Translate.vc / Espagnol → Turc / Melón
Melón traduction Turc
645 traduction parallèle
Este melón no está maduro.
Kavun daha kesilmemiş.
Buenos días, señorita. ¿ Para desayunar melón, pomelo, zumo de naranja?
Kahvaltı? Kavun, greyfurt, portakal suyu?
¿ No os gustaría verle la cara cuando descubra que el melón está lleno de oro?
Kavunun içindeki altınları görünce yüzünün alacağı şekli görmek isterdim.
¡ Su cabeza de melón!
- Seni geveze kuş beyinli!
¿ Me podrías traer un buen melón fresco, Doc?
Gelirken bana soğuk bir kavun getirirsin olur mu doktor?
¿ Qué tal un jugoso melón?
Olgun bir karpuz versene.
De entrada, melón.
Önce karpuz.
Puedes retirar el melón, Elvira.
Karpuzu kaldırabilirsin Elvira.
¿ Puede escogerme un melón?
Benim için kavun seçebilir misin?
Cintia está comprando melón y prosciutto. Es jamón.
Cinzia kavun ve prosciutto alıyor - salam demek.
¿ Y un trozo de melón?
Ve bir dilim kavun?
Si, por eso iré y me tomaré medio melón.
Evet, gidip yarım karpuz yiyeyim.
Aquella semilla de amapola, ¿ estás segura de que no era de melón?
Şu haşhaş tohumunun, kavun kadar olmadığına eminmisin?
Para empezar, queremos lonchas finas dejamón enrolladas y rellenas con trozos de melón.
Önce, çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış çok olgun İran kavunu dilimleri alacağız.
Y ahora, mientras esperamos las lonchas finas dejamón, enrolladas y rellenas con estupendos trozos de melón persa...
Ve şimdi de çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış, olgun İran kavununu beklereken...
Empezaremos con melón, y gigot d'agneau boulangère.
Kavunla başlayacağız, Sonra kuzu butu boulangére.
Y un día se me metió en el melón y me vine a Barcelona, a probar suerte.
Şansımı Barselona'da denemeye karar verdim.
- ¿ Te has acordado del melón, Charles?
- Kavun da getirdin mi, Charles?
- ¿ El melón?
- Ne kavunu?
Me muero por un melón.
Canım çok kavun çekti.
Y, Evangelos, quiero melón.
Evangelos, kavun da istiyorum.
Me gusta el buen melón.
Küçük kavunları severim.
Ve al melonar del tío Possum y trae un melón madurito.
Possum amcanın bostanından bana güzel bir kavun getirir misin?
¡ Su cabeza se abrió como un melón!
Kafası karpuz gibi yarıldı!
Un melón cantaloup, por favor.
Bir kavun alabilir miyim, lütfen?
- ¿ Alguna vez has probado melón?
- Hiç ballı kavunun tadına baktın mı?
Dame una tajada de ese melón.
Lowell, şu kavundan bir parça versene.
Es imposible que quepa un melón.
Kesinlikle tüy kuşları iğne atsanız düşmez. Karpuz atsanız düşmez.
¡ Judías, olivas, semillas tostadas de melón!
Bezelye, zeytin, karpuz çekirdeği!
Judías, olivas, semillas tostadas de melón.
Bezelye, zeytin, karpuz çekirdeği!
Luego, pone semillas de melón en el hoyo y las mete hasta formar un montón.
Sonra, deliğe bir miktar kavun tohumu koyar ve onları içeride oluğa gelecek şekilde yerleştirir.
Probablemente al Rey le guste más el melón que las ciruelas
Belki kralımız kavunu eriğe tercih eder.
Pero resultó ser un melón.
Ama kelek çıktı.
Aquí está tu melón.
Karpuzların geldi.
- ¿ Has probado este melón?
- Bu karpuzun tadına baktın mı?
- Quisiera melón al oporto Huevo en gelatina, una caballa aromatizada pâté de foie, cangrejo al nado...
İyi akşamlar efendim. - Şaraplı kavun jöleli yumurta, engerekli uskumru yağda karaciğer patesi, kerevit suyuna çorba.
- Sólo tomaré melón... o tarta.
- Ben kavun alacağım... ya da pay.
¡ Firme como un melón!
Taş gibisin güzelim!
Más dulce que un árbol de melón
# Kavundan tatlı #
Tengo el famoso melón Cubano.
Özel Küba kavunu alacağım.
No vendas melón aquí.
Burada kavun satmıyoruz.
A veces me tomó un justo en el melón de edad.
Bazen bizim tenekeye yediğim de oluyordu.
¿ Alguna vez tiraste un melón desde un piso 40?
Hiç 40 kattan düşen kavunun hikayesini duydun mu?
Tiene el corazón de melón.
Kalbi pervane gibidir.
A mi me gusta arremeter contra los chicos con un porcionador de melón.
Bana kalırsa, bir çocuğu kavun kaşığıyla pataklamak en iyisi.
Voy a por el porcionador de melón.
- Kavun kaşığını getireyim.
- Agita el melón.
Saçını diyorum.
- Pásame el melón.
Reçeli uzatsana.
Y yo soy el Melón del Ebro.
Ben de Queens'deki kumkuatım.
Con un melón?
Kavunla mı?
Unos gustan del melón y otros, del verraco.
Bu deyişi bilirsiniz.