Translate.vc / Espagnol → Turc / Marché
Marché traduction Turc
1,359 traduction parallèle
Quiero decir, entré, leí el papel, lo hice de pena, pero luego me marché enseguida.
Yani içeri girip rolümü okudum ve mekânı kokutup çıktım gittim.
Querida hermana, me marché con un nudo en la garganta... que aún no se me ha quitado.
Sevgili kardeşim. Boğazımda çözülmemiş bir düğümle yola çıktım.
Nací aquí, no me gustaba me marché.
Burada doğdum, sevmedim uzaklaştım.
Me marché de mi casa porque todo el mundo me llamaba loca. Por eso me marché.
- Evden ayrılmamın sebebi herkesin bana hasta olduğumu söylemesiydi.
Sí, incluso nos abrazamos cuando me marché.
Çıkarken kucaklaştık bile.
Llegué a las 6 : 30 y me marché a las 9.
Oraya yaklaşık altı buçukta gittim ve saat dokuz gibi çıktım.
Estuve allí, pero todo estaba en orden y me marché.
Sete gittim. Her şey harika görünüyordu, ben de çıktım.
Y me marché.
Ve çıktım.
En serio, cuando me marché, comencé a verme en los espejos.
Oradan ayrıldıktan sonra aynalara bakmaya başladım.
Me marché y me fui derecha a Italia.
Buradan ilk ayrıldığımda doğrudan İtalya'ya gittim.
Me marché a los 1 6 y nunca me perdonó.
16 yaşındayken evi terk ettim. Beni hiç affetmedi.
Me marché cuando él me lo pidió.
Gitmemi istediğinde ayrılmıştım.
¿ Lo tienen aquí y van a dejar que se marche?
- Kaçmasına göz mü yumacaklar?
Quiero que se marche ahora.
Onu derhal dışarı çıkarın.
Que se marche.
Dışarı çıkarın.
Ha llegado el momento de que me marche.
Onu bırakma zamanın geldi.
Que esto se marche.
Kaybol buradan!
Te llamaré cuando todo marche.
İşler tekrar rayına oturduğunda seni ararım, oldu mu?
Yo no quiero que se marche.
Hayır, gitmesini istemem.
Que no se marche.
Gözünü üzerinden ayırma. Çıkmasın.
Bien arriba y bien ajustados. ¡ Oh, oh, no se marche!
Dur, dur gitme!
¿ Qué impresión da que el hijo del líder se marche cuando el líder habla?
Lider konuşurken, liderin oğlunun gitmesi sence nasıl karşılanır? .
Quédate. - ¿ Que me marche?
Benden gitmemi mi istiyorsun?
Quizas simplemente me marche.
Belkide kendime biraz zaman ayırmak istemişimdir.
Marche un casco.
Bir kask geliyor.
Marche.
Yürü.
Déjese de tonterías. ¡ Marche!
Bırak dalga geçmeyi de yürü!
Eso, marche.
İşte böyle, yürü.
¡ Marche!
Yürü.
Pedimos que se marche.
Gitmeni istiyoruz.
¿ La unidad designada al rescate de Griffith que marche ahora!
Griffith'i kurtarmakla görevlendirilen grup şimdi yola çıksın!
Hasta que llego a ese nivel donde es absolutamente necesario que me marche.
En son aşamaya gelemeden en gereken aşamada ondan ayrılıyorum.
Deja que se marche, Alice.
Bırak gitsin Alice.
Mire, si no tiene una invitacion, sera mejor que se marche.
Bak, davetiyen yoksa, burayı terk etsen iyi olur.
¿ Por qué no dejas que se marche?
Niçin gitmesine izin vermiyorsun!
Las dejé allí y me marché.
Oraya koy ve git.
Andy, por favor, deja que me marche.
Andy, lütfen, beni bırakmalısın.
Deja que se marche.
Bırakalım gitsin.
Marche una orden de muerto en la carretera.
Ölümünün zamanı geldi.
Eso es solo ahora. Hará llorar a todos cuando se marche.
O çok değerli, onun gidişi herkesi üzecektir.
Tino, que no se marche.
Tino, bir yere gitmesine izin verme.
¿ Estas insinuando que me marche?
Gitmem gerektiğini mi söylüyorsun?
Route de Marche 252.
252, Route de Marche.
Sí, que se marche.
Evet, eve dönsün.
Debo hacer algo para que se marche.
Onu göndermeliyim.
Lo siento. Quizás... sea mejor que me marche.
Artık gitsem iyi olacak.
Le voy a pedir que por favor... se levante y se marche... y se lleve su silla plegable.
Şimdi, Sizden rica ediyorum..... kalkın ve gidin ve katlanan sandalyenizi de yanınızda götürün.
Ahora quiere estar solo, y le pide gentilmente a la leona que se marche.
Artık yalnız kalmak ister, o yüzden dişiye gitmesini rica eder.
Sí, pero no quiero que asustes a William y se marche.
Öyle zaten. Ama William'ı korkutup kaçırmanı istemiyorum.
Le prometo, Sr. Narayan Shankar... que cuando me marche... habré llenado este lugar con tanto amor... que le llevará 10 vidas borrarlo.
Size söz veriyorum, Bay Shankar, gitme zamanım geldiğinde burayı sevgiyle doldurmuş olacağım. Senden 10 yaşam götürecek.
Ya está. Así que pienso que es preferible que me marche.
Bu sebeple, ayrılmamın daha iyi olacağını düşünüyorum.