Translate.vc / Espagnol → Turc / Locus
Locus traduction Turc
62 traduction parallèle
No es desacertado que se llame a las subastas... Locus poenitentiae, que ¿ qué significa?
Bir açık artırma... locus poenitentiae değildir.
Locus poenitentiae significa lugar de arrepentimiento... o para cambiar de idea.
"Locus poenitentiae", tövbe etme yeri... veya birisinin fikrini değiştirme yeridir.
Es el locus classicus de Proudhon.
Proudhon'un kitabında yazıyordu.
"Locus Electus..."
Locus electus...
No, no logramos acordar el locus equidistante de los puntos.
Hayır, buluşacak ortak bir nokta bulamadık.
Los cuerpos en cuestión fueron hechos por la Compañía Locus Solus. Tipo 2050 Hadaly.
Soruşturma konusu model Locus Solus tarafından yapılan 2050 Hadaly.
Locus Solus está localizada en el extremo norte, pero vamos al precinto, que está mas cerca.
Locus Solus kuzey uçta ama biz araştırmaya bu bölgeden başlayalım ; çünkü yakın.
¿ Qué puedes decirme de ese robot de Locus Solus, el Tipo 2052 "Hadaly"?
Locus Solus robotu, model 2052 "Hadaly" hakkında bana neler anlatabilirsin?
La victima es el supervisor de envíos de Locus.
Kurban Locus Solus sevkiyat sorumlusu.
Inspector principal de envíos en la Corporación Locus.
Locus Solus şirketi sevkiyat departmanı yöneticisi.
Por el momento, podríamos investigar la conexión entre Koujinkai y Locus Solus.
Koujinkai ve Locus Solus arasındaki ilişkiyi araştırabiliriz.
No solo del asesinato del Inspector de envíos, sino su conexión con Locus Solus.
Sadece şu yöneticinin ölümünü değil, Locus Solus ile ilişkinizi de.
Si tienen alguna evidencia en contra de Locus Solus, depende de nosotros encontrarla.
Eğer Locus Solus hakkında bir ipucu var ise onu bulmak bize kaldı.
No tenemos mas elección que ir a Locus Solus.
Locus Solus'a baskın yapmaktan başka seçeneğimiz yok.
Lamento interrumpir, pero el cuartel de Locus Solus está por mostrarse pronto.
Böldüğüm için özür dilerim ; ancak Locus Solus merkez binasına yaklaşıyoruz.
¿ Locus Solus, eh?
Locus Solus demek?
! Necesitaba asegurarme que Locus contrató a Kim.
Locus'un Kim'i kiraladığından emin olmalıydım.
Locus Solus también lo sabe.
Locus Solus da bunu biliyor.
Con todos los datos del IA de Kim, podemos probar que Locus Solus tiene conexión con los crímenes, pero...
Kim'in aklındaki bilgilerle, Locus Solus'un...
Su paquete de su espíritu aun está conectado con Locus Solus.
Kim hala Locus Solus'a bağlı.
Esta nave por si misma es la evidencia que necesitamos para probar los crímenes de Locus Solus.
Geminin kendisi Locus Solus'un suçu için yeterli bir kanıt.
¿ Qué pasa si Locus intenta recapturar la nave?
Ya Locus geminin kontrolünü geri almaya çalışırsa.
Mientras, ¿ por qué no vamos a ver el secreto de la habilidad de Locus Solus de dar almas a sus muñecos?
Bu arada, neden gidip Locus Solus'un bebeklerini ruhla donatabilmesi ardındaki sırra bakmıyoruz.
Con razón los gynoids de Locus Solus parecían vivos.
Locus Solus'un Gynoidler'inin canlılığı bundan kaynaklanıyor.
El inspector asesinado cambió el código de ética de estos niños, cuando Locus se enteró, lo mandó asesinar. Con la excusa de la venganza del predecesor. Esa es mi teoría.
Öldürülen şirket yetkilisi çocuklar için yazılan kodları değiştirdi ve şirket onu öldürdü, mafya süsü verdiler.
El conductor era Locus Fender.
Şoförün adı Locus Fender'miş.
¿ Cómo perdió el brazo Locus Fender?
Locus Fender kolunu nasıl kaybetti?
¡ Locus!
Locus!
El conductor del camión era Locus Fender. Otro de los secuaces de Claremont.
Zırhlı aracı kullanması için tutulan Locus Fender Claremont'un yardakçı şebekesinin bir başka elemanıydı.
Según Locus, pararon a repostar.
Locus'un anlattığına göre, benzin almak için durmuşlar.
Esto no tiene ni pies ni cabeza.
Locus! S.ktir et onları.
Pero mamá...
- Locus...
Tenían alleles compartidos en cada locus de la muestra del varón. ¡ Papá!
Her locus'ta erkek örneğiyle ortak alel'leri vardı.
Una variante de 15.2 en el locus D7.
D7 lokusta Varyant 15.2.
En caso de violación, esperaría a ver los resultados del ADN de Alex Martin... 2 picos en cada locus... pero hay 4...
Bunu kendi başına yapması mümkün değil. Tecavüz iddiasına gelince : Yalnızca Alex Martin'in DNA'sı olsaydı her bir lokusta iki tepe noktası olurdu ama burada dört tane var.
Por otro lado, Lexi comparte marcadores en todos los locus con ambos.
Diğer taraftan Lexi'de her ikisinden de pay var.
Locus cómodos, que se alimentan de nuestras operaciones.
Ameliyatlarımızı yiyen rahatı yerinde çekirgeler.
Estamos sobre la frontera de Pennsylvania, que hace el locus federal.
Pennsylvania sınırının ötesinde, yani federal bir bölgedeyiz.
Los 13 locus.
Tüm 13 lokus'u.
¿ Puedes colocar una línea al locus cerúleo?
Kök hücreleri, loküs serüleus olacak şekilde geliştirebilir misin?
Estoy a punto de extirpar el locus coeruleus lo cual es un trabajo muy delicado.
Locus coeruleus'u çıkaracaktım. Çok ince bir işçilik gerektirir.
Locus coeruleus.
Locus coeruleus.
No lo es, para que sepas, en el campo de la física trabajamos con partículas tan diminutas que hacen chistes de obesos sobre el locus coeruleus.
Hallederim. Şunu da bil, fizik alanında o kadar küçük parçacıklarla çalışıyoruz ki locus coeruleus ile şişko diye dalga geçiyorlar.
Por ejemplo : cuando tu locus se sienta alrededor de la casa se sienta'alrededor'de la casa.
Mesela sizin locus coeruleus otobüse bindiğinde iki kişilik yere oturuyor.
¿ El locus coeruleus sangra tanto normalmente?
Bir locus coeruleus'dan normalde de bu kadar kan çıkar mı?
El locus coeruleus del cerebro puede liberar noradrenalina durante los acontecimientos traumáticos.
Beynin ortasındaki seruleusun travmatik durumlarda yüksek norepinefrin salgılar.
Y después extraemos del paciente una cadena polimórfica del locus, y la pasamos por un proceso de prueba amplificado usando la PCR.
Ve sonra hastadan ardışık polimorfik loküsü çıkartırız PCR kullanarak güçlendirilmiş test sürecine sokarız.
¡ Dile lo de los locus!
Ona lokustan bahset.
- No entiendo.
Quis hic locus,
Hay que encontrar a Locus Fender.
Locus Fender'i bulmalıyız.
Son locus- -
Çekirge gibiler- -