Translate.vc / Espagnol → Turc / Nosé
Nosé traduction Turc
200 traduction parallèle
De repente los vecinos empezaron a golpear la puerta y nosé todo se convirtió en un alboroto.
Tabii bütün komşular kapıya toplandı. Ortalık tam anlamıyla curcunaya dönmüştü.
- Nosé.
- Bilmem.
De todos modos bueno, nosé como decir esto así que lo diré directamente...
Her neyse, bu tür şeyleri söylemeyi pek bilmem ama...
- Nosé qué hacercon este tipo.
- Onu ne yapayım?
Ey, Putty Nose.
Hey, İri Burun.
Deja de mentirnos, Putty Nose.
Kıvırmayı bırak İri Burun.
Saben que Putty Nose nunca trata de engañarlos, ¿ no?
İhtiyar İri Burun sizi asla kandırmaz, değil mi?
Y si encuentran algo más... se acordarán de Putty Nose, ¿ no?
Başka bir şey bulursanız... ihtiyar İri Burun'u hatırlayın, olur mu?
- Hola, Putty Nose.
- Selam İri Burun.
Putty Nose se escapó.
İri Burun kaçtı.
Pero Putty Nose nos metió en esto.
Bizi bu işe İri Burun soktu.
Me preocupé cuando se mezclaron con ese traidor de Putty Nose.
Şu dönek İri Burun'a bulaştığınız zaman kaygılandım.
¿ Estás seguro de que era Putty Nose?
Bizim İri Burun olduğundan emin misin?
Espera un minuto, Putty Nose.
Bir dakika İri Burun.
Me tiraban de la nariz. ¡ De mi nariz!
They kept pulling my nose. Mine of all noses!
Hay un submarino a dos millas de Sandy Nose.
Sandy Nose'un üç km. Doğusunda bir denizaltı var.
Tu nariz tan adorable
# # Your chu-chi, wootchi nose, your chu-chi, wootchi eyes
nose como me metí en este lío.
Linus, bu belaya nasıl bulaştım bilmiyorum. En başında gönüllü olmasaydım,... kazanamazdım,... ama sözlüğü de didik didik etmek zorunda kalmazdım.
"Se sabe que participaron en el atraco Flat Nose Curry y News Carver".
"Düz Burun Curry ve Haberler Carver'ın da soyguna bulaştıkları sanılıyor."
¿ Nos olvidamos de Logan, verdad, Flat Nose?
Logan'ın işin başına geçeceğini unutun, tamam mı?
Gracias, Flat Nose.
Sağ ol, Düz Burun.
Mataron a Nose y a Emmett.
Nose ile Emmett'i vurdular.
Bueno, no - no - nose que pensaras pero... el proximo Julio, cuando el viento cambia al Oeste quiero navegar a Tahiti
Sen ne düşünürsün bilmiyorum Ama, önümüzdeki temmuz ayında alizeler batıya doğru esecek. Ben de yelkenle Tahiti'ye gitmek istiyorum
Nose, Mary. Ese tipo tiene un aspecto desagradable.
Bilemiyorum Mary, ortadakinde nahoş bir etnik hava var sanki.
Nose, ese tipo me parecia bien muerto.
Bilemiyorum, filmdeki herif bayağı ölü gibi geldi bana.
Nose, chicos...
- Bilemiyorum beyler ya.
El sol esta detras de la luna, es un eclipse solar literalmente es el dia mas oscuro en la historia de la nación del fuego ahora lo entiendo algo horrible les paso ese dia nose que fue pero se por que
Tam olarak, Ateş Ulusu tarihindeki en karanlık gün. Şimdi anladım. O gün çok kötü bir şey olmuş.
A los doce años, sabía que "nose" quería decir nariz, en inglés.
Saat 12'de, İngilizce'de burun ne demektir öğrenmiştim.
Viaja con una puta llamada Big Nose Kate, pero no es su chulo.
Koca Burunlu Kate diye bir fahişeyle yolculuk ediyor... ama onun pezevengi değil.
Puede llamarme Big Nose Kate. Todo el mundo lo hace.
Bana Koca Burunlu Kate diyebilirsiniz.
- Demonios, lo dijo hasta Big Nose Kate.
- Koca Burunlu Kate bile söyledi.
# Se ilumina la entrada en cuanto # apareze mi nariz
~ Shine up the runway while I powder my nose ~
Quizá me recuerden de los especiales de Fox como... Rinoplastia alienígena, y cinco semanas fabulosas en El show de Chevy Chase.
Beni Alien Nose job veya Chevy Case ile 5 mükemmel hafta gibi Fox kanalının özel yayınlarından hatırlayacaksınızdır.
Nose como decirlo.
- Nasıl desem, şey...
Mire, señor. Nose que es lo que quiere.
Bakın beyefendi ne istiyorsunuz bilmiyorum.
Leo, Pony, Nose, Torpedo... -... y los hermanos Mamous.
Aslan, Midilli, Burun, Torpido bir de Matthew kardeşler.
Concéntrate en el contenido americano y haz que Hoffmann gaste bien el dinero.
Focus on American content production. Make Hoffmann pay through the nose.
Creo que si Forrest se sacara el sombrero se vería la herida donde Jack McCall Nariz Rota disparó a Bill Hickok el Salvaje.
Sanırım Forrest'in kafasının arkasında da bunlardan biri var tam Broken Nose Jack McCall'ın Wild Bill Hickok'vurduğu yerde.
Pero nose que es aqui hombreee, estoy tan drogado...
Ama burası neresi bilmiyorum çünkü çok fena uçtum.
- Mary... Nose como decirte esto pero.
Bunu sana nasıI söyleyeceğimi bilmiyorum.
- nose que significa eso.
Bu ne demek bilmiyorum.
- Nose.
- Bilmiyorum.
Creo que la nariz era más pequeña.
Maybe the nose was just a little bit smaller.
Plexo solar, Empeine Naris, Ingle!
Solar plexus ( Karaciğer ), Instep ( Ayağın üst kısmı ) Nose ( Burun ), Groin ( Kasık )!
Nose.
Bilmem.
Nose donde estan esos idiotas pero te apuesto que esos saben.
O iki tembelin nerede olduğunu bilmiyorum ama bahse girerim oradaki punklar da onlarlaydılar.
Nose que estas diciendo.
Ne dediğini anlamıyorum.
- Nose inquiete. Nada importante.
- Endişelenmeyin.Önemli birşey yok.
Bien, no creas que nose porqué haces esto.
Tüm bunların neden olduğunu bilmediğimi sanma.
Las mujeres saben que son rameras, nose porque están sorprendidas.
Kadınlar, kaltakların olduğunu biliyor. Niye şaşırıyorlar, anlamıyorum.
- No'se, ayúdale.
Nose, yardım et ona.