Translate.vc / Espagnol → Turc / Menù
Menù traduction Turc
2,758 traduction parallèle
No, pero no tengas el menú dado vuelta.
Hayır, ama menüyü ters tutma.
- Por favor. - ¿ Nos traería el menú?
- Buyurun? - Menüyü rica edebilir miyim?
Está en la historia en vuestro menú.
Hikaye önünüzdeki menüde yer almaktadır.
Usted está obligado a mostrar el menú al Sr. Matter.
- Tabii ki. Kanunen Bay Matter'a menüyü göstermek zorundasınız.
No en el menú de primavera.
Bahar menüsü için değil.
El Sr. Matter le envía un menú.
Şef, Bay Matter bir menü yolladı.
Este es un menú del siglo pasado, Alexandre.
Bu menü geçen asırdan kalma, Alexandre.
Todo el mundo está al acecho para mi mierda de menú primavera.
Herkes lanet bahar menüsünü bekliyor.
¿ El navarin de tu menú de 1999 en el Inn en Uzès?
Senin Uzès, Inn'deki 1999 menünde olan güveç mi?
He oído que los críticos de Le Guide... vendrán un día ha conocer su nuevo menú.
Le Guide'dan eleştirmenlerin yeni menünü sunduğun gün geleceklerini duydum.
Nosotros haremos el menú juntos, pero...
Menüyü birlikte yapacağız, ama...
¡ Tenemos 2 días para inventar un menú que tu ni yo conocemos!
Hâlâ bir muamma olan menüyü hazırlamak için iki günümüz var!
Esta noche tenemos nuestro nuevo menú.
Bu akşam yeni menümüz var.
El Chef Jefe Cirilo propone su menú Sinfónico.
Şef Cyril Boss, Senfonik Menü'yü önerir.
Es el Menú de Primavera.
Bahar menüsü hazırlıyoruz.
¡ Una hora y media para inventar un nuevo menú!
- Peki, şef! Yeni bir menü oluşturmak için bir buçuk saat!
El menú.
Menü.
El pintor hizo el menú de primavera.
Bahar menüsünü senin boyacı yaptı.
Señoras y Señores, espero hayan disfrutado mi menú de primavera.
Bayanlar ve baylar... Bahar menümün keyfini sürdünüz.
Él creó el menú de primavera.
Bahar menüsünü, o meydana getirdi.
Pero con su tocino y su queso. Y no me traiga un menú de postres.
Ama belki onun pastırması ve peynirinide, ve tatlı menüsü getirmeyin.
Primero vaya al menú de inicio.
İlk olarak başlata gidin.
Menu tontería ¿ Porqué preguntas eso?
Manyaksın sen! Ne diye yapsın?
Agyness Deyn y Sara Sophie Flicker vinieron a la ultima, y Mario Carbone y Rich Torrisi hicieron el menu, y despues pusimos "My Man Godfrey" en pantalla.
Agyness Deyn ve Sara Sophie Flicker son yaptığımıza geldiler ve Mario Carbone ve Rich Torrisi'de menüyü hazırladılar ve biz de "Adamım, Godfrey" i gösterdik.
Y nuestro menú, preparado por el chef April Bloomfield, se ha inspirado en ese tema.
Ve menümüzü ilhamını bu temadan alan şef April Bloomfield hazırladı.
En el menú de hoy, anoche a las 0200 horas tuvimos una agresión con agravantes en el Bar Shannon en la calle West 92, dos idiotas discutiendo por el salario de Derek Jeter, continuaron fuera, uno siguió golpeando al otro
Bugünün menüsü dün gece saat 2'de bir ağır saldırı ihbarı vardı. Batı 92'deki Shannon Bar'da, Derek Jeter'in maaşına dırdır eden iki şebek olayı çıkışa taşırlar, biri diğerinin üzerine yürür diğeri renk vermez ve bu sabah 6'da itibaren bizim ağır saldırı olur size cinayet.
- Nada. Solo un menú a 9,50.
- Sadece 9.50 Euro'luk spesiyellerinden.
¿ Últimamente que hay en el menú?
Bugünlerin olayı nedir?
Solamente te cuento lo que hay en el menú de esas nenas.
Ben sadece size bu kadınların menülerindekini söylüyorum.
¿ Café, quizá un menú de postres?
Kahve ya da tatlı menüsü?
También hice este menú de modificaciones.
Ayrıca böyle bir katalog hazırladım.
En la secundaria, él siempre tenía la misma mirada cuando tú pasabas, como si estuviera muerto de hambre, y tú fueras un menú de degustación.
Lisedeyken, her zaman gözlerinde o bakış vardı özellikle sen ne zaman geçsen sanki o açlıktan ölüyormuş da sen de lezzetli bir menüymüşsün gibi bakardı.
El menú es una locura y los precios son ridículos.
Anlaşılmaz bir menüsü var ve fiyatları çok uçuk.
¿ Mi menu qué?
Peşinden gider, her şeyi not eder nüfuzlu görünmeni sağlarım. - Neyim olacaksın?
Sardinas era el tradicional menú de Cuaresma, cuando éramos jóvenes.
Sardalye gençliğimizde geleneksel Perhiz yemeğiydi.
Muy bien, Supongo que es el menú del desayuno, pero no lo sé.
Farz ediyorum ki, bu kahvaltı menüsü? Emin değilim.
No, no. Normalmente no está en el menú.
Hayır, hayır bu normal bir şey değil.
Imagino que podemos posponer la prueba del menú con Vincent
Vincent'teki yemekli toplantıyı erteliyoruz demek mi bu?
¿ Hay quinua en el menú de la cárcel?
Five Points'te kinoa veriyorlar mıydı?
Entonces, el hombre, hambriento, fue del refrigerador al mostrador, por un menú pero todo lo que encontró, fue uno de comida vegetariana!
Sonra açlıktan bitkin düşen adam, servis menüsüne bakmak için tezgâha yönelmiş ama öğrenmiş ki orası vejeteryan mekânıymış!
Me da tiempo de diseñar nuestro menú de San Valentín, y ya sabes que quiero empezar con un cóctel de langostinos, chaval.
Bana da S. Günü menümüzü tasarlamak için zaman kalır. Ve karides kokteyl ile zirve yapacağım aşikar dostum.
Anoche estaba pidiendo la cena con esta chica de grandes pechos que se hace llamar Salome, y ella estaba mirando en menú burlándose del dibujo de Grandma Moses y es increíblemente divertida.
Dün gece şu kendine Salome diyen koca göğüslü kızla yemekteydim. Menüye bakarken Büyükanne Moses'ın * yaptığı resimle dalga geçmeye başladı. Komikti hem de.
El menú es enorme.
Menü muazzam.
Vale, dejadme que os guíe por el menú.
Peki, o zaman sizlere menüdekileri anlatayım.
Nuestro menú se divide en 7 cocinas diferentes.
Menümüz 7 farklı mutfağa bölünmüştür.
Y tenemos platos especiales en cada uno de esas secciones que no están en el menú.
Bir de bunların hepsinde menüde yer almayan özel yemeklerimiz bulunmaktadır.
Son más de las 6 de la tarde., así que tenemos un menú completamente diferente.
Saat 18 : 00'ı geçmiş, o yüzden tamamen farklı menülerimiz var.
No soy una cría. Me pido el menú de adulto del Pizza Hut.
Pizza Hut'tan yetişkin menüsü alabiliyorum.
¿ Quiere pedir el menú grande para compartir?
Bir büyük alıp onu paylaşalım mı?
Quizá. ¿ hay un menú?
- Olabilir, menü alabilir miyiz?
"Menu à la cake". Eso definitivamente va a impresionarla.
Menu à la cake Bu kelime onu etkileyecektir.