English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Nikki

Nikki traduction Turc

2,367 traduction parallèle
He hecho un corte en lo que Curtis pensó que podría ser gota en el pie de Nikki Parkson.
Curtis'in söylediği gut hastalığı için Nikki Parkson'un tırnağından örnek aldım.
- Nikki tomaba colchicina.
- Nikki kolsisin kullanıyordu.
¿ Qué has encontrado en las finanzas de Nikki Parkson?
Nikki Parkson'un mali kayıtlarından bir şeyler bulabildin mi?
Hombre, Nikki tomó muchas píldoras.
Nikki ne kadar çok ilaç alıyormuş.
Cuanto antes se haga, antes tendremos a Nikki de regreso.
Ne kadar çabuk biterse Nikki'yi o kadar çabuk alabiliriz.
Y van a decir que mi madre le dió a Nikki la paroxysmal polyserositis.
Akdeniz ateşine annem mi sebep oldu diyorsunuz?
¿ Pero obtuvo bastante atención en su círculo por la enfermedad de Nikki, verdad?
Nikki'nin hastalığı yüzünden etrafınızda bayağı dikkat çekmiştiniz değil mi?
Usted firmaba personalmente para la medicación de Nikki.
Nikki'nin ilaçlarını şahsen siz imzalamışsınız.
Mi madre le daba la medicación religiosamente.
Annem Nikki'nin ilaçları hakkında çok dikkatliydi.
Mientras Nikki estuviera enferma, usted se sentía importante.
Nikki hasta olduğu sürece sende kendini önemli hissedecektin.
¿ Nikki lo descubrió?
Nikki öğrendi mi?
Si Nikki hubiera recibido su Colchicina, sus ataques podrían haber sido precenidos.
Nikki kolsisini alsaydı atakları önlenebilirdi.
Encontramos tú ADN en las sábanas de Nikki.
Nikki'nin çarşaflarında DNA'nı bulduk.
Sin ánimo de ofender, ¿ tú no perteneces a la misma liga que Nikki, verdad?
Alınma ama sen pek te Nikki'nin ayarında biri değilsin, değil mi?
Quizás tomar ventaja de la enfermedad de Nikki o incluso peor... violación.
Belki de Nikki'nin durumundan faydalanmak istedin ya da daha kötüsü... tecavüz.
Nikki y yo nos queríamos.
Nikki ve ben birbirimizi seviyorduk.
- ¿ Nikki lo sabía?
- Bundan Nikki'nin haberi var mıydı?
- Nos caímos bien. - Bueno, eso es tú y Nikki sentados en la sala.
- Birbirimizden hoşlandık.
Muy lejos de manchar las sábanas.
- Nikki'nin yatak odasıyla salonda kitap okumanın bir alakası yok.
Nikki era agradable.
Nikki harika biriydi.
Te lo he dicho, Nikki y yo estábamos enamorados.
Size söyledim, biz birbimize aşıktık.
Lo que creo es, que estrangulaste a Nikki y trataste de que pareciera un suicidio.
Neye inanıyorum biliyor musun, onu boğdun ve intiharmış gibi göstermeye çalıştın.
Cuando volví a casa, subí a la habitación de Nikki.
Eve geldiğimde Nikki'nin odasına gittim.
De todas formas, cuando llegué a la puerta de Nikki estaba cerrada.
Her neyse, odasına gittiğimde kapısı kapalıydı.
Pero vi la cara de Nikki.
Sonra Nikki'nin yüzünü gördüm.
Gritaba a Nikki.
Nikki'ye bağırıyordu.
La semana pasada, preguntó sobre modificar el fideicomiso de Nikki.
Geçen hafta, Nikki'nin haklarını iyileştirmek için araştırma yaptırmış.
¿ Nikki a dónde quería que fuera su dinero?
Nikki'nin parasının nereye gitmesini istiyormuş?
Qué pasó con el cuerpo de Nikki antes de que lo tuviera.
Bize gelmeden önce Nikki'nin bedeninin başına çok şey geldi.
¿ Raspaste las uñas de los pies de Nikki en busca de pruebas?
Nikki'nin ayak parmaklarına kanıt için baktın mı?
No necesitamos el ADN de Billy, tenemos el de Nikki.
Billy'nin DNA'sı gerek yok. Nikki'ninki elimizde var.
Han llegado los resultados de ADN del tejido bajo la uña del dedo gordo del pie Nikki.
Nikki'nin ayak tırnağından alınan örnekteki DNA sonuçları geldi.
Su tejido estaba muy incrustado bajo la uña de Nikki.
Onun derisi Nikki'nin ayak tırnağının altına gömülüymüş.
- Pero aún así, ¿ por qué Nikki?
- Ama neden onu öldürsünler ki?
La ONG de Nikki era de selvas tropicales, ¿ verdad?
Nikki'nin hayır kurumu yağmur ormanları içindi değil mi?
Sólo para... adular a Nikki.
Nikki'yi baştan çıkarmaktı.
Sara me contó todo lo que necesitaba saber de Nikki... sus libros y comidas favoritos, el tipo de música que le gustaba, todas esas cosas... por eso ligársela fue fácil.
Sara Nikki hakkında bilmem gereken her şeyi anlattı sevdiği kitaplar ve yemekler sevdiği müzikler, bunu gibi şeyler işte onu elde etmek kolaydı.
Todo lo que teníais que hacer era sentaros y esperar a que Nikki muriera.
Tek yapmanız gereken oturup onu ölmesini beklemekti.
Nikki cambió de idea.
Nikki fikrini değiştirdi.
Conocías a Nikki mejor que nadie.
Nikki'yi herkesten iyi tanıyordun.
- Nikki, para hablarle de ello.
- Nikki onu vazgeçirmek için.
Pero incluso enferma y muriéndose, Nikki luchó para seguir viva.
Ama hasta ve ölüyor olmasına rağmen Nikki yaşamak için mücadele etti.
Nikki consiguió justicia.
Nikki adaletini buldu.
Tienes que saber... que quería mucho a Nikki.
Bilmek zorundasın... Nikki'yi çok sevdim.
Estamos aquí por Nikki, no por usted.
Nikki için buradayız, senin için değil.
Encontré las medicinas de Nikki... y las píldoras que nunca le diste.
Nikki'ye vermediğin ilaçların hepsini buldum.
Para que lo sepas, el dinero de Nikki va a ir para ayudar a la lucha contra su enfermedad, como ella quería.
Biliyorsun... Nikki'nin parası onun istediği gibi hastalıkla savaşa gidecek.
Si no fuera por ti, nunca habríamos sabido la verdad sobre Nikki Parkson.
Sen olmasaydın Nikki Parkson hakkındaki gerçeği öğrenemeyecektik.
Que vas a hacer.. Nikki?
Ne yapacaksın Nikki?
Nikki, tu.. te han molestado todo el año por ser la chica nueva.
Nikki, sen liseye yeni geldiğinde yeni kız olduğun için sana sataşırlardı.
Nikki y Ava.
Nikki ve Ava.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]