Translate.vc / Espagnol → Turc / Misión
Misión traduction Turc
20,949 traduction parallèle
El evento de hace tres años... cuando Bay Star Hong Kong asumió el control del Banco Comercial de Corea. Obviamente fue sospechoso... por eso nuestros agentes planearon y ejecutaron la misión.
Üç yıl önceki o olay Bay Star Hong Kong'un, Kore Ticaret Bankası'nı devralması apaçık şüphe uyandırıcıydı.
La misión fue cesada abruptamente y fueron borrados todos los registros de la misma.
Bu yüzden ajanlarımız bir görev planı yapıp uygulamaya koydular. Görev aniden sonlandırıldı ve buna dair tüm kayıtlar silindi.
El presidente Hwang me dijo... que un agente que participó en la misión hace tres años... le dijo que todo estaba conectado.
Başkan Hwang bana dedi ki üç yıl önceki görevde yer alan bir ajan her şeyin bağlantılı olduğunu söylemiş.
Yo fui parte de la misión hace tres años... y perdí a mi compañero más cercano como resultado.
Ben de üç yıl önceki görevin bir parçasıydım ve sonucunda en yakın çalışma arkadaşımı kaybettim.
Vamos a poner el reloj de la misión a cinco minutos.
Görev zamanını beş dakikaya ayarlıyalım.
Esa es nuestra misión.
Bizim hedefimiz bu.
Bueno... Inicialmente fui reclutada para espiar a Kirsten, pero esa misión ha sido abortada, obviamente.
Pekala... uh, başlangıçta Kirsten'a casusluk yapmak için işe alındım, ama o görevin iptal edildiği belli oluyor.
Reloj de la misión, ajustado a cinco minuto, por favor.
Görev saati beş dakikaya ayarlansın lütfen.
Eso precederá a nuestra misión juntos.
Bu göreve başlamamızdan öncesine.
Mi misión es la misma.
Benim görevim aynı.
¿ Y renunciar a la misión? Gracias, pero solo me quedaban unos pocos años, de todas formas.
Görevi bıraksa mıydın? Eksik olma da, zaten birkaç yıllık ömrüm kalmış.
Nos necesitaba para completar la misión.
Görevi tamamlamana ihtiyacı var.
Ya, centrarnos en tu misión, ¿ verdad?
Evet, görevine odaklanma meselesi, değil mi?
Esto... es control de misión.
Burası Merkez.
Tendríamos todo un año para completar la misión.
Görevi başarmak için koca bir yılımız olacak.
Si elegimos ahora la misión errónea, no tendremos otra oportunidad.
Şimdi yanlış görevi seçersek ikinci bir şansımız olmayacak.
Una última misión para evitar la paradoja.
Paradoksu durdurmak için son bir görev.
Si se me obligase a apostar mi vida en una misión, preferiría una de esperanza que una de venganza.
İki görevden biri için hayatım üzerine bahse girmem gerekseydi içinde intikamdan çok, umut olanı tercih ederdim.
- Tu misión ha terminado.
- Senin görevin bitti.
Si ahora escogemos la misión equivocada, no tendremos otra oportunidad.
Yanlış görevi seçersek ikinci bir şansımız olmayacak.
Marcus, después de todo lo que has sacrificado por nuestra misión, tu padre...
Marcus, amacımız uğruna vazgeçtiğin onca şey baban...
Esta era su misión.
Senin amacındı.
¿ Estás dispuesto a dejar que alguien que ames muera por tu misión?
Amacın uğruna sevdiğin birinin ölmesine izin verir misin?
Reloj de la misión a cinco minutos.
Görev süresi beş dakikada.
Es por otra misión.
Bizim için.
¡ Con eso completaremos la misión!
Böylece görev tamamlanmış olacak.
Ordena a todos que prosigan con la misión.
Görevin tamamlanması emrini ver!
Ahora, puedo ingresar al Control de Misión desde nuestra oficina.
Şimdi buradan sizin oradaki Görev Kontrol'e girebilirsem.
Bien, los tanques se mantienen bajo tierra, cerca del control de misión.
Tamam, tanklar yer altında, görev kontrole yakın bir yerde.
El control de misión está a un kilómetro y medio de la plataforma de lanzamiento, así que la cámara de vigilancia es todo lo que están viendo del cohete.
Görev kontrol, fırlatma rampasından bir kilometre uzakta dolayısıyla roketle ilgili tek görebildikleri güvenlik kamerasındakiler.
Solo sal de ahí antes de que empiece el conteo en aproximadamente 15 minutos, porque necesito apagar el bucle antes de que el motor empiece a funcionar, o si no los de control de misión sabrán que algo sucede.
15 dakika içinde, geri sayım başlamadan önce oradan çık çünkü motor duman saçmaya başladığında tekrarlı kapatmam lazım yoksa görev kontrol bir şeyler döndüğünü anlar.
Abandonamos la misión en mitad de la noche, toda mi congregación.
Gecenin bir yarısı misyonu bırakıp tüm cemaatle birlikte orayı terk ettik.
Dijo que cuando llegó el momento de realizar la misión, cambió de opinión.
İş uygulamaya gelince fikrini değiştirmiş.
La misión es aterradora, caballeros.
Ürkütücü bir görev beyler.
Frontera. Campo Base de las Fuerzas en Misión de Paz ]
- Pakistan Sınır Bölgesi, BM Barış Güçleri Kamp sahası
Tienen noventa segundos para completar la misión.
Bu görevi tamamlamak için 90 saniyeniz var.
Misión fallida.
Görev başarısızlıkla sonuçlandı.
Cuando las Fuerzas Especiales se ven por primera vez en una misión conjunta... se envuelven en su propia batalla para desafiarse mutuamente... para averiguar si el otro es lo suficiente de fiar.
Ortak operasyonlarda ilk kez karşılaşan Özel Kuvvetler birbirlerini test etmek için kendi kendileriyle savaşırlar. Amaç karşısındakinin yeterince güvenilir biri olup olmadığını tespit etmektir.
Misión completa.
Görev tamamlandı.
Nos estamos uniendo a un cuerpo del ejército normal... así que no habrá ninguna misión de emergencia.
Normal bir orduya katılacağız. O yüzden artık acil durum görevleri olmayacak.
Aun así, sigo órdenes para completar mi misión.
Yine de görevimi tamamlamak için emredileni yaparım.
Piensa en esto hasta que termine tu misión en el extranjero.
Yurtdışı vazifen bitene kadar bunu düşün.
No tomaremos ninguna acción preventiva... pero es nuestra misión mantener el orden público...
Asla önden hareket etmeyeceğiz fakat halkı korumak bizim asli vazifemiz...
¿ Puedo hacer una nota que ha solicitado la misión?
Emrettiğiniz görevi bir kenara not etsem mi?
Sí, pero la CIA protestó enérgicamente... en contra de esta misión y su resultado final.
Evet, ama CIA bu görevi ve sonucunu şiddetle kınadı.
Aunque los 14 semáforos que hay en su camino estuviesen en verde... esta misión sería... Imposible.
Yolunun üzerindeki 14 trafik lambası da yeşil yansa bile bu işlerin halledilmesi imkânsız.
Simplemente la abandonaste para irte a una misión heroica.
Kahramanca bir maceraya çıkabilmek için onu geride bıraktın.
Estoy al servicio de la Divina Misión.
İlahi Güç'ün hizmetindeyim.
La misión de esta noche...
- Bu akşamki görevimiz...
Y tendremos una misión nueva.
- Yeni bir görevimiz var.
Todo el alto mando lejos del barco al mismo tiempo. Estábamos en una misión diplomática.
Diplomatik bir görevdeydik.