Translate.vc / Espagnol → Turc / Leído
Leído traduction Turc
8,175 traduction parallèle
He leído más y más sobre el Rey Cuervo.
Kuzgun Kral'la ilgili birçok şey daha öğrendim.
Lo he leído en la necrológicas.
Ölüm ilanlarında okudum.
Oye, hablando de leer, me encantaría saber cuál es el último libro que habéis leído.
Okumaktan bahsediyorken, ben mutluluk duyarım grupça okuduğunuz son kitabın ne olduğunu bilmekten?
¿ Has leído alguno de sus ensayos?
- Herhangi bir yazısını okudun mu? - Hmm-hmm.
Sin haberlos leído estoy conmovida por el gesto de que los escribieras.
Henüz okumadım ama, yazmış olman bile beni etkiledi.
He leído el evangelio de Tyndale.
Tyndale'nin İncil'ini okudum.
¿ Has leído sus libros?
Kitaplarını okudunuz mu?
Si hubieras leído el manual, lo sabrías.
El kitapçığını okusaydın bilirdin.
El M-19 era una guerrilla comunista de universitarios e intelectuales que habían leído demasiado a Marx.
M-19 entellektüeller ve üniversite öğrencilerinden oluşan komünist bir çetedir. Kendi iyilikleri için çok fazla Karl Marx okurlardı.
Ud. debe haber leído Manu?
Manu'yu okumuş olmalısınız?
Recuerdo haberlo hojeado, haber leído partes... como la de la secuencia de Oskar Homolka en "Sabotaje".
Sayfalarını karıştırdığımı hatırlıyorum. Bazı bölümlerini okumuş olmalıyım. Mesela Sabotaj'da ki Oskar Homolka sekansının anlatıldığı bölümü.
He leído su informe de acciones, es interesante.
Çatışma raporunu okudum. Çok ilginçti.
No. A pesar de que nunca he dado a luz, He leído muchos libros... y oído mucho sobre él.
Yani ben hiç doğurmadım ama bu konu hakkında birçok kitap okudum ve bilgiler edindim.
No sé si has leído la letra pequeña del contrato, pero hay una cláusula moral.
Sözleşmendeki altı çizili yerleri okudun mu bilmiyorum ama yapılması yasak şeylerin yer aldığı bir madde var.
Como sabrán, si han leído el libro, he descrito siete tipos de personas exitosas.
Kitabı okuduysanız biliyorsunuzdur. 7 farklı başarılı insan tipi saydım.
Si han leído esto en el trabajo...
- Eğer iş yerindekiler bunu okursa...
Tiene sentido si te has leído los libros.
Kitabı okusan anlardın bir kere.
Pero la cosa es esta. Nunca la he leído.
Ama hala açıp bakmadım.
Aquí está la renuncia de responsabilidad, yo no la he leído.
Alın size tekzip. Valla ben okumadım.
De toda la gente que no ha leído un libro, probablemente sea la más inteligente.
Sanırım bütün o kitap okumayan insanlardan daha zekiyim.
Esa fue la milésima vez que he leído esa oración.
Bu cümleyi bininci defa okuyuşumdu bu.
¿ Lo has leído? Después de perder los brazos con un arma en un accidente horrible, el hombre emprende un viaje de autodescubrimiento, y se da cuenta de que ¡ las piernas pueden hacer lo mismo que los brazos!
Dehşet verici bir testere kazası onu kolsun bırakmıştı. Bu olaydan sonra kahramanımız kendini keşfetme yoluna koyulup elleriyle yaptığı her şeyi ayaklarıyla da yapabileceğini fark etti!
- Vaya, vaya. Quiero decir, no he leído esas cosas, pero me he quedado... con lo que me habéis estado diciendo y...
Yani o şeyleri okuduğumdan değil ama bana bir şeyleri anlatıyordunuz.
- He leído eso. - ¿ En serio?
- Bunu bir yerde okumuştum.
He leído su libro, Noticias desde el Frente.
- "Cepheden Notlar" kitabınızı okudum.
Han leído las proclamas en la iglesia.
Nikah ilanlarını kilisede okudular.
- He vuelto a Inglaterra, y he leído sobre su aventura.
İngiltere'ye döndüm. Girişimini okudum.
¿ Has leído los diarios últimamente?
Son zamanlarda hiç gazete okudun mu?
He leído "la estrella de siete picos".
Yedi Uçlu Yıldız'ı okudum.
- ¿ Lo has leído en un libro?
- Kitap mı okuyordun?
He leído sobre que el cuerpo de los hombres se deteriora en cuanto se jubilan.
Bir yerde acayip bir makale okudum. Erkeklerin vücudu emekli olduğu andan itibaren mahvolmaya başlıyormuş.
Hemos leído tu demanda revisada.
Düzenlenmiş talebin elimize ulaştı.
No se había leído el informe.
İş özetini okumadı.
Nunca he leído ese libro, ya lo sabes.
- O kitabı hiç okumadığımı biliyorsun.
Ahora tendrán un pasaje... del primer libro de Victoria de Maureen leído por Heather Mitchell, presidente del comité del festival de Victoria del verdadero Norte.
Şimdi, Gerçek Kuzey Festivali Victoria'sı komitesinin başkanı Heather Mitchell, bizlere Maureen'in ilk Victoria kitabından bir parça okuyacak.
He leído bastantes artículos en Lancet y otras revistas médicas.
Lancet ve diğer tıp dergilerinde bir çok makale okudum.
He leído en el periódico que hay una fiesta para solteros esta noche en Mobile.
Mobile'de bu akşam halk dansı partisi varmış.
Entiende usted los derechos que le he leído?
Size okumuş olduğum hakkları anladınız mı?
- ¿ Alguien lo ha leído?
Bunu henüz birileri okumuş mu gerçekten?
No lo han leído aún, ¿ verdad?
Kitabı daha okumadın değil mi?
En realidad nunca había leído fuera, bajo el... el cielo azul.
Dışarıda daha önce okumamıştım,... kocaman gökyüzünün altında.
Señorita Carter, he leído su historial de guerra
Bayan Carter, savaş raporlarınızı okudum.
He leído todo sobre ti.
Senin hakkında çok şey okudum.
No he leído ese documento en particular.
Ben daha o makaleyi okumadım.
- ¿ Has leído las notas?
- Tutanakları okudun mu?
¿ Lo has leído hoy en mi horóscopo, Rios?
Bunu bugünkü falımda mı okudun, Rios?
Han leído el resumen.
Açıklamayı okudunuz.
He leído este.
Bunu okumuştum.
No he leído nada sobre eso.
- Çünkü şeyden dolayı köpek tarafından öldürülen bir kediydi. - Hiçbir yerde okumadım.
Y he leído en el folleto - que las luces...
Broşürü okuyorum ışıklar hakkında...
He leído varias de sus monografías.
Birkaç tekyazısını okumuştum.