Translate.vc / Espagnol → Turc / Office
Office traduction Turc
241 traduction parallèle
'El pequeño Coronel " en el hospital militar montado en la Oficina de Patentes donde Elsie Stoneman es enfermera.
"Genç Albay" askeri hastanede Elsie Stoneman'ın hemşirelik yaptığı Patents Office'te kendine gelir.
Si no tengo suerte y ustedes sí, deben llevar un mensaje al Foreign Office.
Eğer şansım yaver gitmez ve siz başarırsanız... Dış İşlerinden Bay Callendar'a bir mesaj götür.
- Al Foreign Office.
- Dış İlişkiler.
El 18 de Octubre de 1950 un miembro del Parlamento Británico hizo una pregunta al Foreign Office.
18 Ekim 1950'de İngiliz Parlamentosu'nun bir üyesi, Avam Kamarası'nda söz alarak... Dış İşleri Bakanı'na bir soru yöneltti.
... " Según indicaciones del Foreign Office Turco hay fundadas razones para creer...
'Türk Dış İşleri ile görüşmemize binaen kuvvetle inanıyoruz ki...
Al recibir este importantísimo mensaje el Foreign Office en Londres se dispuso a actuar.
'Çok Gizli'olarak nitelendirilen bu mesajın alınması üzerine... Londra Dış İşleri bürosu derhal harekete geçti.
"Según indicaciones del Foreign Office turco hay razones para creer que von Papen posee informes secretos, lo cual indica un fallo en seguridad un acceso nazi a nuestros documentos o posibilidad de haber descubierto la clave..."
'Türk Dış İşleri ile görüşmemize binaen Kuvvetle inanıyoruz ki, von Papen'in elinde buradaki bir güvenlik açığına işaret eden çok gizli belgeler bulunmaktadır. Yahut Naziler, gizli belgelerimize sızmaktadır. Ya da İngiliz şifresinin kırılmış olması muhtemeldir'
Por ahí se va al "office" y a la cocina.
Bu taraf mutfak ve kiler.
que intentaba recoger los dólares de la gente, las divisas, y que estaba ahí intentando cambiarlos.
ve para çevirmek için ordaydı ( change office misali ) Hiçbiryerin ortasında!
Sector Postal 139.
Field Post Office 139.
Por favor, todos los billeteros vayan a la oficina central.
Bütün box office çalışanları lütfen toplanma yerine.
Of course we've got May. She keeps the post office in the high street.
Tabi ki May var.
Home Office.
Evini ara.
Ahora, quisiera llamar su atención sobre el comentario del Foreign Office sobre el último producto de Brujería.
Şimdi, Dışişlerinin en yeni Büyücülük ürünü hakkındaki yorumunu dikkatinize sunmak istiyorum.
Obtuve un buen puesto en el Foreign Office. "
Dış İşleri Ofisinde iyi bir göreve atandım. "
Trabajo como empleado en el Foreign Office.
Dış işlerinde katip olarak çalışıyorum.
Tenemos razones para creer... que usted ha tomado unos documentos de importancia... del Foreign Office, y que ha venido aquí para deshacerse de él.
Son derece önemli belgeleri Dış işlerinden alarak, elden çıkarmak için kaçtığınıza inanıyoruz.
George, al Foreign Office,
George, Dış İşleri Bakanlığına,
Tuve que llamar al Foreign Office.
Dışişleri Bakanlığı'nı aramak zorunda kaldım.
¿ Te dijeron en el Foreign Office que había dimitido?
Dışişlerinden söylediler mi? Emekliye ayrıldığımı...
Jack, tal vez quieras sabes que su marido, Stephen Merchant Sr, es el cabeza de la Unidad de Crimen-Organizado en la Manhattan DA's office.
Jack, belki bilmek istersin de onun kocası olan Stephen Merchant Sr, Manhattan organize suçlarla mücadele ofisinin başıdır.
"The Office" y "Extras"
"The Office" ve "Extras" dizilerinden tanıyorsunuz- -
Ganó el Oscar por Los lirios del valle y fue dos veces el actor más taquillero.
Lilies of the Field'la Oscar aldı, ve iki kez box office'te yıldız oldu.
Aléjate de le office.
Ofis. Ofisden uzak dur!
Distribuida por : OFFICE KITANO y NIPPON HERALD
Dağıtım OFFICE KITANO ve NIPPON HERALD
BANDAI VISUAL, TV TOKYO, TOKYO FM y OFFICE KITANO presentan
BANDAl VISUAL, TV TOKYO, TOKYO FM ve OFFICE KITANO sunar
Perdiste el tiempo en Oxford finjiendo que ibas a entrar en el Foreign Office.
Baba ama... " Oxford'ta zamanını harcamayacaksın artık.. Dış işleri bakanlığına gitmeni sağlayacağım..
Sr. Oida, ¿ sabe dónde están los papeles para la Oficina de Protección?
Bay. Oida, Ward Office'in şeyleri nerde?
Así es ¡ en Office Max!
Evet, Office Max'tan yapmak öyle.
- No lo es, es un lugar... para recoger tus mensajes.
lt's not so much of an office as it is a place to pick up your messages. Doğru.
La instalación de seguridad media... al mínimo el campo de prisioneros de seguridad... el signo que permite a los mínimos de seguridad de saber cuando los presos que han escapado... y Unicor, el esclavo-oficina de trabajo... donde los presos hacen muebles para el gobierno por unos cuantos centavos al día.
Orta-seviye güvenlik tesisini... düşük-seviye toplama kampını... the sign that lets minimum-security prisoners know when they've escaped... and Unicor, the slave-labor office... where prisoners make furniture for the government for pennies a day.
Así que, finalmente, cuando... todos ellos pasó de mi apartamento a la búsqueda de mi oficina, en realidad en el trabajo... l tiene que bajar en mi propio coche.
So finally, when... they all shifted from my apartment to searching my office, actually at work... l got to drive down in my own car.
Vamos a comprarlas.
Office Depot'dan alalım.
TV TOKYO y OFFICE KITANO
TV TOKYO ve OFFICE KITANO
Tan pronto como acabe esto, pienso pedir mi transferencia fuera de esta oficina.
As soon as this is over, I plan to have myself tranferred out of this office.
El Home Office lo sabe y ahora también los Americanos.
- İçişleri Bakanlığı biliyor. Tabii Amerikalılar da biliyor şuan.
El Home Office ha accedido a la extradición de Mary Kane.
İçişleri Bakanlığı Mary Kane'nin ülkesine iade edilmesine karar verdi.
- Foreign Office. ¡ Sacad los ajos!
Yabancılar Şubesi. Sarımsağı dışarı çıkarın.
En el Foreign Office británico se preparó una guía para ayudar a saber quién era quién.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından kimin kim olduğunun anlaşılması için bir kılavuz hazırlanmıştı.
Corner office, una gran ventana.
Köşedeki ofis, geniş penceresi olan.
¿ No es del Foreign Office?
- Dış işleri'nden mi acaba?
Office Crescendo
Ofisu Kuresshendo [Office Crescendo]
F.B.I. BALTIMORE FIELD OFFICE
F.B.I. BALTIMORE BÜROSU
¿ Estás familiarizada con el paquete del Microsoft Office?
- Microsoft Office bilir misin? - Word?
¿ Viste el documental ese de la BBC llamado "The Office"?
BBC İki'deki "Ofis" adlı belgeseli seyretmiş miydin?
Si sacas menos de 81, me quedaré en casa viendo The Office.
81'den düşük bir not olursa, evimde oturur, televizyonda dizimi seyrederim.
Hay que recoger cuatro cajas de camisetas de Office Depot. - Encárgale las camisetas.
- Chloe, tişörtleri getirebilir.
La vistieron de puta y la denunciaron a extranjería.
They cIaim she's hooking and gave it to the AIiens Office.
OFFICE KITANO ( Japan )
OFFICE KITANO ( Japan )
Lo compré en la Office Depot.
Onu kırtasiyeden aldım.
¡ Adoro a los fantásticos Robots 1
Kapa çeneni de se Office'ten bölümler seyredelim.