Translate.vc / Espagnol → Turc / Lás
Lás traduction Turc
1,022,893 traduction parallèle
A todas las unidades, manteneos atentos y alerta.
İki şüpheli binadan kaçmak için bir ısıtma kanalını kullandılar. Silahlı ve tehlikeliler.
Shepherd superó las defensas del DSN y trató de abrirse paso en otros seis edificios federales con explosivos, igual que hizo aquí.
denedi mi? Mesajı vermek için ulusal güvenliğin, diğer 4 saldırıyı durdurmasını göze aldı,
Vi todas las señales y solo seguí rechazándolas.
Kurt, ya benim bu hale gelmem sadece zaman meselesiyse?
Nuestros líderes nos han fallado. Me llamarán terrorista por lo que he hecho, pero soy y siempre he sido una patriota. Esto es una llamada a las armas, a ponerse en pie y luchar, porque la verdadera libertad no puede venir sin verdadero sacrificio, porque no importa qué bandera se esgrima, los que se oponen a esa libertad... ahora son nuestro enemigo.
Bu bir silahlanma çağrısı, ayakta kalma, mücadele etme, çünkü gerçek özgürlük gerçek fedakarlık olmadan gelmez, çünkü hangi bayrağı kullanırsa kullansınlar, bu özgürlüğe karşı olanlar... şimdi bizim düşmanımızdır.
Para aquellos de ustedes que vienen por primera vez las respuestas a sus muchas preguntas las encontrarán dentro de sus carpetas de metal.
Biz bugün ülkeye koordine edilen saldırılar gibi milli güvenlik tehditleri karşısında bir araya gelen,
Afortunadamente, las riendas del poder todavía están en su lugar, pero en el caso de otro ataque más devastador...
Bunu ona yapanın aklında çok özel bir amaç varmış. Jane'in dövmeleri bize hükümet yolsuzluğunu işaret ediyor gibi görünüyor.
Quizá estamos haciendo las preguntas equivocadas.
Belki de yanlış soruları soruyoruz.
Su hermana vive justo a las afueras de Baltimore.
Kız kardeşin, Baltimore'un hemen dışında yaşıyor.
¿ Para interrumpir las comunicaciones de emergencia?
Acil durum iletişimini kesmek mi?
¿ Cómo vamos a encontrar las armas nucleares de Shepherd?
Shepherd'ın nükleer silahlarını nasıl bulacağız? Ne zamandan beri CIA ile çalışıyoruz?
Ya estoy enviando a Jane las coordenadas GPS y fotos aéreas de vigilancia.
Jane'e şimdi GPS koordinatlarını ve hava gözetim fotoğraflarını gönderiyorum.
- Sí, las tengo.
- Evet, onları aldım.
- para reducir las víctimas.
- çıkarmalıyız.
¿ Y si pudiéramos contener las consecuencias?
Radyoaktif serpintiyi zaptedebilirsek ne olur?
Vale, hay un túnel de ferrocarril cerrado a las afueras de Washington.
Tamam, Washington D.C'nin hemen dışında kapanmış bir demiryolu tüneli var.
Pero tendremos que cortar las comunicaciones.
Fakat biz yayından çıkmak zorundayız.
Las apagaré de nuestro lado, pero volveré a conectar en 90 segundos.
Sonunda sizi kapatacağım, ancak 90 saniye içinde tekrar kontrol edeceğim.
Y arriesgasteis vuestras vidas y sacrificasteis demasiado para conseguir las respuestas que necesitábamos para parar Sandstorm y llevarlos ante la justicia.
Ve Sandstorm'u durdurmak ve onları adalete teslim etmek için ihtiyaç duyduğumuz cevapları almak için hayatlarınızı tehlikeye attınız ve çok fedakarlıklar yaptınız.
Y las familias luchan.
Ve aileler mücadele eder.
Me estoy dejando la piel por este niño, me estoy saltando todas las reglas.
Demek istediğim, bu çocuğu geriye doğru eğiyorum. Bütün durakları kaldırıyorum.
Mirando las estrellas, ¿ no?
Yıldızlara bakıyor musun, ha?
Poder deshacer las cosas que viste en ese vídeo para adultos.
Gördüğün şeyleri geri alabileceğimi Bu şehvetli videoda.
Lo que sigue es la denominada charla de los pájaros y las abejas.
Şimdi ne yapıyoruz "Kuşlar ve arılar" denilen şey konuşur.
¿ Bien? Y esa es la charla de los pájaros y las abejas.
Ve kuşlar ve arılar konuşuyor.
Se ha perdido todos sus cumpleaños, todas las Navidades y los Halloweens.
Bütün o Noeller, Bütün Halloween'ler. Virüs çarptığında o çok gençti, yani,
Ya no necesita la toalla de las babas.
Bilirsiniz, dışkı daha az tarryur.
Las deposiciones son mucho menos negras.
Değil mi, Melissa?
Me estaba poniendo las malditas orejas.
Hey, kulaklarını kulaklarına takıyordum.
¡ Vamos disfrazados de dos simpáticas personas a las que invitan a fiestas!
Partilere mensup iki güzel insan gibi giyinmiş durumdayız!
Es de las grandes.
Ah, bu büyük bir şey.
Las que no han vuelto aún.
Ah, bunlar henüz geri gelmedi.
Me recuerdan las palabras de ¡ Jeopardy!
Kelimeleri hatırlatıyorum Hakim!
Y ahora, lanzamos las palomas, y por las palomas quiero decir grillos ya que todas las palomas están muertas.
Ve şimdi, uh, Biz güvercinleri serbest bırakırız, güvercinler kriket demektir, Çünkü bütün güverler öldü.
Escribió un rap completo sobre las etapas del trabajo.
Emek emekleri hakkında bütün rap yazdı.
No eres bueno en la mayoría de las cosas.
Çoğu şeyde iyi değilsin.
La muñeca representa a nuesro bebé, y la gelatina Jell-O representa las delicadas estructuras de la matriz de Carol
Oyuncak bebeğimizi temsil ediyor ve Jell-O temsil ediyor Carol'un hassas rahim yapısı.
De las que se curan.
Uh, iyileşecekler.
Está en las primeras etapas del parto.
Erken emek var.
Estas son las hojas que necesitaré si algo se tuerce.
Bunlar benim ihtiyacım olacak sayfalardır. Eğer bir şey kayıtsızlaşırsa.
Las pegaré aquí por si acaso.
Her ihtimale karşı onları orada bantlayacağım.
Solo he venido a actuar desde las sombras y a asegurarme de que todo va perfectamente bien.
Ben sadece arka plana karışmak için geldim Ve her şeyin doğru gittiğinden emin olun.
Lo más probable es que no las necesitemos.
Büyük olasılıkla buna ihtiyacımız bile yok.
y pensamos que éramos las únicas personas del mundo?
Ve biz gezegendeki tek insan olduğumuzu düşündük?
Pero mira, las cosas no podían ir mejor aquí en el cielo.
Ama bak, burada cennette daha iyi şeyler olamazdı.
No, me refiero a que tienes que dejar de fijarte en todas las cosas malas que podrían suceder.
Hayır, yani fiksasyona son vermelisin Olabilecek tüm kötü şeyleri.
¿ Sabes? , es como las turbulencias en un avión.
Biliyorsun, uçakta türbülans gibidir.
Vale, mirad si las sales aromáticas están ahí.
Tamam, gidip kokulu tuzlar olup olmadığını görmek için gidiyorsunuz.
¡ Para un día que no llevo mi bolso de las sales!
Oh, günümü tuz çantamı getirmedim!
Vale, las encontré.
Tamam, buldum onları.
"Cosas con las que no puedo lidiar", por 400, Alex.
"Yapamayacağım şeyler" için 400, Alex.
Vale, Melissa, tú... tienes que coger las piernas.
Tamam, Melissa, sen sadece... O bacakları tutmalısın. Tamam.