English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Necesitó

Necesitó traduction Turc

691 traduction parallèle
Ningún hombre jamás necesitó o amó a alguien... como yo te necesito y te amo.
İnan bana dünyadaki hiçbir erkek, sevgilisine sana ihtiyaç duyduğum kadar ihtiyaç duymamış... seni sevdiğim kadar sevgilisini sevmemiştir.
¿ Se necesitó una reunión de la junta y un ex oficial del gobierno para revisar mi cuenta?
Hesabıma bakmak için kurul toplantısıyla eski devlet memuru mu gerekti?
No necesitó hacerlo.
Buna gerek duymadı.
No necesitó ningún arreglo cuando usted se casó.
Evlenirken hiç tadilat gerektirmemişti.
Se necesitó una boda para ello.
Bunu kurmak için de bir evlilik gerekti.
El doctor no necesitó un detector de minas para encontrarla.
Doktor, mayın detektörüne ihtiyaç duymadı.
Hoy me dijo que jamás necesitó a nadie.
Bugün, hiç kimseye hiçbir zaman ihtiyaç duymadığını söyledi.
Sólo se necesitó esfuerzo físico.
Sadece fiziksel çaba gerektirdi.
- No necesitó ningún arreglo.
- Hiç düzeltilmeye ihtiyacı yoktu.
Nunca necesitó a nadie... y ahora me necesita.
Asla hiç kimseye muhtaç olmadın.
La noche que jesús más me necesitó, lo negué.
İsa'nın ihtiyacı olduğu gece ona yardım etmedim.
Sólo apareció en su vida por casualidad, cuando él necesitó a alguien.
Aslında pirincin bitmişse, her zaman arpa vardır. Arpan bitmişse, darı vardır.
Así que esta película no necesitó la ayuda de la imaginación de un escritor de ficción.
Dolayısıyla bu filmde, bir roman yazarının düş gücüne gereksinim duyulmamıştır.
Sebastian sólo la necesitó mientras Ud. le fue útil.
Hâlâ faydalı olduğun zamanlarda Sebastian sadece sana ihtiyaç duydu.
Poco después, cuando hizo más calor y la playa se colmó no me necesitó más para eso.
Çok geçmeden hava daha ısınıp plaj kalabalıklaştığında bu amaç için daha fazla ihtiyacı kalmadı bana.
Lo que Ud. necesitó sólo se puede tener una vez.
İhtiyaç duyduğunuz şeye yalnızca bir kez ihtiyacınız vardır.
Hasta que la Gestapo yá no nos necesitó, ni a mí ni a Berger.
Gestapo'nun artık bana ve bay Berger'a ihtiyacı kalmamıştı.
El general necesitó montar guardia en el Monasterio de Origlione.
General'in Origlione manastırının tepesinde bir gözetleme noktasına ihtiyacı vardı.
Después de que su marido murió. Ella necesitó ayuda economica.
Kocası ölünce maddi sıkıntıya düştü.
Tras la muerte de Bill, Janet necesitó apoyo y lo tomó del primero que pasó.
Bill öldükten sonra Janet yaslanabileceği birini aradı, ilk karşısına çıkana yapıştı.
Y cuando él necesitó a alguien, yo no estaba.
Ve onun birine ihtiyacı olduğunda ben orda değildim.
¿ Para ser un miembro de la Resistancia, necesitó entrenamiento político?
Üç gündür yürüyorduk ve yürüdüğümüz sırada ihtiyar bir adam bana bir elma uzattı.
Para hacer eso, necesitó acceso a las llaves.
Bunu yapması için de, anahtarlara ulaşması gerekiyordu.
Me la quité porque alguien la necesitó.
Ceketi çıkarttım. Başka bir yerde lazım oldu.
Amthor le dijo a Burnette que una de sus chicas se casó con un juez, y fue todo lo que necesitó escuchar.
Amthor, Burnette'e kızlarından birinin bir yargıçla evlendiğini söyledi. Bunu duyması yeterliydi.
Nunca trató de hablarme porque no me necesitó.
Jim bana bakmıyordu ama ona baktığımın farkındaydı,
Joseph y Ana hallaron refugio entre los leñadores... y se quedaron con ellos casi un año... el tiempo que necesitó la policía... para volver a encontrar las huellas de mi abuelo.
Joseph ve Anna, neredeyse bir yıl boyunca salcıların arasında saklandılar. Polislerin büyükbabamın izini sürmeleri bu yüzden uzun zaman aldı.
Ayer, usted necesitó el "amo" mío, hoy mis lágrimas.
Gururunuzdu. Dün sizi sevdiğimi söylememi istediniz bugünse göz yaşlarımı.
¿ Adónde estabas tú cuando el país te necesitó? ¡ Tenemos un deber solemne hacia esos millones de vidas masacradas sin necesidad!
Gereksiz yere kanları dökülen milyonlarca kişiye kutsal bir görevimiz var.
Y fue este animal, el que el Inuit necesitó para comer y vestirse.
O, Inuitler'in etini yediği, kıllarından giysi dokuduğu hayvanmış.
" No hubo ninguna elocuencia, ni él la necesitó.
" Hoş sözler söylemedi, söylemeye de ihtiyacı yoktu.
Necesitó de tus consejos.
Tavsiyene ihtiyacım var.
Pero cuando considero la apasionada determinación y la indefectible generosidad de espíritu que se necesitó para lograr este fin me lleno de admiración por este viejo, inculto campesino que pudo completar una tarea digna de Dios.
Ama bu maksadın hasıl olmasına gereken ruhun tutkulu kararlılığı ve eksilmez alicenaplığını nazarıitibara alınca Tanrı'ya şayan bir işi tamamına erdirebilen bu ihtiyar, tahsilsiz köylüye hayranlık duyuyorum.
¿ Cuánto tiempo necesitó para reconocer la foto?
Fotoğrafı tanımanız ne kadar zaman aldı?
¿ Cuánto tiempo necesitó?
Öyleyse, tanımanız ne kadar sürdü?
¿ Dónde estaban cuando su país los necesitó?
Ülkelerinin onlara ihtiyacı varken neredeydiler?
Pues, una vez me necesitó.
Bir keresinde bana ihtiyacı olmuştu.
La necesitó en el concierto.
Konserde ona ihtiyacınız vardı.
Sólo estás aquí porque mi hermano necesitó tu ayuda.
Burada olmanın tek sebebi,... ben hapisteyken kardeşime yardım etmiş olman.
- Nunca necesitó nuestra ayuda.
Kaçmak için yardımımıza ihtiyacı yoktu.
No necesitó dirigirse al libro.
Hatırlamak için deftere bakmasına gerek yoktu.
Y si él alguna vez necesitó cualquier cosa guste un Trago Grande O las baterías o algo por el estilo es seguro que el "7 comidas ligeras" en el cielo No tenga esos signos que dicen :
Hem battal boy içecek, pil gibi şeylere ihtiyacı olsa..... eminim cennetteki marketlerde "Gömlek ve ayakkabı yoksa, hizmet de yok"
Lo siento, papá, pero Ronnie Beck que ganó tres veces la carrera... -... nunca necesitó la ayuda de su papá.
Özür dilerim, Baba, ama üç defa şampiyon olan Ronnie Beck... babasından hiç yardım almamış.
Necesitó bastante coraje para venir aquí sola.
Buraya yalnız başına gelmesi cesaret gerektirir.
Louden Downey necesitó un litigante hoy. Eres un gallina.
Louden Downey'nin artık bir davavekiline ihtiyacı var.
¿ Dónde estaban esas bonitas palabras cuando ella necesitó escucharlas?
Onun duyması gerektiğinde bu süslü sözler nerdeydi?
Y sin embargo, él me necesitó.
Ancak, onun bana ihtiyacı vardı.
Él me necesitó a mí.
Bana ihtiyacı vardı.
Se necesitó que otra persona le disparara.
Seni başka biri vurmak zorunda kaldı. Kendi yapamadı!
Necesitó dos disparos.
Bir insan, yılandan daha büyük hedeftir.
Por eso lo necesitó.
Bu yüzden sana ihtiyaç duydu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]