Parfum traduction Turc

- Ese perfume huele a- -

- Bu parfum!

Por fortuna, cada uno usaba un parfum diferente... así que no podía equivocarme, ni siquiera en la oscuridad.

Neyse ki, her birinin farklı parfümü vardı. Böylece, karanlıkta bile şaşırmazdım.

Esmalte de unas, perfume, el olor de los sillines de las bicicletas, los coctels...

Tirnak ciIasi, parfum... bisikIet seIesi kokusu, kokteyIIer...

- celui du parfum. - Antes de la resurrección, Ella hablaba con el pelo, con el perfume.

Yeniden dirilmeden önce, Meryem saçıyla, parfümüyle konuşuyordu.

Hugo Boss, perfume :

Hugo Boss, parfum :

Creo que es mejor que se lleve a estos dos citadinos demasiado perfumados

Bence Şu iki parfum sürmüş, şehirliyi alıp..

- ¿ Ella es la eau de parfum?

- Parfüm olan mı bu?

Mañana hay un almuerzo para la nueva fragancia de Parfum Bijoux inspirada en la fórmula que usaba María Antonieta.

Yarın öğlen Parfum Bijoux'un Marie Antoinette'in kullandığı karışımdan etkilenerek hazırladığı yeni aroma serisi için bir parti verilecek.

Y no te importa si vamos al evento de Parfum Bijoux, ¿ verdad?

Parfum Bijoux'un etkinliğine gitmemizin bir sakıncası olmaz, değil mi?

¿ Lleva una nueva fragancia, Srta. Mardle?

Yeni bir parfum mu kullanıyorsunuz Bayan Mardle?

A mí también me provocaba pudor y vergüenza mi propio eau de parfum.

Ben de bir zamanlar mahcup ve alıngandım benim kişisel kokum tarafından.

Bueno, existe algo llamado Parfum de la Mort...

- Aslında Parfum de la Mort adında bir parfüm var, ölümün kokusudur.

Cariño, sólo tienes que acostarte allí y soportar el Perfume de la Muerte.

Sadece Parfum de la Mort kokusuna katlanıp yatacaksın öylece, hayatım. - Ne kadar kötü?