Translate.vc / Espagnol → Turc / Patio
Patio traduction Turc
5,949 traduction parallèle
A excepción del dinosaurio en su patio trasero.
Arka bahçesindeki dinozor hariç.
Bueno, podría explicar por qué Doug Newberg terminó con un fósil en su patio.
Bu Doug Newberg'in arka bahçesinde neden fosil olduğunu açıklar.
¿ Cómo llegó el fósil al patio trasero de tu amigo Doug?
Fosil arkadaşın Doug'ın arka bahçesine nasıl geldi?
Además vivía en un patio de embargo.
Ayrıca adam iş yerinde kalıyormuş. Ne diyorsun?
Mi dueño viene aquí, ve a el patio de boxes con ese aspecto, van a rodar cabezas, mi amigo, y la tuya será la primera.
İş verenim buraya gelir ve ahırı o halde görürse herkesin başı derde girecek dostum. İlk başta da senin başın yanacak.
En los anuncios de esta mañana : La sociedad Madrigal se reunirá en el patio sur.
Bu sabah duyurusunda aşk şiiri topluluğu güney avlusunda buluşacakmış.
Podríamos casarnos aquí mismo en el patio mientras la wisteria florece.
Visterya çiçek açmışken düğünü arka bahçede yapamayız.
Una cerca con postes, hamburguesas a la parrilla, jugar a la pelota en el patio.
Çitler, ızgaradaki hamburgerler, bahçede beysbol oynamak.
Tal vez deberíamos hablar de esa foto de ustedes dos siendo todo grabby en el patio ayer.
Belki de şu ikinizin kol kola olduğu fotoğrafı konuşmalıyız.
* Hay una chica en el patio trasero * * golpeando su tambor * * sentada en un montón de chatarra *
♪ There's a girl in the backyard ♪ ♪ Banging on her drum ♪ ♪ Sitting in a junk pile ♪
¿ Una boda en el patio trasero con... ocho invitados?
Avluda sadece sekiz davetliyle yapılan bir düğün mü?
Quiero a todo el mundo afuera del patio, lejos de posibles daños.
Herkesin avlunun dışına çıkmasını ve emniyette olmasını istiyorum.
Es sólo un patio. Olvídelo.
Sadece bir bahçe, unut gitsin.
Era muy loca y... experimentaba con drogas. Una vez, me soltó de la mano... y me caí de una altura de tres pisos... y aterricé en la valla del patio delantero.
O çok vahşi ve ilaçların etkisindeydi.
Estaba en el patio cuando ocurrió.
Penny anlattı. Olay olduğuna avludaymış.
El patio delantero, llamó a mi madre.
Bahçedeyken anneme seslendi.
A él parecía que no le gustaba el patio delantero.
Ön bahçeden acayip negatif göründü, değil mi ya?
¿ Quieres decirme qué fue eso del patio en qué mierda pensabas?
Avluda ne yaptın öyle? Aklından zorun mu var?
Esto es lo que haces... primer día ahí, encuentras a la más ruda en el patio, la golpeas con un calcetín lleno de monedas de cinco centavos y le muestras a todas que hay una nueva zorra como reina en la ciudad.
İşte yapacakların... Hapisteki ilk gününde oradaki en belalı kişiyi bulursun ve içi bozuk para dolu çorapla ona vurursun ve herkese yeni kraliçenin kim olduğunu gösterirsin.
Tienes que llevarte bien con todos en el patio de juegos, ¿ sabes?
Parktaki tüm çocuklarla iyi geçinmeniz gerekiyor. Evet.
- Caballeros, del Unicornio Negro ha aterrizado en nuestro patio trasero.
Beyler, Kara Tek Boynuzlu At arka bahçemize indi.
¿ Sabes? Aveces tu madre y yo, actuamos como niños malos en un patio escolar.
Bilirsin, Bazen annen ve ben okul bahçesindeki kötü çocuklar gibi davranıyoruz
Cultivó marihuana en nuestro patio trasero por un tiempo.
Bir süre arka bahçede ot yetiştirdi.
Estaba cavando en el patio trasero y los vi montarse en su coche.
Arka bahçeyi kazıyordum. Onları arabaya binerken gördüm.
Hay un garaje y el patio trasero.
Garaj ve arka bahçe.
Estuve cavando unas zanjas en el patio de los Conner toda la mañana.
Tüm sabah Conner'ların bahçesinde çukur kazdım.
Asi que para ti eso es tomarte un popo de 45 minutos hasta que te tiemble la pata en el patio frontal?
Sana göre, ön bahçede ayakların titreyerek 45 dakika boyunca kaka yapmak mı oluyor bu?
Pensé que podríamos ir allí con algo de postre y champán y sentarnos en el patio.
Terasına çıkıp biraz tatlı yeriz ve şampanya içeriz diye düşündüm.
O Chat Roulette, era una red social... y luego pivotaron para llegar a ser un patio de juego de depredadores sexuales.
Ya da Chat Roulette, sosyal medyaydı. Sonra cinsel yönden canavarlaşanlar için oyun alanına döndürdüler.
Fuimos a comprar bufandas y a un patio de comidas.
Atkı alışverişine ve yemeğe gittik.
- ¿ Quieres decirme que fue eso del patio... en que
Avluda ne yaptın öyle? Aklından zorun mu var?
¿ Enterraría un cuerpo en mi propio patio?
Ne yani hem öldürüp hem de kendi bahçeme mi gömdüm?
¿ Desde que cavó un hoyo en nuestro patio trasero?
Arka bahçemize çukur açtığından beri mi?
Su generosa donación conseguirá que el patio esté terminado... en sólo un par de meses.
Cömert bağışınız sayesinde, oyun bahçesi birkaç ay içinde bitecek.
- Niñas, vayan al patio, quiero hablar con papi un minuto.
- Kızlar, arka bahçeye gidin babanızla biraz konuşmak istiyorum.
Estábamos en el patio trasero haciendo un funeral, para Norman.
Norman için arka bahçemizde cenaze töreni yapıyorduk.
Hoy te vi jugando en el patio con tu padre.
Bugün daha önce seni avluda babanla oynarken gördüm. - Babamla mı?
El patio de juegos de un hombre que prefiere no madurar que enfrentarse al hecho de que esto no es válido para nadie más que él.
Büyüyüp, hayatın kolay olmadığını anlaman yerine tercih ettiğin bir oyun alanı.
Me sacaron los dientes en una pelea en el patio del centro penitenciario Newgate.
Newgate Islah evinde bahçedeki bir kavgada dişlerimi kırdım.
No hay absolutamente nada en su historial dental, pero su informe dice que le trataron en el hospital por una brutal golpiza que recibió en el patio el 2000.
Ama dosyasına göre 2000 yılında bahçedeki büyük bir kavga yüzünden revirde tedavi gördüğü yazıyor.
Se me ocurrió poner una carpa en su patio y bañarme en su alberca.
Arka bahçenizde çadır kurabileceğimi ve havuzunuzda yıkanabileceğimi düşündüm.
No puedo exactamente ir a jugar pelota en el patio trasero.
Dışarı çıkıp gerçekten top oynayacak halim yok.
Es como el patio de su casa. Ahí se habrá llevado a Cissy.
Cissy'yi oraya götürmüş olmalı.
Esto fue encontrado en el patio trasero.
Bu, arka bahçede bulundu.
tú básicamente has rodado una más grande, más potente salchicha y lo has puesto justo en su patio trasero.
Sen resmen daha büyük ve daha güçlü bir ızgara alıp bagçesine koyuyorsun.
Y si conozco a Burt, él no es el tipo de persona al que le guste una gran, potente salchicha metida en su patio trasero.
Burt'u tanıyorsam, onun bahçesine habersiz sokulan daha büyük ve daha güçlü bir ızgarayı sevmeyecektir.
Usted no quiere ser visto como mi novia, así que usted escogió una lucha con la más grande, prisionero más malo en el patio.
Benim sevgilim gibi görünmek istemiyorsun bu yüzden avludaki en büyük ve en kötü mahkuma sataştın.
Podría estar aquí dentro de para siempre vigilando que no me claven un pincho carcelario en el patio.
"Küçük sustalı" denen adamı bulmak sonsuza kadar sürerdi.
- Bienvenido a mi patio.
Evime hoşgeldin.
- Precioso patio.
Güzel mekanmış.
¿ No sabías que estaba en su patio trasero?
Arka bahçede olduğunu bilmiyor muydun?