Translate.vc / Espagnol → Turc / Maître
Maître traduction Turc
229 traduction parallèle
Madame, Maître Caron.
Madam, hapishane müdürü.
Me gustan los sitios que se especializan en buena comida y no tienen maître.
İyi şef garson yerine... iyi yemek sunan böyle yerlere bayılıyorum.
Maître, ¿ dónde está la mesa de la Sra. Sturges?
Bayan Sturge'ların masası neresi?
- ¿ Todo en orden, maître?
- Her şey yolunda mı?
Y ahora recuerda que el nombre del viejo maître es Heinz.
Unutma, eski baş garsonun adı Heinz.
¿ El señor Heinz es aún el maître?
Yaşlı Heinz hâlâ burada yetkili mi?
El maître del Ritz le daría la mejor mesa.
- Ritz'deki baş garson en iyi masayı verirdi. - Tanrı seni korusun.
¿ Vais al Maître Paul?
Maître Paul'e mi?
De todas formas, si te invita al Maître Paul, es que espera encontrarme.
Eğer seni Maître Paul'e çağırdıysa, beni görmeyi umut ediyordur.
Y ahora, compañeros el más notable camarero de América, que podría ser maître mañana.
Ve şimdi arkadaşlar Amerika'nın en iyi garsonu, ama yarının şef garsonu olabilir.
Oiga, maître... No.
Garson, tamamdır, gidebilirsin.
Este caballero, Mario Costa, oficialmente maître, cae por receptación.
Bu adam, Mario Costa sözde şef garson. Elime düştü.
No se preocupe por el maître d'hôtel.
Otel kapıcısı için endişelenmeyin.
Maître Vivon es muy agradable.
Maître Vivon çok iyi biri.
¿ Nos olvidamos de Maître Vivon sus cajas fuertes y sus cerraduras?
Ve Maître Vivon'u, bütün kasalarını çift kilitlerini unutalım mı?
Por tanto os ordeno, como maître del Harmonia Gardens y comandante en jefe, que esta noche nuestro habitual servicio relámpago lo sea el doble.
O halde, Harmonia Gardens'ın şef garsonu, ve komutanınız olarak istediğim, bu geceki servisin, her zamanki yıldırım servisin iki katı mükemmellikte olmasıdır.
Y yo soy el maître, Rudy.
Ben de şef garsonunuz Rudy.
Señor Maître d'Hôtel.
Monsieur Maitre d'Hôtel.
¿ Mozo?
Maître-d'!
Me he resuelto, Maître Jacques, a dar una cena esta noche.
- Bu akşam bir yemek vereceğim Jacques Usta.
Aprenda, Maître Jacques, que es asesina una mesa muy llena de carne, que para ser amigo de los que uno invita, la frugalidad debe reinar en las meriendas que uno da, y que, como dice un antiguo,
Sizin gibiler şunu iyi öğrenmeli Jacques Usta, çok fazla yiyecekle donatılmış sofralar davetliler için tehlikelidir. Misafirlerinize onların sağlığını düşündüğünüzü göstermek için yemeklerde hafiflik ve sadelik şarttır.
Y ahora, Maître Jacques, hay que lavar mi carroza.
Ve şimdi Jacques Usta, arabamın temizlenmesini istiyorum.
¿ Podría saber, Maître Jacques, "lo que se dice" sobre mí?
Arkamdan konuşulanları bana söyleyebilir misiniz Jacques Usta?
Por lo que puedo ver, Maître Jacques, pagan mal vuestra franqueza.
Gördüğüm kadarıyla Jacques Usta dürüstlüğünüzün bedelini çok pahalı ödediniz.
No se enfade, Maître Jacques, se lo ruego.
Jacques Usta, lütfen kızmayın, rica ediyorum.
Señor Maître Jacques...
Saygıdeğer Jacques Usta...
No hay "Sr. Maître Jacques" por un doble, y si agarro un palo, le azoteo pero de buenas.
Saygıdeğer Jacques Usta dalkavuklukluğu seni kurtarmaz. Elime bir sopa geçirirsem gösteririm sana gününü.
¿ Sabe, Maître Jacques, si se encuentra su señor?
Jacques Usta, acaba efendin evde mi?
Maître Jacques, quiero que seas el juez de este asunto, para que veas hasta que punto tengo razón.
Jacques Usta, senin bu konuda bize hakemlik yapmanı istiyorum. - Haklı olduğum ortaya çıksın.
No me importa quién lo sea, y también puedo hacerte confianza, Maître Jacques.
Kim olduğu hiç fark etmez, anlaşmazlığın çözülmesi için ben de sana güveniyorum Jacques Usta...
Dígale, Maître Jacques, que con eso, puede tener todo de mí, y que le doy la libertad de elegir quien quiera - fuera de Mariane.
De ki ona Jacques Usta, bunun karşılığında benden ne isterse vereceğim. Marianne dışında istediği kişiyle evlenmesi için onu özgür bırakıyorum.
Maître Jacques, puedes asegurarle que, si él me concede a Mariane, me vera siempre su mejor sujeto, y nunca haré lo que sea fuera de su voluntad.
Jacques Usta, ona de ki eğer Marianne'ı bana vermeyi kabul ederse, beni dünyanın en itaatkar insanı olarak görecek karşısında ; onun isteği dışında tek bir şey yapmayacağım.
Maître Jacques, estoy en tu deuda por el resto de mi vida.
Sevgili Jacques Ustacığım... Sana hayatım boyunca minnettar kalacağım.
- ¿ es ud. El maitre?
- Şef garson musunuz?
- Hasta dieron dinero al maitre.
- Şef garsona para bile veriyorlardı.
- Pero el maitre tuvo que devolverlo.
- O garson iade etmek zorunda kaldı. - Sahi mi?
Anoche me dijo que había sido tratante de arte, maitre de hotel, acomodador en un cine...
Dün gece bana anlattığına göre, sanat eseri alıp satmış, başgarsonluk yapmış, sinemada teşrifatçılık yapmış...
Quiero hablar con el maitre d'del Hilton.
Ingeborg, Hilton Oteli'ni bağla.
René es el maitre dhotel, es decir, el jefe de los camareros.
Renee "maitre d'hôtel" dir. Yani "şef garson".
- Sí, maitre.
- Evet şefim.
Soy el marido de la dueña. Soy el maestre.
Ben Maitre d'Otel...
Me alegro de que mi amigo el Sr. Rinaldi haya ganado, pero...
Dostum Maitre Rinaldi'nin kazandığına memnun oldum, lakin...
Os presento al señor Rinaldi.
Size Maitre Rinaldi'yi takdim edeyim.
Yo soy la señora Rinaldi, la esposa del señor Rinaldi.
Ben Madam Rinaldi, Maitre Rinaldi'nin eşiyim.
Buenas noches, letrado.
İyi akşamlar, Maitre.
Pareces sorprendido, letrado.
Şaşırmış görünüyorsun, Maitre.
Otra cosa, el Sr. Rinaldi ya no se ocupará de vuestros negocios.
Dahası, Maitre Rinaldi artık sizin işlerinize bakmıyor.
- Avisa a Rinaldi.
- Maitre Rinaldi'ye haber verin.
Debió escuchar al maitre cuando hice la reservación.
Rezervasyonu yapan garsonu duymalıydınız. Sesi gözyaşı doluydu.
Es el maitre algo como un socio menor
Şey, o baş garson. Bir tür küçük hissedar.
Maître Jacques.
Bu işte yardımınızı istiyorum. İşte, Jacques Usta, buraya gelin.