English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Parque

Parque traduction Turc

11,704 traduction parallèle
Bienvenidos al Parque Nacional Miracle. Bienvenidos... bienvenidos al Parque Nacional Miracle.
Miracle Ulusal Parkına hoş geldiniz.
Parque Nacional.
Ulusal Park.
Bienvenidos al Parque Nacional Miracle. Bienvenidos al Parque Nacional Miracle.
Miracle Ulusal Parkına hoş geldiniz.
En los límites del parque... está la ciudad de Jarden, una ciudad con una historia sin igual.
parkımızın sınırları çerçevesinde... Jarden kasabası bulunmakta, emsalsiz bir tarihe sahiptir.
Mientras estáis en Pequeños Sucesos, puedo recomendaros explorar nuestro parque, en el que hay un estanque con un pato.
Little Happens'a gelmişken ördekli gölü olan yemyeşil köyümüzü de gezmenizi öneririm.
Tal vez no siempre la sacamos fuera del parque, pero tengo mucho tiempo este año para hacerlo bien.
Şu ana kadar büyük başarı sağlayamamış olabiliriz ama bu yıl doğrusunu yapmak için bolca zamanımız var.
¿ En medio del parque?
Tam burda parkın orta yerinde mi?
Por ejemplo, hice un corto hace unos años, en que interpretaba a un tipo en un parque que conoce a una chica realmente guapa con un perro.
Mesela birkaç yıl önce köpeği olan, gerçekten güzel bir kadınla parkta bir adamı oynadığım kısa bir filmde rol aldım.
Un equipo de voluntarios encontró los restos mientras limpiaba luego de un incendio en el Parque Nacional George Washington.
Cesedi, yangından sonra George Washington Ulusal Park'ını temizleyen gönüllüler bulmuş.
El vehículo es legal. forma parte del parque móvil del Depto. de Defensa.
Kullandığı araç Savunma Bakanlığı'na kayıtlı.
Encontré una solicitud para el coche... en la base de datos del parque móvil de Defensa... al que no tenía acceso, pero al que he accedido de todos modos.
Savunma Bakanlığı veri tabanında araç için bir kayıt buldum. Giriş iznim yoktu ama her zamanki gibi girmeyi başardım.
Bueno, entiendo lo del sitio público, pero, ¿ por qué no una librería o un parque?
Umumi yerler beni bozmaz ama neden kitapçı veya park değil?
Voy... voy al parque a la hora de mi almuerzo. Me gusta mirar a los artistas pintar.
Yemek saatinde parka gidip ressamların resim yapmalarını izlemeyi seviyorum.
Le acorralamos en el Parque Tyler hasta que al final le hicimos salir.
Tyler Parkını baştan sona tarayıp onu açığa çıkardık.
Es un atajo hacia el parque. Detrás del zoológico
Biz gereken yere kısayol.
Cada animal necesita una crítica sangre para entrar en el parque.
Hiçbir yabani hayvan biz kanlarından emin olana kadar parka giremez.
Bienvenido el Parque Nacional de Milagro.
Miracle Ulusal Park'ına hoş geldiniz.
Es un placer contar con usted. Dentro del parque es la ciudad de Jarden... con su propia historia. es la zona más poblada... sin cambios por las desapariciones.
Etnik tarihe sahip, Ani Kaybolmadan etkilenmeyen en nüfuslu bölgesi olan Jarden Kasabasının sınırları içerisinde sizleri ağırlayacağımız için heyecanlıyız.
El parque Sólo es la Via Milagro.
Bütün ziyaretçiler parka Miracle Yolu'ndan gidebilir.
Milagro y'más que un parque nacional.
Miracle sadece Ulusal Park demek değildir.
Dentro del parque pueden comprar productos... cualquier distribuidor autorizado.
Parkın içerisinde, Miracle'nin herhangi bir kayıtlı satıcısından bir şey alabilirsiniz.
No hay hoteles en el parque.
- Peki. Parkta hiç otel yok.
Las personas del campamento están inquietas porque cerramos el parque.
Kamp yapan yerliler, parkı kapattığımız için rahatsızlar.
Este acceso es solo para personal del parque.
Buradan sadece park görevlileri girebilir.
Vivimos en el parque.
Zaten burada yaşıyoruz.
Lo siento, pero no tenemos jurisdicción si no está en el parque.
Üzgünüm, park sınırları dışında yetkimiz yok.
Vivimos en el parque.
Burada yaşıyoruz.
Bienvenido al Parque Nacional Miracle...
Miracle Ulusal Parkı'na hoş geldiniz...
El parque cierra cuando se pone el sol.
Gün batımında park kapanacaktır.
Miracle es el parque nacional que rodea y protege a esa ciudad de aquellos que degradarían sus propiedades excepcionales.
Miracle bu güzel yeri baltalamak isteyenlerden bu kasabayı çevreleyen ve koruyan bir parktır.
Miracle es el parque nacional que la rodea y la protege de aquellos que degradarían sus propiedades excepcionales.
Miracle'da, onun etrafını saran ve olağanüstü özelliklerini bozmak isteyenlerden koruyan Ulusal Park'ın ismi.
Reúnete conmigo en el parque mañana a la mañana. A las diez de la mañana, en tu sitio habitual.
- Yarın sabah 10'da parkta her zamanki yerinde buluş benimle.
Se supone que me encuentre con él el parque... mañana por la mañana, para mirarlo.
Yarın parkta buluşup kontrol etmem gerekiyor.
Se supone que habíamos quedado en el parque, ¿ sí?
Parkta buluşacaktık hani?
" Anoche soñé que estaba en el parque de Downton, paseando con Sybbie bajo los grandes árboles, oyendo a los pichones susurrando en las ramas.
Dün gece rüyamda Downton'daki parktaydım. Ulu ağacın altında Sybbie ile yürüyordum. Güvercinlerin cıvıldamalarını dinliyorduk.
Tú eres la vieja chalada que está encima de las barras del parque.
Sen tırmanma oyuncağının tepesindeki çıldırmış, yaşlı bir kadınsın.
¡ Todavía veré a mi nieto cuando venga a jugar al parque!
Yine de parka oynamaya geldiğinde Roscoe'yi göreceğim.
De River Road al parque y vuelta a casa.
River Road'dan, parka ve sonra eve.
Y luego está lo que pasó en el parque.
Daha sonra parkta başına bir olay gelmişti.
¿ Qué pasó en el parque?
Parkta ne olmuştu?
Me encuentras en el parque, te acuestas conmigo, ¿ era tu trabajo?
Benimle parkta buluşman, benimle yatman, işinin bir parçası mıydı?
Eso es, es como si "El Parque Gorky" se une con "Amanecer Rojo".
- Aynen. Gorky Park'ın Red Dawn'la buluşması gibi olmuş.
NUEVA INFORMACIÓN. NOS VEMOS EN EL PARQUE. Sí, vamos.
Tamam, DiNozzo'yla beraber gidin.
¿ Por qué en un parque nacional?
Neden Ulusal Park?
Esto es lo que harás : Ve al parque, encuentra a un vagabundo, dale un sándwich, y mientras coma, cuéntale a él tu parte de la historia.
Parktan aşağı git, bir evsiz bul, ona bir sandviç ver o yerken sende hikayenin senin gözünden olan kısmını anlat.
¡ Tu día en el parque de diversiones ha terminado, tonto villano!
Eğlence parkındaki günün sona erdi pis cani!
Parece que Ultron atacó ese parque.
O parka Ultron saldırmış gibi gözüküyor.
¿ O qué tal este nuevo tema parque paseo... la Dragonator?
Ya da şu yeni temalı lunapark trenine baksak, Ejderatör?
Sam soltó la chinchilla de Shitstain en el parque Griffith.
Sam, Shitstain'in çinçillasını Griffith Park'a salmış.
Tuvimos que cerrar el parque.
Parkı kapatmalıyız.
M.O.D.O.K. está atado en el viejo parque de diversiones.
Size şeyi söylemek, adı neydi M.O.D.O.K.'un eski eğlence parkında bağlı olduğunu söylemek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]