que además está ciego?
Hemde kör sekiz yaşında bir çocuğa?
No te atrevas a usar tu ceguera como una excusa.
Kör oluşunu mazeret olarak kullanmaya utanmıyor musun?
Las ciegas los atraen.
Kör insanlar çekiyor onları.
No solo las ciegas.
Sadece kör insanlar değil.
Entonces Dolarhyde se carga a Lang, lleva el cadáver a casa, luego hace todo eso con la chica ciega canta y baila, "¿ Te disparo? , ¿ No te disparo? No lo sé".
O halde Dolarhyde Lang'in işini bitiriyor cesedini eve getiriyor, kör bayanla şu "Seni vurayım mı yoksa vurmayayım mı, kararsızım" oyununu oynuyor.
Por fin lo localicé en los bajos del Hotel La Chapelle, donde se había enrollado con una actriz muy famosa, y estaba borracho.
İzini sürmeyi başarıp, onu Hotel La Chapelle'de çok ünlü bir aktrisle birlikte yaşarken buldum. Üstelik kör kütük sarhoştu.
Estas chicas estan ciegas de alcohol... que alguien traiga las cubetas para vomito
Bu kızlar kör kütük sarhoş, birileri kusma kovalarını getirsin.
Ojalá pudieras verte, sordo a los consejos, cegado por el pecado, indiferente a todo cuanto no sean tus sueños.
Keşke kendini görebilsen. Tavsiyelere sağır, günahtan kör olmuşsun kendi hayallerin dışında umurunda olan bir şey yok.
El hombre blanco desea posesiones materiales y un poder que lo ciega.
Beyaz adam maddiyata sahip olmak istiyor. Ve güç onu kör ediyor.
Tu fe en este domo te ha vuelto ciega, sorda y tonta.
Kubbe'ye olan inancın seni kör, sağır ve aptal etti.
No estoy ciego.
Ben kör değilim.
¿ Estás ciego?
Kör müsün?
Todos estamos funcionando a oxigeno.
Hepimiz kör topal işimize devam ediyoruz.
Demasiado ciego para ver que la oscuridad de Brujería no puede ser detenida.
Brujeria'nın karanlığının önlenemeyeceğini göremeyecek kadar kör.
¿ Cómo puedes ser tan ciega?
Nasıl bu kadar kör olabilirsin?
- Tú eres el ciego.
Kör olan sensin.
Estaba pensando en mi hermana, y se me ocurrió creo saber lo que significa el mensaje del hombre ciego.
Kardeşimi düşünüyordum ve aklıma geldi. Sanırım kör adamın mesajının ne anlama geldiğini biliyorum.
¿ Ese guardia está ciego o borracho?
Bu adam sarhoş mu kör mü?
O, dos... le quitamos los ojos ahora y vemos cuánto tiempo puede sobrevivir una ciega en el sótano.
İkincisi ise şimdi gözlerinizi alırız ve kör bir kızın bodrum katında ne kadar hayatta kalabileceğine bakarız.
Te ciega.
Seni kör ediyor.
Coulson tiene buen ojo para el talento... aunque está un poco ciego cuando se trata de espías en su propia casa.
Coulson yetenek gördü mü anlar her ne kadar kendi çatısının altındaki casuslara karşı biraz kör olsa da.
"Dulzura, prepara una valija hay un leve problemita nos han deportado".
"Hayatım, valizini hazırla. Kör talih. Ülkeden ihraç ediliyoruz."
Al menos dos no están ciegos.
- Hiç değilse bunların ikisi kör değil.
¿ Cuántos años tenías cuando te quedaste ciego?
Kör kaldığında kaç yaşındaydın?
Nací ciego.
Ben kör doğdum.
No por ser ciego, sino por...
Kör anlamında değil...
- No están ciegos, Foggy.
- Yarasalar kör değildir Foggy. - Öyle mi?
¿ Estás ciego de verdad?
Gerçekten kör müsün?
¡ Soy Matt Murdock, el Ciego!
Ben Kör Matt Murdock!
Pero después de perder la vista, después de que mis habilidades se desarrollaran, me di cuenta de cuántas sirenas había en realidad... De cuánto sufría esta ciudad cada noche.
Ama kör olunca, diğer duyularım gelişince ne kadar çok siren olduğunu fark ettim bu şehrin her akşam ne kadar acı çektiğini fark ettim.
Ciego, llevaba una mochila.
- Kör, sırt çantalı.
Nadie miraría dos veces a un ciego.
Kimse kör birine ikinci kez bakmaz.
- Les quitaste los ojos.
Onları kör ettin.
Se cegaron ellos mismos.
- Kendilerini kör etti onlar.
Cucú.
Kör ebe.
En cuanto los vídeos se activen, ella tendrá ojos en el edificio, pero Samaritan estará ciego.
Veriler gelmeye başlayınca binayı görebilecek ama Samaritan kör olacak.
Pero ella lo está cegando.
Ama seni kör ediyor.
Esta lleva a un punto ciego de una cámara de tráfico.
Bu, trafik kamerasının kör noktasına çıkıyor.
Sus cámaras están mal ubicadas, con agujeros negros de 1 milla de ancho... el sensor de la puerta noroeste puede activarlo... - cualquiera con un móvil.
Güvenlik kameralarınız yanlış yerleştirilmiş, yaklaşık bir millik kör noktalar var, ve kuzeybatıdaki kapı sensörü cep telefonu olan herkes tarafından geçilebilir,
Mi vida comenzó cuando naciste, y algunas veces mi increíble amor por ti, me ciega y me olvido...
Ben, sen doğduğunda yaşamaya başlamıştım. Bazen sana olan inanılmaz sevgim gözümü kör ediyor. Ne kadar -

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]